İran’ın eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi mayıs ayında Azerbaycan dönüşü kendisini taşıyan helikopterin düşmesiyle yaşamını yitirmişti. Helikopter enkazına arama kurtarma çalışmaları başladıktan ancak 15 saat sonra ulaşılabilmişti. İran devlet televizyonu askeri mahkemenin Reisi’nin düşen helikopterine dair nihai raporunu yayınladı. Rapor bugüne kadar birçok platformda dillendirilen sabotaj iddialarını yalanlar nitelikte.
Reisi’yi baraj açılışı için gittiği Azerbaycan’dan Tebriz’e taşıyan helikopter düştüğünde bölge kalın bir sis tabakasıyla kaplıydı. Dağlık ve ormanların yoğun olduğu alana düşen helikopterin ilk görüntülerinde kuyruk bölümü dışında tamamen yandığı görülmüştü. Reisi ile beraber İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve altı kişilik personel de hayatını kaybetmişti.
İran Askeri Yüksek Mahkemesi’nin yayınladığı rapor kazanın hem çevre koşullarına hem de hava durumuna bağlı olduğu yönünde. Rapor helikopterin bir dağ yamacında yükselirken yoğun sis sebebiyle çakıldığını gösteriyor.
Ön rapor bulguları nasıldı?
İran Genelkurmay Başkanlığı Reisi ve heyetini taşıyan helikopterin düşmesinin hemen ardından bir ön rapor yayınlamıştı. Raporda kaza geçiren helikopterin bakım ve onarım kayıtlarının incelendiği ve bir soruna rastlanmadığı, kazadan 69 saniye öncesine kadar mürettebatla iletişimde herhangi bir acil durum veya kesinti olmadığı söylenmişti. İlk inceleme bulgularında elektronik sabotaj ya da dışarıdan müdahaleye rastlanmadığının altı çizilmişti.
Yarı resmi haber ajansı Fars, Reisi’nin helikopterinin yolcu sayısının çok olması sebebiyle irtifa alamayarak çakıldığını söylemiş, haberi de bir istihbarat kaynağına dayandırmıştı. Hemen ardından açıklama yapan İran Genelkurmay Başkanlığı “Fars’ın ‘Helikopter güvenlik protokollerinde öngörülenin üstünde (iki kişi daha fazla) yolcuya sahip olduğu, bunun uçuş irtifasını ayarlamaya yetecek itme kuvvetine engel teşkil ettiği ve kazanın yaşanmasında etken olduğu’ yönündeki haberi gerçeği yansıtmamaktadır” demişti.
Reisi’nin ardından İran’da neler oldu?
Reisi’nin ölümü İsrail’in Gazze işgalinin tetiklediği bölgesel tansiyonun ortasında geldi. İran bu savaşın içine doğrudan girmemiş olsa da bölgede silah ve eğitim verdiği Lübnan Hizbullahı, Husiler ve küçük ölçekli gruplar hem İsrail’i hem de Amerika’nın Irak ve Suriye’deki askeri üslerini hedef alarak okları Tahran’ın üstüne çevirdi. Dolayısıyla Reisi’nin ölümünün suikast olup olmadığı da tartışmalara açıldı. Bir de tabii yeni cumhurbaşkanının kim olacağı sorusu gündeme geldi.
Muhafazakârlığıyla öne çıkan Reisi’nin koltuğuna seçimlerin ardından ılımlı diyebileceğimiz Mesud Pezeşkiyan oturdu. ABD ve İran arasında bir dönem nükleer program müzakerelerinde rol oynayan Pezeşkiyan Ortadoğu’daki gerilimi azaltıcı bir etkisi olacak şekilde Batı ile yeniden, sınırlı da olsa temas kurabilecek bir reformist. Pezeşkiyan İran’ın en önemli politik gündemlerinden olan kadın hakları konusunda da vaatleri olan bir lider.
Reisi’nin ardından daha “ilerici” görünen Pezeşkiyan’ın bölgeyle sınavı henüz cumhurbaşkanı yeminini ettiği gün başladı. Bölgenin önemli aktörlerinden Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye o yemin töreninin ertesinde öldürüldü. Pezeşkiyan, Haniye’nin ölümünün ardından İsrail’e karşı “intikam yeminleri” ederek bölgede tansiyonu daha da yükseltti. Gazze’de işgalini sürdüren İsrail’e bir de İran’ın saldırması ihtimali savaşın daha da büyüyeceği endişelerini doğurdu. İran, Filistin’e desteğini sürdürüyor fakat henüz kendisinden beklenen “intikam” saldırısını düzenlemedi. İran’ın bölgede oynayacağı rolü süren ateşkes görüşmeleri belirleyecek gibi görünüyor.