Dünya Ortadoğu’ya kilitlenmiş bir vaziyetteyken Güneydoğu Asya da hareketlendi. 2021’de cunta tahakkümüne giren Myanmar’da etnik isyancı gruplardan oluşan ittifak ülkenin kuzeydoğusunda cunta ve müttefiklerine karşı koordineli bir saldırı başlatarak iç savaşta yeni cephe açtı.
Kimdi bu saldırıyı başlatan etnik gruplar? Arakan Ordusu (AA), Myanmar Demokratik İttifak Ordusu (MNDAA) ve Ta’ang Ulusal Kurtuluş Ordusu /TNLA). Kendilerine Üç Kardeş İttifakı da diyen grup Shan Eyaleti’nin kuzeyinde rejim yanlısı güçleri bölgeden çıkarmak amacıyla “1027 Operasyonu”nu başlattıklarını duyurdu. Fransız haber ajansı AFP, cunta yanlısı Telegram kanallarından yapılan açıklamalarda Üç Kardeş İttifakı’nın 12 kasaba ve yerleşim yerine saldırdığını belirtti.
İttifaktan yapılan açıklamada ise operasyonun “sivillerin hayatlarını korumak, meşru müdafaa hakkını savunmak, toprakların kontrolünü muhafaza etmek ve Myanmar ordusunun devam eden topçu ve hava saldırılarına kararlılıkla karşılık vermeye yönelik kolektif arzularından kaynaklandığını” söyledi. Açıklamada bir vurgu da şuydu: “Tüm Myanmar halkının ortak arzusu olan baskısı askeri diktatörlüğü ortadan kaldırmaya kararlıyız.”
Frontier Myanmar rejime şafak baskını düzenleyen ittifaka öncülük edenin MNDAA olduğunu söylüyor. Özellikle Kyaukme, Kutkai, Lashio, Laukkaing, Muse ve Namhkan’da çatışmalar yaşandığı bildiriliyor. İttifak, Mandalay ile Çin sınırı arasındaki karayolu üzerinde büyük bir kasaba olan Lashio’nun eteklerindeki askeri karakollar da dahil olmak üzere çok sayıda “önemli stratejik pozisyonu” ele geçirdiğini iddia etti.
MNDAA, Myanmar-Çin sınır kapısının kontrolünü de ele geçirdiğini, Çin sınırında bulunan Muse kabasasının Mong Ko ilçesinde ise çatışmaların devam ettiğini bildirdi. Ayrıca direniş güçleri, ülkenin Çin ile ticaretinin ana damarı Mandalay-Muse otoyolu üzerindeki bir gişeyi de ele geçirmiş.
‘Kan davası’ haline gelen Kokang SAZ
İttifakın hedefinde cunta yanlısı milislerle suç faaliyetlerinin merkezi haline gelen Kokang Özel İdari Bölgesi’ni (SAZ) yöneten, cuntaya bağlı Sınır Muhafız Gücü (BGF) vardı. İttifak özellikle Çin-Myanmar sınırında baş gösteren bir sorun olan siber dolandırıcılık faaliyetlerini bastırmayı amaçladıklarını söyledi.
Buna karşılık cunta ne yapıyor diye soracak olursanız yoğun hava saldırıları ve ağır topçu ateşleriyle karşılık veriyor. Kokang SAZ ve ona bağlı suç örgütleri ise MNDAA’yı Çin-Myanmar sınırını istikrarsızlaştırmakla suçlayarak bölge halkını direniş ittifakına karşı birleşip MNDAA’yı yenmeye çağırdı.
Kuzey Shan Eyaleti’nin kuzeyinde küçük bir alan kaplayan ancak büyük bir etnik Çinli nüfusa sahip olan Kokang, 2009’a kadar MNDAA’nın kontrolü altındaydı. Ne var ki bölgenin lideri Peng Jiasheng, cuntaya bağlanmayı reddedince Çin’e sürgün edildi ve bölgenin kontrolü de kaybedildi.
Kokang SAZ’ın ortaya çıkışı da ilginçtir, zira cunta MNDAA’nın eski komutan yardımcısı Bai Suocheng ile bir anlaşmaya yaparak cunta kontrolü altında yönetilmesine izin vermiş. Peng ise 2015 yılında MNDAA’yı küllerinden toplamış, AA ve TNLAA ile el ele vererek Kokang’ı geri almaya çalışmış.
Çatışmalar büyür mü?
1027 Operasyonu ülke genelinde çatışmaların büyüyeceğinin bir habercisi olabilir. Cunta karşıtı ulusal direnişe öncülük eden Ulusal Birlik Hükümeti’nin (NUG) Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, saldırıyı memnuniyetle karşıladıkları ve askeri rejimi yenmek için “Kardeşlik İttifakı ile güçlerini birleştirecekleri” belirtildi.
Cunta yönetimi ele geçirmeden önce Nobel Barış Ödüllü Ang San Su Çi liderliğindeki NUG ülkeyi yönetiyordu. 2021’de gerçekleşen darbeyle ülke yönetimine el konmasının ardından General Min Aung Hlaing yönetimi ele geçirdi. Darbeden bu yana güvenlik güçlerince öldürülen sivillerin sayısının 2022 Aralık itibarıyla 2500’ü aştı, 16 binden fazla kişi tutuklandı ve ülke çapında 1,1 milyon kişi askeri darbeye bağlı olarak yerinden edildi. Ang San Su Çi bu süreçte hapiste olsa da NUG yetkilileri ve destekçileri cunta karşıtlığına devam etti.
NUG’un yaptığı açıklamada, “Tüm devrimci örgütlerin, Bahar Devrimi güçlerinin ve halkın; askeri diktatörlüğü ortadan kaldırma eylemine tam olarak katılma ve Federal Demokratik Birliği’n kurulmasına destek verme zamanı geldi” dendi.
Üç Kardeş İttifakı ve NUG resmi olarak müttefik değil ancak askeri diktatörlüğün devirme ve silahlı kuvvetlerin ülkenin siyasi ve ekonomik hayatından tamamen silme gayesi bu oluşumların ortak yanını oluşturuyor.
Cuntaya karşı yapılan bu hamlenin nihai sonucu belirsiz olsa da Üç Kardeşler İttifakı’nın bu saldırısı darbeden bu yana gerçekleşen en kritik saldırılardan biri olarak tarihe geçti. Kesin olarak söyleyebileceğim tek şey, çatışmaların önemli bir insani krizi olacağı. 2009’da ordunun, 2015’te MNDAA’nın saldırıları 10 binlerce mültecinin Çin’e göç etmesine yol açtı.
Hem Çin hem de Batı harekete geçti
Bu da bir etken olacak ki Çin, Myanmar’da şu an yaşanan olaylara müdahil oluyor. Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Nong Rong, Myanmar’ı sınır güvenliğini sağlamak için Çin ile işbirliği yapmaya çağırdı.
Haber sitesi Asia Times, cumartesi günü yaptığı haberde Myanmar cuntasının ateşlediği bir top mermisinin sınırı aşarak Çin tarafına isabet ettiğini ve bunun bir Çinli’nin hayatıyla çok sayıda kişinin yaralanmasına mal olduğunu bildirdi.
3-5 Kasım tarihlerinde Myanmar’a giden Nong, Çin’in Myanmar’da istikrarın yeniden sağlanmasını umduğunu ve tüm tarafların mümkün olan en kısa sürede uzlaşmasını desteklediğini söyledi.
Çin-Rusya tarafı ile Batı neredeyse her konuda olduğu gibi Myanmar meselesinde de ayrı düşüyor. Çin-Rusya cuntanın hareketlerini desteklerken Batı direniş güçlerine destek veriyor.
ABD, Kanda ve Birleşik Krallık insan hakları ihlallerini engellemek amacıyla salı günü cuntaya yeni yaptırımlar uyguladı. Buna göre ABD Hazine Bakanlığı, cuntanın ana gelir kaynağı olan Myanma Petrol ve Gaz İşletmesi’ni hedef aldı. Kanada ise Myanmar’a uçak yakıtı taşınmasında rol oynayacak kişi ya da gemilere sigorta yapılmasını yasakladı. Londra ise cuntanın silah tüccarlarına ve finansörlerine yeni yaptırım paketi açıkladı.
BM’nin Myanmar’daki insan hakları durumunu raporlayan yetkilisi Tom Andrews, “Bu eylemler Myanmar halkına unutulmadıklarını gösteriyor. Ancak uluslararası toplumun yapabileceği ve yapması gereken daha çok şey var” dedi. Andrews ocak ayında yaptığı açıklamada yapılması gerekenlerin başında cuntanın meşruiyetini tamamıyla reddetmek olduğunu savunmuştu.