Michigan’da hem ABD Başkanı Donald Trump hem de Joe Biden kendi ön seçimlerini kazandı. Ne var ki sonuçlara şöyle bir bakıldığında her iki kampanya için de bazı tehlikelerin ortaya çıktığı görülüyor. Mesela Biden’ın Demokrat seçmenleri arasındaki gençler ve Arap Amerikalılar oy vermeyi reddederek Biden’a net bir mesaj verdi: Ya yönetim İsrail’in Gazze’deki savaşındaki tavrını değiştirir ya da genel seçimlerde belirleyici olabilecek bu eyalette desteği kaybetme riskini göze alır.
Cumhuriyetçi tarafta Trump’ın oylarında herhangi bir sorun çıkmadı, hatta art arda altıncı kez rakibi Nikki Haley’yi gerisinde bıraktı. Trump oyların yüzde 68.2’sini alırken Haley yüzde 26.5’te kaldı. Ama zaten mahkemelerle boğuşan Cumhuriyetçi lider seçim kampanyasına yapılan bağışları sonuçları zaten belli olan bir ön seçime harcamak istemiyor ve Haley’yi süreci boşuna uzatmakla suçluyor. Haley ise 15 eyaletin birden oy kullanacağı ve Trump’ın Cumhuriyetçilerden adaylığını kesinleştirebileceği 5 Mart Salı gününe kadar ön seçimlerde kalmaya söz verdi.
2016’da Trump’ın, 2020’de Biden’ın aldığı Michigan’da her iki tarafın da şansının olduğu anlaşılıyor. Bu yüzden iki tarafın da attığı adımlara dikkat etmesi gerekiyor. Haley’nin kampanyası Michigan’daki sonuçları hem Trump’ın hem de Biden’ın zayıflığının bir işareti olarak göstermeye çalıştı. Haley’nin kampanya sözcüsü Olivia Perez-Cubas “Joe biden bugün Demokrat oylarının yaklaşık yüzde 20’sini kaybediyor. Birçok kişi bunun kasım ayındaki seçimlerde kendisine zayıflık olarak geri döneceğini düşünüyor. Donald Trump ise oyların yaklaşık yüzde 35’ini kaybediyor” sözlerini dile getirdi.
Demokrat seçmenler kararsıza basmaya çağrıldı
Ön seçim öncesinde Listen to Michigan adlı bir grup Biden’ın savaşı ele alış biçiminden memnun olmayan Demokratları ve ABD’nin İsrail ordusunu silahlandırmadaki rolünü eleştirenleri kararsıza basmaya çağırdı. Biden Demokratların ön seçiminin yüzde 80’in üzerindeki oy oranıyla kazansa da yüzde 13’ün kararsız kaldığı görüldü ki, Trump 2016’da eyaleti aldığında Demokratlarda bu kadar kararsız yoktu.
Biden’ın destekçileri arasındaki endişe ön seçimden önceki günlerde hissedilir hale geldi. Michigan Valisi Gretchen Whitmer pazar günü CNN International’dan Dana Bash’e “Joe Biden’a verilmeyen her oy Trump’ı desteklemektir” dese de protesto hareketi Trump’ın yeniden hükümete gelmesinden çok hükümetin İsrail politikasını önemsiyor gibi görünüyor.
Michigan’daki Demokrat seçmenleri “kararsız” seçeneğini işaretlemeye çağıran hareketin destekçileri kampanyalarının başarılı olduğunu çünkü Biden’ın dikkatini çekecek kadar oy toplamayı başardıklarını söyledi. “Joe Biden’ın adayımız olacağını biliyoruz. Dolayısıyla böyle bir şey yapmak bizim için çok önemliydi” diyen eski Michigan Temsilcisi Andy Levin “Benim endişem Biden’ın insanların kendisine ne kadar kızgın olduğunu fark edememesiydi” dedi.
Listen to Michigan sözcüsü Abbas Alaviye seçim sonrası düzenlediği toplantıda “Bizden önce gelen savaş karşıtı protestocuların gelenekleri doğrultusunda hareket ediyoruz” dedi. Gazze’de öldürülen çocuklar için bir dakikalık saygı duruşu çağrısı yapan Alaviye “Ailelerimizi öldürmeyi bırakın, tek isteğimiz bu” sözlerini dile getirdi. Biden için ortaya çıkabilecek sorunlardan biri Michigan’daki “kararsız” örneklerinin başka eyaletlerde de ortaya çıkıp çıkmayacağı.
Biden’ın İsrail politikası
Pazar günü ABD Hava Kuvvetleri’nde çalıştığı öğrenilen 25 yaşındaki Aaron Bushnell Biden yönetiminin İsrail politikasını protesto etmek amacıyla “Artık soykırıma ortak olmayacağım” diyerek kendini ateşe verdi. Bushnell olayın ardından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti, ancak yaptığı eylem geniş çevrelere yayıldı. Aaron’un son anlarında “Özgür Filistin” haykırışları tüm dünyada haber oldu.
İsrail’in 7 Ekim’deki sürpriz saldırı sonrası Gazze’de başlattığı savaşta şimdiye kadar 30 bin’e yakın insan hayatını kaybetti. Bu İsrail ve Filistinliler arasında uzun zaman sonra gerçekleşen en kanlı savaş ve ABD’de Gazze’deki savaşın bitmesini isteyenler daha önce hiç olmadığı kadar kalabalık ve düzenli protesto gösterileri düzenliyor. Protestolarda tutuklama da yapılıyor ama nadiren şiddet olaylarına şahit olunuyor.
Zaten her yıl İsrail’e üç milyar dolarlık yardım yapan ABD savaş başladıktan sonra ek yardım paketleri duyurmaya başladı, normalde Amerikan Kongresi’nden onayından geçmesi gereken silah yardımlarını daha hızlı yapmak için kongre ekarte edildi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi’nde ezici bir çoğunluk ateşkes için bastırırken İsrail’in saldırılarına devam etmesi için bu çağrıları veto etti.