11’inci ayına giren Gazze savaşında İsrail ve Hamas arasında ateşkes sağlanması girişimleri devam ederken ABD’den Hamas’ı baskı altına alacak yeni bir adım geldi: Federal savcılar Hamas lideri Yahya Sinvar ve grubun diğer beş üst düzey üyesini İsrail’in güneyine düzenlenen 7 Ekim saldırılarını planladıkları, destekleri ve uyguladıkları gerekçesiyle suçladı.
Aslında bu suçlama ilk olarak New York’ta yapılmıştı ama şimdi, daha önce saldırılarla doğrudan ilgisi olduğu düşünülmeyen iki üst düzey yetkili daha suçlamaya dahil edildi. Suçlamada saldırıda öldüğüne inanılan Amerikalı sayısı 43 olarak belirtildi.
Suçlamada Sinvar’ın dışında adı geçen diğer isimler temmuzun sonunda İsrail tarafından öldürülen Hamas lideri İsmail Haniye, grubun askeri kanadının komutanı ve 7 Ekim saldırılarının beyni Muhammed Deyf, yardımcısı Mervan İsa, grubun eski siyasi lideri Ali Baraka ve grubun bir diğer üst düzey lideri Halid Meşal.
Amerikalı yetkililer terör örgütü olarak gördüğü grupların yakalanıp tutuklanma ihtimali düşük liderlerini geçmişte de suçlamıştı. Hamas liderlerine yöneltilen suçlamalar “ABD vatandaşlarını öldürmek için komplo kurmak,” “terörizmi finanse etmek için komplo kurmak,” “ölümle sonuçlanan kitle imha silahlarını kullanmak için komplo kurmak” ve “ölümle sonuçlanan terörizmi desteklemek için komplo kurmak.” Suçlamalardan bazıları 1997 yılına kadar uzanıyor.
İkisi zaten ölü, biri muallakta
İsrail ordusu Deyf ve İsa’nın Gazze’deki çatışmalarda öldüğünü söylüyor, ancak Hamas Deyf’in öldüğünü kabul etmiyor. Ne İsrail ne de Hamas Deyf’in öldüğüne ya da yaşadığına dair bir kanıt sunabilmiş değil. Haniye de biraz önce de anlattığımız gibi İran’da kaldığı misafirhaneye gizlice sokulan bombayla suikasta uğradı. Bu arada Katar’da yaşayan Meşal ile Haniye’nin 7 Ekim saldırılarında rollerinin olup olmadığı belli değil. İkili ve Baraka saldırının düzenlendiği sırada Gazze dışındaydı.
Suçlamada Hamas’ın bağışlar, kripto para ve İran hükümetinden gelen destek yoluyla finanse edildiği iddia ediliyor. Şubattaki suçlamada kimlerin suçlandığı öğrenilememişti, çünkü o zaman Adalet Bakanlığı Haniye ve belki de diğer suçlananları yakalayıp tutuklama umudu taşıyordu. Ancak Haniye öldürülünce suçlamaları gizli tutmak için neden kalmadı.
Amerikan ve İsrail istihbaratı 7 Ekim saldırı planının çok gizli bir bilgi olarak saklandığına ve Gazze’de sadece Sinvar ve Deyf gibi seçkin bir azınlığın bildiğine işaret ediyordu. Baraka geçen yıl 8 Ekim’de Russia Today kanalına Hamas’ın saldırıyı iki yıl boyunca gizli gizli planladığını söyleyerek “Yapılacağı zaman gizli tutuldu. Çok az Hamas lideri bundan haberdardı. Saldırıyı ve zamanını bilenlerin sayısı bir elin parmağını geçmez” demişti. Dolayısıyla ABD’nin suçlamalarının doğru çıkması Hamas’ın aktiviteleriyle ilgili yeni bir ışık yakabilir.
Müzakerelerin ortasında gelen hamle
Suçlamalar ateşkes görüşmelerinde ilerleme sağlamak için adımların atıldığı bir döneme denk geliyor. Aralarında bir Amerikalının da bulunduğu altı rehinenin Refah’daki tünellerden birinde ölü bulunması müzakerelerin geleceğini bir kez daha bilinmezliğe sürükledi. İsrail ordusu rehinelerin ölümünden Hamas’ı suçlarken grup rehinelerin İsrail bombardımanlarında öldüğünü söylüyor. Hamas’ın geçen haftaki ilk kurtarma operasyonunda İsrail vatandaşı Bedevi rehineyi canlı bir şekilde serbest bıraktığını da unutmamak gerekiyor.
Gazze’de şu an resmen yedi Amerikalı rehin var. Ancak yetkililer üçünün 7 Ekim’de ya da 7 Ekim’den kısa süre sonra öldüğüne inanıyor. Diğer dört rehinenin akıbeti bilinmiyor. ABD Adalet Bakanı Merrick Garland “Hersh’in öldürülmesini ve amansız cinayetlerin her birini terör eylemi olarak soruşturuyoruz. Halen rehin tutulan Amerikalıların evlerine dönmeleri için tüm girişimleri desteklemeyi sürdüreceğiz” dedi.
ABD’de İsrail’de çok sayıda sivilin ölümüne neden olan bombalı saldırıların ardından Ekim 1997’de Hamas’ı yabancı terör örgütü olarak tanımıştı. Sinvar ve Deyf de 2015 yılında ABD’nin terörist listesine alındı. Hamas’ın Gazze’deki en etkili liderlerinden biri olan Sinvar, Haniye’nin ölümünün ardından grubun yeni lideri oldu. ABD’nin attığı bu adım müzakerelerin gidişatını olumsuz yönde etkileyebilir. Zira Katar ve Mısır’da müzakereler için mesai harcayan Hamas heyeti nihai karar için gözlerini Sinvar’a çeviriyor.
Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde araştırmacı Rami Khouri, ABD’nin Hamas liderleri hakkındaki kararının müzakerelerdeki arabuluculuk rolüne zarar verdiğini söyledi. El Cezire’ye konuşan Khouri “ABD İsrail’in Gazze’deki faaliyetlerini şiddetle, coşkuyla ve aktif bir şekilde destekliyor. Oysa Birleşmiş Milletler İsrail’in faaliyetlerini olası bir soykırım olarak görüyor. ABD Hamas’ı yaptıklarından dolayı sorumlu tutmaya hevesli olsa da İsrail’i eylemlerinden sorumlu tutmak konusunda aynı arzuyu taşımıyor. İşte bu yüzden dünyanın büyük bir kısmının gözünde ABD dürüst bir arabulucu olarak değil de, İsrail’in soykırımının suç ortağı olarak görülüyor ” dedi.