Japonya'daki son seçimlerde LDP'nin 15 yıl sonra ilk kez çoğunluğu kaybetmesi istikrarsızlık endişesi doğurdu. Ancak korkulan olmadı, parlamentonun alt kanadı Şigeru İşiba'yı yeniden başbakan seçti. Ama İşiba'yı zor bir dönem bekliyor.

Japonya’da 1955’ten beri birkaç istisna hariç hep iktidarda kalan Liberal Demokrat Parti (LDP) 15 yıl sonra ilk kez parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti. Bu henüz eylül ayında başbakanlık koltuğuna oturan Şigeru İşiba’nın oynadığı kumarı kaybettiği anlamına geliyordu. Ülkenin yeniden siyasi istikrarsızlık döngüsüne girip girmeyeceği merak konusuyken parlamento istikrarı önceleyerek İşiba’yı yeniden başbakan seçti.

İşiba’nın partisi LDP ve küçük ortağı Komeito 27 Ekim’deki seçimde çoğunluğu iki meclisli parlamentonun en güçlüsü olan 465 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nde kaybetti. Seçime 247 sandalyeyle giren Liberal Demokratlar kabinedeki bazı bakanların seçim bölgelerinde kaybetmesi nedeniyle geceyi 200’den az sandalyeyle tamamladı. Budist tarikatı Soka Gakkai’nin siyasi kolu Komeito ile oluşturduğu koalisyonda bile yalnızca 233 sandalye elde ederek çoğunluğa ulaşamadı. Anayasal Demokrat Parti öncülüğündeki muhalefetse 250 sandalye kazandı.

Japonya’daki seçimler aslında yıllardır birbirinin aynısı sonuçlar veren sıradan etkinliklere dönüşmüştü. Ama bu kez bir süredir gündemi meşgul eden bağış skandalı, yükselen enflasyon ve aile kurmanın maliyetli hale gelmesi nedeniyle halk öfkeliydi.

Kumarı kaybetti ama iktidarda kaldı

Kumarı kaybetmenin İşiba’ya etkisinin ne olacağı merak konusuydu. İşiba başbakan olmasa ülke eskiden uyguladığı “döner kapı” modeline geri dönebilirdi. Bu modelde başbakanlar kısa süre görevde kalıp sürekli değişiyor. Ama İşiba için korkulan olmadı, ana muhalefet partisi Anayasal Demokrat Parti lideri Yoşihiko Noda’yı 221’e 160 mağlup etti. İşiba önceki kabine üyelerinin çoğunu yeniden atayacak. Ancak parlamentodaki koltuklarını kaybeden üç bakanın yerine yenilerini getirmek zorunda.

Liderin kumarı kaybetse de istifa etmeyi reddetti. Bunun yerine istikrarı artırmak ve partinin politikalarını sürdürmek için yeni koalisyon ortaklarıyla işbirliği yapmaya istekli olduğunu söyledi. Rakibi Noda da kendi koalisyonunu kurmak istedi ama başarısız oldu. Yarışı kazanmış olsa da İşiba bundan sonraki süreçte bütçe ve yasaları geçirmek için muhalefetin onayını almak zorunda. Bu da işinin hiç de kolay olmayacağı anlamına geliyor.

İşiba’nın gözü popüler lideri Yuiçiro Tamaki yönetiminde parlamentodaki sandalyesini dörde katlayarak 28’e çıkaran Halkın Demokratik Partisi adındaki yükselişte olan küçük ve muhafazakâr oluşumda. Harvard mezunu ve Maliye Bakanlığı’nın eski bürokratlarından Tamaki seçim sürecinde düşük gelirli genç seçmenlerin ilgisini çeken ekonomik vaatlerde bulundu. Bunlar arasında vergi muafiyet sınırını artırma ve net maaşları yükseltme gibi politikalar vardı.

Siyasi stratejisi de dikkat çekici: İşiba’nın partisiyle koalisyon kurmak yerine belli başlı politikalarda işbirliği yapmak istiyor. Bunun sebebi de partinin gücünü ve etkisini bir sonraki seçimde artırabilmek.

Ancak Tamaki açısından her şeyin iyi gittiği söylenemez. Kısa süre önce bir dergide yayınlanan makalede evlilik dışı ilişkisi ifşa edilmişti, bunun doğru olduğunu da bugün teyit etti.

İşiba’nın ilk kumarı niye tutmadı

Liberal Demokratlar son 70 yılda iktidarı iki kez kaybetti ve her ikisinde de sonucu önceden tahmin edebildi. Şinzo Abe’nin gücü ele geçirdiği 2012’den beri de parti seçimlere kazanacağından emin giriyor. Bu başarısızlığın da aslında çok şaşırtıcı olmaması gerekiyordu. Çünkü Nihon Keizai gazetesi ve TV Tokyo’nun yaptığı ankete göre 1 Ekim’de göreve gelen İşiba’nın halktan gördüğü destek 2002’den bu yana göreve gelen tüm başbakanların en altında kaldığını gösteriyor. Önceki Japonya Başbakanı Fumio Kişida partinin itibarını sıfırlamak için ağustos ayında istifasını açıklamıştı. Analistler İşiba’nın erken seçim duyurusuyla bunu yapma fırsatını kaçırdığını düşünüyor.

İşiba seçim öncesi faiz oranlarının artırılması, gelir vergisi, NATO’nun Asya versiyonunu oluşturma ve Japonya’daki Amerikan askeri güçleriyle ilgili mevcut anlaşmanın revize edilmesi gibi planlarından bahsetmişti. Evli çiftlerin tek bir soyadını kullanmasını zorunlu kılan yasanın değiştirilmesini destekleyebileceğini söylemişti. Ama sonra tüm bu önerilerinden parti içindeki baskılar nedeniyle geri adım atmak zorunda kaldı.

Başbakan ayrıca seçmenleri en çok rahatsız eden konulardan biri olan bağış skandalına karşı da pek güçlü bir tepki göstermedi. Bu skandala göre LDP’li milletvekillerinden bazıları bağış toplama etkinliklerinde elde edilen geliri yetkili mercilere tam olarak deklare etmemekle suçlanıyor. Skandala 45’ten fazla siyasetçinin adı karışmış olmasına rağmen sadece 12 siyasetçi partiden ihraç edildi. Geriye kalanlardan dokuzu hâlâ parti içinde faaliyet gösteriyor. Japon seçmenler bu skandalı kabullenmiş değil, parti de kırılan güveni yeniden oluşturamadı.

Japonya’da siyasi belirsizlik: İktidar partisi 15 yıl sonra ilk kez çoğunluğu kaybetti