Bundan tam 55 yıl önce, 1969 yılında İngiltere’de bir kış gecesiydi. Muriel McKay isimli Avustralya asıllı bir kadın medya patronu Rupert Murdoch’un eşi Anna ile karıştırıldı ve bu hata o sırada 55 yaşında olan kadının hayatına mal oldu. Kaçırıldıktan sonra ne kendisinden bir daha haber alınabildi ne de cesedine ulaşılabildi. Karıştırıldı, çünkü Muriel McKay’in eşi Murdoch’un asistanıydı ve sıklıkla bir araya geliyorlardı. Murdoch’un o yıllardaki eşi Anna’yı kaçırıp fidye almak isteyen ancak yanlışlıkla McKay’i kaçıran Arthur ve Hosein kardeşler şimdilerde yeniden gündemde.
Muriel McKay’i kaçırıp öldüren iki kardeşten biriyle yeni bir röportaj yapıldı. Röportaj veren kişi Nizamodeen Hosein. Cinayetin üstünden 55 yıl geçmesine soğukkanlılığına ve verdiği cevaplardaki kayıtsızlığa tepkisiz kalabilmek hayli güç. Hosein bir kadını hayattan kopardığı anları pek anımsamadığını kayıtsızlıkla söylerken “Belki” diyor, “Olay yerine gitmem hafızamı tazeler.”
Bundan 55 yıl önce haberlere konu olan bir cinayetin öznelerinden olan Hosein 20 yıl hapis yattıktan sonra 1990’da sınır dışı edilmişti. Şimdi de İngiltere’ye tekrar alınıp Trinidad ve Tobago’ya seyahat ederse Wimbledon’daki evinden kaçırdığı 55 yaşındaki kadının cesedinin yeri konusunda zayıflayan hafızasını canlandırabileceğini öne sürüyor.
McKay’in cesedinin bir zamanlar kardeşi Arthur ile yaşadığı Hertfordshire’deki çiftlikte bir yerlerde olduğunu söyleyen Hosein polise en son ne söylediğini hatırlamadığını da iddia ediyor. Bu yüzden “Bir gidip görmesi” gerekiyormuş.
Soruşturma bu yıl yeniden açıldı, çünkü Hosein, öldürülen McKay’in çocuklarına üç yıl önce onu Trinidad’da ziyaret ettiklerinde itirafta bulunmuş, yeni kanıtlar vermişti. Dedektifler de bu yılın mart ayında Hosein ile görüştü.
Geçen ay Stocking Pelham’daki Rooks Çiftliği’nde gömü alanını tespit için yapılan polis girişimi başarısız oldu. McKay’in Avustralya’da yaşayan oğlu Ian gizemin çözülmesi umuduyla kazıya katıldı. Araştırmanın ardından kurbanın ailesi İçişleri Bakanlığı’ndan Hosein’in olay yerini tekrar ziyaret etmesi için geçici izin verilmesini talep etmeyi planladıklarını söyledi. Bu ay BBC muhabiri Jane MacSorley’e konuşan Hosein kurbanın ailesine “yardım etmek” için bir şans daha istediğini söyledi. Şöyle dedi: “Dediğim gibi, hatırlayabilmem için olay yerine gitmem gerekiyor. O yüzden size buradan anlatamam.”
29 Aralık 1969 akşamı Hosein ve ağabeyi medya patronu Rupert Murdoch’un ikinci eşi Anna Murdoch olduğunu düşündükleri bir kişiyi evinden kaçırdı. McKay’in kocası Alick, Murdoch’ın Sun gazetesinin eski bir çalışanıydı ve patronunun arabasını ödünç almıştı. McKay’in kendi aracı tamirdeydi. Bu nedenle Murdoch, Anna ile birlikte Avustralya’da Noel’i geçirirken McKay ailesine de Rolls-Royce’unu kullanabileceklerini söylemişti. Mavi renk Volvo’larıyla Rolls-Royce’u takip eden Hosein kardeşler zengin gazete sahibinin yaşadığını zannettikleri evi “tespit” etti. Yanlış ev tespitiyle yanlış kişiyi, yani Muriel’i alıp gittiler.
Polisin yaptığı hatalar da mercek altında
BBC’de yayımlanan Worse Than Murder (Cinayetten de Kötü) adlı podcast davanın yeniden gündeme gelmesinde kritik öneme sahip. Son iki bölüm bu ve önümüzdeki Pazartesi BBC Sounds’ta yayınlanacak. Bu bölümler soruşturmada polislerin içine düştükleri korkunç yanılgıları ve yaptıkları hataları gün yüzüne çıkartacak olması açısından önemli.
Muriel’in çocukları programın yapımcısı MacSorley’e 1 milyon sterlin fidye istendiğini, yetkililerin bu fidye talebi karşısında hiçbir plan yapmaya yeltenmediğini belirtti. Çocuklara göre o para ödenseydi ya da ödenecekmiş gibi blöf yapılsaydı anneleri belki de hayatta olacaktı. O dönemde fidye olarak istenen 1 milyon sterlin bugünün 14 milyon sterlinine eşdeğer. Çocuklara göre polisin tek hatası bu da değil. Yaptıkları taktik hatalarla faillerin yakalanma sürecini de uzattılar. Mesela birden fazla lokasyon gündemdeyken düzinelerce aracın bir yere yönlendirilmesi gibi…
Velhasıl Hosein kardeşler 1970 yılında yakalandı, ancak Muriel McKay hiçbir zaman bulunamadı.
Worse Than Murder’ın son bölümünde MacSorley, Hosein’i McKay’lerin acılarını uzatmakla suçluyor ve şöyle diyor: “30 yılı aşkın süredir gazetecilik yapıyorum. Pedofillerle, tecavüzcülerle, katillerle röportaj yaptım… Ama Nizamodeen Hosein gibi biriyle hiç röportaj yapmadım. Pişmanlık duygusu olmayan, sorunlu bir adam.”