Hamas’ın yıllardır örümcek ağı gibi ördüğü tüneller Gazze savaşının İsrail için en kritik sorunlarından biri. Hamas tüm planlarını İsrail’in gözünden uzakta, yeraltının derinliğindeki o tünellerde yapıyor. Aralık ayı başında Wall Street Journal’ın yayınladığı bir haberde İsrail’in tünelleri ortadan kaldırmak için oralara su pompalamayı planladığı duyurulmuştu. Ama planı anlattığı ABD buna karşı çıkmıştı. Çünkü tünellerde şu an yalnızca Hamas savaşçıları değil, 7 Ekim sürpriz saldırısında esir alınan rehineler de var.
Netanyahu hükümeti bu sebepten planı hayata geçirmek konusunda bazı çekinceler yaşıyordu. Ama İsrail ordusunun operasyonları konusunda bilgi sahibi bir ABD’li yetkilinin WSJ’ye bildirdiğine göre ordu tünellere su pompalamaya başladı. İsrail tünellere pompalamak için kullandığı suyu Akdeniz’den alıyor.
İsrail Savunma Bakanlığı sözcüsü tünel operasyonunun gizli olduğunu söyleyerek konu hakkında yorum yapmadı. İsrailli yetkililer Hamas’ın yeraltında kurduğu bu gelişmiş sistemin savaş alanındaki operasyonlarda kilit rol oynadığını söylüyor. Tünellerde roket ve mühimmat depolandığını söyleyen İsrail rehinelerin de bu tünellerde tutulduğuna inanıyor.
Zaten sorun da burada başlıyor. Geçen hafta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve serbest bırakılan rehinelerle aileleri arasındaki görüşmenin ses kayıtları basına sızdırıldı. Bu sızıntılarda rehinelerle aileler tünellere su pompalanmasının sevdiklerine zarar verme ihtimalinden duydukları endişeyi dile getiriyordu.
ABD su pompalanması konusunda tedirgin
Bir muhabir Beyaz Saray’da Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile ortak basın toplantısı düzenleyen ABD Başkanı Joe Biden’a İsrail’in tünelleri sular altında bırakma planını sordu. Biden ise İsrail’in yaklaşımını doğrudan yorumlamak yerine tünellere su pompalamanın Hamas’ın elindeki rehineleri nasıl etkileyebileceğinden bahsetti. Hamas 7 Ekim’deki saldırı sırasında 240 İsrailli’yi rehin almış, yedi günlük ateşkes kapsamında bu rehinelerden kadın ve çocukları serbest bırakmıştı.
Biden muhabirin sorusuna “Su pompalanan tünellerin hiçbirinde rehine olmadığı iddiası var. Fakat bu gerçek mi bilmiyorum” cevabını vererek ayrıntılı yorum yapmaktan kaçındı.
ABD’li yetkililere göre İsrail yaklaşık 300 mil boyunca uzanan ve dayanıklı kapıları olan bu yeraltı labirentinde deniz suyu kullanmanın faydasını hâlâ değerlendiriyor. Ancak bu değerlendirme devam ederken İsrail ilk testleri yapmaya başlamış bile. Geçen ay kurulan beş pompaya da iki pompa daha eklenmiş.
Biden yönetiminden bazı yetkililer pompalamada kullanılacak deniz suyunun etkili olmayabileceği gibi Gazze’nin tatlı su kaynaklarını da tehlikeye atacağı konusunda endişeli. Mısır 2015 yılında Gazze’ye sınırı olan Refah’ın altında kaçakçıların işlettiği tünellere su basmak için deniz suyu kullanmış, civardaki çiftçilerin mahsulleri zarar görmüştü.
Bazı ABD’li yetkililer ise bu teknikle tünel ağının en azından bir kısmının yok edilebileceğini düşünüyor. Askeri analistler İsrail’in bu tünel ağının çoğunu yok edemediğini ve yok etmek ya da zarar vermek için çeşitli yöntemlere ihtiyaç duyulacağını söylüyor. İsrail ordusunun tünelleri yok etmekte kullandığı tek yöntem deniz suyu da değil zaten. İsrail’in en sık kullandığı yöntemler hava saldırıları, patlayıcılar, robotlar, köpekler ve insansız hava araçları.
Esas sorun yeryüzü değil, yeraltı
Ancak bubi tuzaklarıyla karşılaşabilecekleri ve stratejik ateş avantajını kaybedecekleri için tünellere asker gönderme konusunda isteksizler. İsrail ordusu hem Gazze’nin kuzeyinde hem de Hamas’ın “son kalelerinden olduğu” iddia edilen Han Yunus’ta operasyonlarını artırdı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, pazartesi günü Han Yunus’ta yaptığı konuşmada “Gazze’nin kuzeyindeki kontrolümüzü ve güney şeridindeki nüfuzumuzu derinleştiriyoruz. Yeraltı operasyonlarımızı da artırıyoruz” dedi. Ancak İsrail’in eski askeri istihbarat şefi Amos Yadlin “Sorun toprak kontrolü meselesi değil, Hamas’ın yeraltına inmesi” diye belirtiyor. Askeri istihbarattan emekli Albay Miri Eisin de İsrail’in ele geçirdiği bölgelerde bile “yeraltının bir zorluk olarak var olmaya devam ettiğini” söylüyor.
Eisin İsrail’in “kontrol” derken Hamas’ın resmi komuta yapısını kırmayı, örgütün askeri birimlerini dağıtarak savaşçıları lokal seviyede faaliyet göstermeye indirgemeyi kast ettiğini söylüyor.
Hamas’ın silahlı kanadı El Kassam Tugayları’nın sözcüsü Ebu Ubeyde ise pazar günü savaşçıların şeritteki İsrail güçlerini püskürttüğünü belirtti. İsrailli askeri analistler Han Yunus’un kontrolünün ele geçirilmesinin Hamas’ın yer üstünde kalan savaşçılarını İsrail mevzileri ile Mısır sınır bölgesi arasında sıkıştıracağını söylüyor. İsrail, Hamas’ın savaş pozisyonunun zayıflamasının ve tabur komutanlarının neredeyse yarısının öldürülmesinin alt düzey savaşçıları topluca teslim olmaya itmesini umuyor. İsrail tabur komutanlarının yarısını öldürdüğünü iddia ediyor ancak bu tahminden öteye geçemiyor, çünkü Hamas ne kadar komutanın öldüğü konusunda net açıklama yapmıyor.
Savaşın başından bu yana ilk kez Kerem Şalom sınırı kullanıldı
İsrail uluslararası baskılara boyun eğene ya da diğer direnişçi örgütlerin ellerindeki rehinelerin serbest bırakılması için yapılan müzakereler aracılığıyla ateşkese zorlanana kadar Gazze’nin altında kalarak İsrail’in hedefine ulaşmasını engelleyebilir Hamas.
Savaşın başından bu yana çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 18 bin 400’den fazla Filistinli hayatını kaybetti. ABD ve Birleşmiş Milletler’in baskısı üzerine İsrail ile Gazze arasındaki Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye yardım kamyonlarının geçişini kolaylaştırmaya başladı. Savaşın başından bu yana ilk kez bu sınır kapısı kullanılıyor. İsrailli yetkililer bu sınır kapısından geçirilecek yardımların iki katına çıkacağını söyledi.
Birleşmiş Milletler Refah’tan geçen yardımların, şeritteki kötüleşen insani krizle başa çıkmak için gerekenin çok altında kaldığı konusunda uyarmıştı.