Captagon Esad için 13 yıldır süregelen iç savaşı finanse etmenin ve Arap ülkeleri üstünde baskı kurmanın bir yoluydu. Körfez ülkeleri içinse baş belası. Şimdi muhalifler captagon zulalarını ele geçirerek yakıyor.

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin ani çöküşü, özellikle Körfez ülkelerinin başını ağrıtan bir uyuşturucu olan captagon üretiminden ihracatına bilinmezlere ışık tuttu. Çünkü cihatçı muhalifler, bu amfetamin tipi uyarıcının askeri üslerini ve dağıtım merkezlerini ele geçirdi.

Şam’ın ele geçirilmesinde en büyük rolü oynayan Heyet Tahrir El Şam (HTŞ), yüksek miktarda uyuşturucu bulduklarını ve bunları yok etmeye yemin ettiklerini söyledi. HTŞ savaşçıları, Fransız haber ajansı AFP muhabirlerinin Şam’ın dış mahallelerindeki bir taş ocağındaki depoyu incelemelerine izin verdi. Bu depo, captagon haplarının tutulduğu yerdi.

Depo ve yükleme alanının altında mağaraya benzer bir garajda binlerce captagon hapı voltaj regülatörlerinin bakır bobinlerine saklanmıştı. Savaşçılar bu şekilde gizlenmiş ve yurt dışına götürülmeye hazırlanmış çok sayıda elektronik cihaz bulduklarını söylüyor. Ancak tam sayı veremiyorlar.

Garajın üstündeki depodaysa standart ürün taşıyacakmış gibi görünen karton kutularla dolu sandıklar duruyordu. Ayrıca depoda çok sayıda kostik soda çuvalları da vardı. Bu kostik sodalar metamfetamin üretiminde kullanılan bir kimyasal madde.

Captagonun kazananları

Ebu Malek El Şami adındaki bir savaşçı, bu üretim yerinin Mahir Esad ve Amer Khiti bağlantılı olduğunu iddia etti. Mahir Esad, Beşar Esad’ın kardeşi ve Suriye ordusundaki komutanlardan biriydi. Şu anda firari olan Mahir’in Suriye ekonomisinin büyük kısmını oluşturan bu uyuşturucu ticaretinin arkasındaki güç olduğu iddia ediliyor. Siyasetçi Khiti’yse geçen yıl İngiliz hükümetinin “Suriye’de uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığını kolaylaştıran işletmeleri kontrolünde tuttuğu” gerekçesiyle yaptırıma uğradı.

Bu arada Mahir Esad’ın komutası altındaki birliklere bağlı askeri tesislerde bu depodaki kadar olmasa da captagon zulaları ortaya çıktı. Muhalifler bu zulaları birer birer yaktı. Zulalar arasında sadece captagon yoktu, markasız Viagralar, sahte 100 dolarlık banknotlar da vardı.

13 yıldır süren savaşta büyük ölçüde yalnızlaşan Esad yönetimini ayakta tutan şey captagon ticareti olmuştu. AFP’nin 2022 yılındaki araştırmasından elde edilen resmi verilere göre captagon Suriye’nin açık ara en büyük ihracatı haline geldi. Lübnan Tarım Bakanı Abbas Hacı Hasan da 15 Kasım 2021’de hint kenevirini “yeşil altın”a benzeterek dolaylı olarak kenevirin bu bölgede üretildiğini kabul etmişti.

Körfez ülkelerinin başını çok ağrıttı

Altın yanlış bir benzetme sayılmaz. Bundan üç yıl önce bölgede kenevir eken çiftçiler bitkinin kilosunun tarladan 400 dolara, yurt dışına çıkınca da üç bin dolara satıldığını söylüyordu. Üstelik yılda sadece üç kez sulanan kenevirde gübre de kullanılmadığı için maliyeti fazla olmuyor. Uyuşturucuyu bir yerden bir yere taşıyanların kazancı ise çiftçilerden çok daha fazla: 10 bin dolar.

Uzmanlar, Esad’ın Ortadoğu’da baskı kurmak için uyuşturucu kaynaklı huzursuzluğa başvurduğuna inanıyor. Carnegie uzmanı Hesham Alghannam, captagonun zengin Körfez ülkelerinde uyuşturucu kullanımını körükleyerek toplumsal barışı tehdit ettiğini söylüyor. Zaten bu yüzden Körfez ülkeleri Esad’ı yeniden Arap Birliği’ne dahil ederek yalnızlaştırma politikasına son verdi ve bu kararlarının captagon ticaretini azaltacağını umdular.

Ancak Esad bu konuda etkili adımlar atmadı. Bu da özellikle Ürdün ile sınırda yoğun çatışmalara neden oldu. Şimdi muhalifler bu uyuşturucuların üretimine izin vermeyeceğini söylüyor. Captagon zulalarını yakanlardan biri olan Hattab lakaplı muhalif, “Buraya geldiğimizde çok sayıda captagon bulduk. Biz de bunları imha ettik. Çünkü insanlara ve doğaya zarar veriyor” dedi.

Captagon: Ortadoğu’nun uyuşturucuyla sessiz savaşı