Gazze’deki şiddetli bombardımanların bir benzerini bu hafta tecrübe eden Lübnan’da Dahiye’ye düzenlenen saldırı hepsinden farklı olacaktı. Bu kez ölenler sadece siviller değildi, Lübnan Hizbullahı’nın lideri Hasan Nasrallah da ölecekti. Hizbullah sadece paramiliter bir grup değil Lübnan siyasetinin demirbaşlarından aynı zamanda. 2006’daki savaş her ne kadar Beyrut’un içinden geçmiş olsa da Hizbullah’ın gerilla mücadelesi hâlâ hafızalarda. O savaşta da Hizbullah’ın başında Nasrallah vardı. Şimdiyse Hizbullah yeni bir 2006 savaşının arifesinde deyim yerindeyse yetim kaldı.
Lübnanlı Mariam da o kritik bombardıman sırasında Dahiye’deydi. Saldırıdan kısa süre sonra İsrail, Hizbullah karargahının yakınında yaşadıklarını iddia ederek binlerce sivili “tahliye”ye çağırdı. Mariam da apar topar birkaç eşyasını toplayıp Beyrut’a kaçtı. Şu anda evlerinden edilmiş yüzlerce insanla birlikte bir caminin merdivenlerinde uyuyor. İsrail bir gecede hayatını altüst etmiş olsa da bunun Nasrallah’ı kaybetmenin verdiği acıyla kıyaslanamayacağını söylüyor. El Cezire’ye konuşan kadın “Haberi ilk duyduğumda yalan olduğunu düşündüm. ‘Doğru olamaz’ dedim. Nasrallah bizim ağabeyimizdi, onun yanındayken kendimizi hep güvende hissetmişizdir. Şimdi kaderimiz ne olacak bilmiyoruz” dedi.
Lübnan’ı İsraile karşı koruyabilecek bir kişi olarak görülüyordu
Selefi Abbas Musavi 1992 yılında İsrail saldırısında ölünce Hizbullah’ın lideri Nasrallah oldu. Musavi de eşi ve beş yaşındaki oğluyla birlikte evlerine düzenlenen hava saldırısında ölmüştü. Nasrallah yönetimi devraldıktan sonra Hizbullah’ı dünyanın en güçlü silahlı gruplarından birine dönüştürdü. Hizbullah onun yönetimindeyken Güney Lübnan İsrail’in 18 yıllık işgalinden kurtarıldı. Bu da onu Lübnan’da birçok kişinin gözünde kahraman statüsüne getirdi.
2011’de Suriye’de çıkan iç savaşta yüz binlerce kişinin ölümüne neden olan Beşar Esad’ın yanında yer alarak bu kez de bölgede kutuplaştırıcı bir figür olarak öne çıktı Nasrallah. Hak gruplarına göre Suriye’deki iç savaşta sivillerin de maruz kaldığı zulümde Esad’ın yanı sıra Hizbullah’ın da parmağı vardı. Bu raporlar Nasrallah’ın bölgedeki popülaritesine zarar verse de en coşkulu destekçilerine göre Lübnan’ı İsrail tehlikesine karşı ondan daha iyi koruyabilecek biri yoktu.
İşte bu nedenle Lübnan’daki Şii Müslümanlar “ağabey” ve hatta “baba” olarak gördükleri Nasrallah’ın yasını tutuyor. Dahiye’den Beyrut’a sürülen aileler Nasrallah’ı İsrail’e karşı dururken canını veren bir “şehit” olarak tanımlıyor. Hizbullah destekçisi ve saldırılar nedeniyle yerinden edilmiş bir Dahiyeli olan Nivine El Cezire’ye “Sadece onun sesini tekrar duymak istiyorum. O bizim için bir baba gibiydi. Sadece siyasetçi değildi… Ama biz onun yolundan gitmeyi sürdüreceğiz. İsrail’i yıkmak için savaşımız devam edecek” diyor.
‘Dünya neden sessiz?’
Hizbullah’ın son günlerde çok sayıda üst düzey komutanını kaybetmesi, Lübnanlıları endişelendiren bir diğer konu. Nivine “İsrail’in işlediği suçları görmüyor musunuz? Her yeri bombalayıp yok ediyorlar. Kadınları ve çocukları öldürüyorlar. Ama ne Arap ne de Batı ülkeleri bunu durdurmak için devreye giriyor” diye isyan ediyor.
25 yaşındaki Hasan ise Nasrallah’ın ölümüne “meydan okumanın önemli sembolü” olması nedeniyle ekstradan üzüldüğünü söylüyor. Hasan’a göre Nasrallah Lübnan’ın güneyinden İsrail’e cephe açarak Gazze’deki Filistinlilere yardım eden tek liderdi.
İsrail’in Gazze’ye savaş ilan ettiğinin ertesi günü Lübnan’ın güneyinde İsrail’e karşı ateş hattı kuran Nasrallah İsrail’in kuzeyinde baskı oluşturarak burada yaşayan 60 bin kadar İsraillinin evlerini terk etmelerine neden oldu. Hasan “O Gazze için ayağa kalktı. Öldüğünü biliyorum. Ama şu anda hepimizden daha iyi bir yerde” diye konuşuyor.
Bu arada mevcut durumdan endişeli olanlar Hizbullahçılarla sınırlı değil. Hizbullah ile hiçbir bağlantısı olmayan Beyrut Valisi Mervan Abud BBC International’a “Bu, ülkenin içinden geçtiği en kötü dönem. Üzgünüm. Çok sayıda sivili kaybetmek beni şok etti. Uluslararası toplumun sessizliği karşısında da şok oldum. Sanki burada olanlar hiçbir şey ifade etmiyormuş gibi” diyor.