Fransa’nın Pasifik’teki denizaşırı toprağı olan ada ülkesi Yeni Kaledonya’da Paris’in uygulamaya koymayı düşündüğü anayasa reformuna ilişkin gerilim sürüyor. Bağımsızlık yanlılarıyla Fransa destekçilerinin birbirine girdiği isyan, yağma ve kundaklama olaylarında şimdiye kadar ikisi polis memuru olmak üzere altı kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı.
300 bin nüfuslu ada için planlanan reform, en az 10 yıldır Yeni Kaledonya’da bulunanlar da dahil olmak üzere daha fazla Fransız vatandaşının oy kullanabilmesini sağlayacak.
Nüfusun yaklaşık yüzde 40’ını oluşturan Kanaklar bu durumun siyasi seslerini azaltacağından ve gelecekte yapılacak herhangi bir bağımsızlık referandumunun başarılmasını zorlaştıracağından korkuyor. Şu anda bölgede oy kullanma hakkı yerli Kanaklar ve 1998’den önce Fransa’dan gelenlerle sınırlı.
Taraflarla görüştü, ‘Birkaç hafta süre tanıyacağız’ dedi
Tam da bu olayların üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron adaya adeta çıkarma yaptı. Son 10 gündür şiddet olaylarının tırmanışa geçtiği Yeni Kaledonya’ya ziyareti sırasında Macron’a İçişleri Bakanı Gerald Darmanin ve Savunma Bakanı Sebastien Lecornu eşlik ediyor.
Fransız liderin adaya ayak basar basmaz ilk sözleri “Bu reformun mevcut koşullarda bugün geçmeyeceği sözünü verdim” oldu. “Tüm taraflar arasında geniş bir mutabakat sağlamak üzere gerilimin yatışması ve diyaloğun yeniden başlaması için birkaç hafta süre tanıyacağız” diyen Macron, durumu bir ay içinde gözden geçireceğini de sözlerine ekledi.
Ancak Macron, bölge sakinlerinin Fransa’nın bir parçası olarak kalma yönünde oy kullandığı son bağımsızlık referandumunun sonucunun sorgulanamayacağı konusunda ısrar etti.
Macron gezisi sırasında Yeni Kaledonyalı bağımsızlık yanlısı ve karşıtı liderlerle görüşmelerde bulundu. Fransız lider iki tarafın yeni bir anlaşmaya varabilmesi halinde, bölgenin referandumda bu anlaşmayı kabul etmek için oy kullanabileceğini söyledi.
Yeni Kaledonya bağımsızlık konusunda dört kez referanduma gitti. İlk ikisinde Fransa’nın bir parçası olarak kalma yönünde az bir çoğunluk sağlandı. Üçüncüsü ise yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yetkililerin oylamayı ertelemeyi reddetmesinin ardından bağımsızlık yanlısı partiler tarafından boykot edildi.
1998 Noumea Anlaşması uyarınca Fransa, Avustralya ile Fiji arasında yer alan ve 19. Yüzyılda Fransız toprağı haline gelen bir grup adadan oluşan Yeni Kaledonya’ya daha fazla siyasi özerklik vermeyi, il ve meclis seçimlerinde oy kullanma hakkını o dönemde bölgede ikamet edenlerle sınırlandırmayı kabul etmişti. O tarihten bu yana 40 binden fazla Fransız vatandaşı Yeni Kaledonya’ya taşındı.
OHAL’i kaldırma sözü verdi
Geçen hafta Paris’teki Ulusal Meclis, bölgede 10 yıldır yaşayan Fransız sakinlerine oy hakkı verilmesini önererek şiddetli bir tepkiye neden oldu. Olaylar yüz milyonlarca dolar değerinde hasara yol açtı. Bunun üzerinde Paris yönetimi adada olağanüstü hal (OHAL) ilan etti, havaalanı dahil birçok önemli noktaya Fransız birlikleri konuşlandırıldı. Fransız savcılar öldürülen altı kişiden hiçbirinin Fransız güvenlik güçleri tarafından vurulmadığını öne sürüyor.
Macron protestocuların kurduğu barikatlar kaldırıldığında OHAL’in de kaldırılacağını sözlerine ekledi ve şiddet olaylarını “kimsenin tahmin edemediği eşi benzeri görülmemiş bir ayaklanma hareketi” olarak tanımladı.
Fransız lider Fransa’dan gelen ve adada konuşlandırılan 3 bin kişilik bir gücün gerekirse Paris Yaz Olimpiyatları sırasında da bölgede kalacağını söyledi.
Yeni Kaledonya’nın başkenti Noumea’daki havaalanı da ticari uçuşlara kapalı kalmaya devam ediyor. Askeri uçaklar yaklaşık 300 Avustralyalı ve 50 Yeni Zelandalı tatilciyi bölgeden çıkardı. Bu kişiler kundaklama ve yağmaya tanık olduklarını, gıda sıkıntısı yaşadıklarını bildirdiler.
Avustralya ve Yeni Zelanda da sivilleri bölgeden uzaklaştırmaya başlamıştı. Avustralya hükümeti yaklaşık 3 bin 200 kişinin Yeni Kaledonya’dan ayrılmak ya da adaya girmek için beklediğini tahmin ediyor ve insanları havaalanından uzak durmaları konusunda uyarıyor. Zira rota hâlâ güvenli kabul edilmiyor.
Ada siyasileri Macron’la aynı görüşte değil
Fransız siyasiler Macron’un bazı programlarını iptal ederek Ada’yı ziyaret etmesinin “Yeni Kaledonya meselesine ayrı bir önem vermesinden” kaynaklandığını ileri sürerken, yerli halkın temsilcileri bu ziyaretin bağımsızlık yanlılarının harekete geçtiği Ada’ya “düzen ve istikrar” getireceğine şüpheyle yaklaşıyor.
Fransız hükümetinin Yeni Kaledonya’daki yerli halkın seçimlerdeki nüfuzunu azaltmaya yönelik anayasal reform girişimi, Macron’un Ada’daki temaslarının odak noktasını oluşturacak.
Yeni Kaledonya Kongresi Başkanı, UC-FLNKS ve Milliyetçiler grubundan Roch Wamytan, Fransız hükümetinin “Yeni Kaledonya çıkarmasını mizansen” olarak niteledi. Wamytan 10 gündür yaşanan şiddet olaylarına dikkati çekerek Macron’un “kan ve ateş içinde” olan Ada’ya gelmesini eleştirdi.
Macron’a ziyaretinde eşlik eden kişiler arasında, geçmişte Fransız hükümeti ile müzakere süreçlerinde “sıkıntı yaşadıkları” isimlerin de bulunduğuna işaret eden Wamytan, ziyaretin “formatının iyi olmadığı” değerlendirmesinde bulundu. Fransa liderine “Bize cevap verin! Anayasa değişiklik tasarısını geri çekecek misiniz?” sorusunu yönelteceklerini belirten Wamytan, tasarının geri çekilmesini müzakere sürecinin ön koşulu olarak değerlendirdi.
Adalar Eyaletinin Başkanı Jacques Lalie ise Macron’a hitaben yazdığı mektupta, Yeni Kaledonya’da “sakin ve barış içinde geleceğin” yeni egemenlik anlayışıyla mümkün olabileceğini söyledi. Bunu “Fransa ile ortak ya da bağlantılı ancak Fransa’ya ait olmayan egemenlik” şeklinde tanımlayan Lalie, Yeni Kaledonya’nın mevcut statüsünden çıkarılmasını ve “gerçek özerklik” ile buluşturulmasını istedi.
Lalie, Ada’daki gerginliğin azaltılması ve Kanak halkının meşru taleplerinin gerçekten dikkate alınması” için “zorunlu yatıştırma yolunun” Fransız hükümetinin yerli halkın seçimlerdeki nüfuzunu azaltan anayasal reform tasarısını geri çekmesi olduğunu vurguladı.