Britanya’nın en meşhur seri katili Karındeşen Jack’in kimliği, yıllardır hem tarihçilerin hem de komplo teorisyenlerinin aklını meşgul ediyor.
Karındeşen Jack’in kurbanlarından üçünün iç organlarını çıkarmış olması, insan anatomisi hakkında bilgi sahibi bir kişi olduğu teorilerini güçlendirmişti.
Polis, Karındeşen Jack’in kurbanlarının net sayısını hiçbir zaman öğrenemedi. 1888 ile 1891 yılları arasında Whitechapel ve Spitalfields’de işlenen 11 cinayeti inceleyen müfettişler, o cinayetleri 1888 yazında işlenen beş cinayetle ilişkilendirmeyi başaramamıştı.
Şimdiye kadar bir Rus dolandırıcı, Polonyalı berber, İrlandalı-Amerikalı bir şarlatan ve hatta 7. Edward’ın en büyük oğlunun, 1888 yazı boyunca Londra’nın Doğu Yakası’na korku salan ve sonra da hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan Karındeşen Jack olduğu söylendi.
2009 yılında bir tarihçi, katilin modern adli tıp profiline uysa da o zamana kadar göz ardı edilen bir başka potansiyel şüpheliyi gündeme getirmişti. Bu şüpheli, cinayetlerin işlendiği bölgede yaşayan ve iyi bir anatomi bilgisine sahip morg görevlisi Robert Mann’dı. İddiayı ortaya atan tarihçi Mei Trow, günümüzün profil çıkarma teknikleri o dönemde mevcut olsaydı baş şüphelinin Robert Mann olacağını iddia ediyordu.
Yeni şüphelimiz puro imalatçısı
Sarah Bax Borton’un büyük büyükbabası, Karındeşen Jack soruşturmasında bizzat çalışmıştı. Bax Horton, Ağustos ve Kasım 1888 tarihleri arasında Londra’nın doğusundaki Whitechapel ve civarındaki en az altı kadının öldürülmesinden Hyam Hyams adındaki bir erkeğin sorumlu olduğunu iddia ediyor. Martha Tabram, Polly Nichols, Annie Chapman, Elisabeth Stride, Kate Eddowes ve Mary Jane Kelly adındaki bu altı kadın, boğazları kesilen ve cesetleri parçalanan ya yoksul ya da seks işçisi kadınlardı.
Bax Horton, kadın kurbanların bıçaklanarak öldürülmeden önce yanlarında görülen kişinin tıbbi kayıtlarını ve tanık tariflerini inceleyerek bu kişinin Hyams olduğu sonucuna vardı.
Cinayetlerin işlendiği bölgede yaşayan bir puro imalatçısı olan Hyams, akıl hastanelerine girip çıkan bir epilepsi hastasıydı. Alkolik de olan Hyams’ın işi gereği bıçak kullanma konusunda yetenekli olması da muhtemeldi. Kendisini aldattığından endişelendiği eşine defalarca şiddet uygulamış, sonunda da eşine ve annesine kesici bir aletle saldırdıktan sonra tutuklanmıştı.
O dönem görgü tanıkları, Karındeşen Jack’i otuzlu yaşlarının ortasında, kolları gergin, dizleri bükük ve dengesiz yürüyen bir erkek olarak tarif etmişti. Bax Horton, 1888 yılında 35 yaşında olan Hyams’ın sağlık raporunda sol kolunu ‘bükümemesine ve uzatamamasına’ neden olan bir yaralanmadan muzdarip olduğunu keşfetti. Sağlık kayıtlarında ayrıca Hyams’ın dengesiz bir yürüyüşü olduğu, dizlerini bükemediği ve ayaklarını yere sürterek yürüdüğü yazıyordu.
Revir ve akıl hastanelerinden alınan bu sağlık raporlarında yapılan incelemelerde, Hyams’ın zihinsel ve fiziksel gerilemesinin tam da Karındeşen’in cinayetlerini işlediği döneme denk geldiği, Şubat 1888’de sol kolunu kırdığı dönem ile Eylül 1889’da hapse atıldığı dönem arasında cinayetlerin hızla tırmandığı fark edildi.
İlk defa Karındeşen Jack ile ilgili ortaya atılan bir iddiada tıbbi kayıtlardan faydalanıldı.