NATO’nun Washington’da düzenlenen son zirvesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) kasım ayında gideceği seçimler için bir belirleyici oldu. Eski Başkan Donald Trump ve mevcut Başkan Joe Biden arasında geçmesi beklenen iktidar yarışında hatlar karıştı, Demokratlar alternatif aday baskısını artırırken ABD’nin NATO müttefiklerinin de endişeleri zirve yaptı.
Malum eski Başkan Trump’ın NATO ile ilgili büyük şikayetleri, başkan olduğu dönemden beri ağzında. Trump, müttefiklerin savunma harcamalarında gerektiği aksiyonu almadığını bu sebeple ittifakın tüm yükünü ABD’nin omuzlarına yüklediğini savunuyordu. Başkan olduğu dönemde de sık sık dile getirdiği bu şikayetini geçtiğimiz haftalarda tehdit boyutuna taşıyarak yeniden seçilmesi halinde savunma harcamalarını yükseltmeyen üyelere “istediğini yapsın” diye “Rusya’yı kışkırtacağını” söylemişti.
Haliyle Biden’ın gafları ve akıl sağlığıyla ilgili artan endişeler ittifakta da huzursuzluk yaratıyor. Macaristan ve Türkiye dışındaki tüm ülkelerin yüreği ağzında desek yeri.
ABD merkezli Politico dergisi Macaristan ve Türkiye’yi “NATO’nun yaramaz çocukları” diye nitelendirerek iki ülkenin ikinci Trump dönemine hazırlandıklarını iddia ettiği bir analiz yayımladı.
“Türkiye ve Macaristan NATO zirvesine riskten korunmaya ve pazarlık yapmaya hazır olarak geldiler” diye başlayan yazıda iki ülkenin de savunma yatırımları nedeniyle NATO’nun sağlam üyeleri arasında olduğuna dikkat çekiliyor.
Macaristan’ın GSYİH’in yüzde 2,1’ini savunmaya harcayarak ittifak hedefinin üzerinde kaldığı ifade edilen yazıda Türkiye’nin de hali hazırda NATO’nun en güçlü ikinci ülkesine olduğunun vurgusu yapılıyor. Yazıda iki ülkenin ittifak içindeki bu rolünün onları “kolay anlaşılabilir müttefik” yapmadığına işaretle şöyle deniyor: “Ancak ne Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ne de Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 32 üyeli ittifakın geri kalanı için rahat anlaşılabilir ortaklar. Biri Hıristiyan değerlerini savunan, diğeri ise giderek daha fazla İslamcı olan bu popülist ikilinin daha geniş ortak çıkarları var.”
Politico, her iki ülkenin de Rusya’nın yakın müttefiki olduğunu vurgulayarak, Ankara ve Budapeşte’nin Ukrayna’yı desteklemekten çekindiğini ve NATO öncelikleriyle sık sık çatışan dış politikalar izlediklerini yazıyor. Politico’ya göre Türkiye de Macaristan da NATO’nun tamamen savunma amaçlı bir ittifak olmasını, başka bir deyişle Ukrayna’dan uzak durmasını istiyor. Ayrıca ABD’de olası bir hükümet değişikliğine hazırlanıyor ve Donald Trump’a yakınlaşıyorlar.
Erdoğan’la görüştü soluğu Trump’ın malikanesinde aldı
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Dönem Başkanı Orban çok eleştirilen Moskova ve Beijing toplantılarından sonra Washington’a varır varmaz Erdoğan’la bir araya gelmişti. NATO zirvesinde Biden ile görüşme talebinde bulunmayan, hatta deyimi yerindeyse köşe bucak kaçan Orban perşembe günü de Florida’ya uçarak Mar-a-Lago malikanesinde Trump’ı ziyaret etmişti.
Orban NATO zirvesini, Ukrayna’daki savaşı, Rus lider Vladimir Putin’in belirlediği şartlarda sona erdirme çabası olan kendi tayin ettiği “barış” misyonunu anlatmak için kullandı. Orban’ın ofisinden Erdoğan ile görüşmenin ardından yapılan açıklamada “Rusya-Ukrayna savaşı konusu ele alındı” denilirken Macar Başbakan’ın “Türkiye’nin şu ana kadar çatışmada tek başarılı arabulucu olduğu gerçeğinden hareketle Macar barış misyonunun desteklenmesini istediği” belirtildi. Bu arada Macaristan, ittifakın Batı silahlarının transferini koordine ederek ve Ukraynalı askerleri eğiterek Kiev’i desteklemeye yönelik yeni misyonuna katılmayan tek NATO ülkesi.
Pazarlık kozları
Politico’ya konuşan iki NATO yetkilisi, Türkiye’nin 2026 NATO Zirvesi’ne ev sahipliği yapma konusundaki ısrarının soruna neden olduğunu söyledi. Bu talebin “son dakika” bir sorun çıkartığı ifade edilen yazıda, “Sonuç olarak bildirgede NATO ülkelerinin ‘Haziran 2025’te Hollanda’nın Lahey kentinde yapılacak bir sonraki zirvede tekrar bir araya gelmeyi ve ardından Türkiye’de bir toplantı yapmayı dört gözle bekledikleri’ belirtildi. Format (zirve yerine toplantı) ve zamanlama (2026 veya sonrası) ülkelerin ayrıntıları daha sonraki bir aşamada belirlemesi için kasıtlı olarak muğlak bırakılmıştır” denildi.
Ankara’nın ayrıca NATO-AB işbirliğine yapılan atfı da “sulandırmaya çalıştığı” iddia edildi. Yazıda, “Bu konu, AB adaylığı sadece ismen var olan Türkiye için hassas bir nokta olmuştur. Ancak Türkiye bu konuda ilerleme kaydedemedi” denilerek ittifaktaki 23 ülkenin hem AB hem de NATO üyesi olduğu anımsatıldı.
NATO açıklamasının sonunda ittifakın “transatlantik ve küresel güvenliğe olumlu katkıda bulunan ve NATO’yu tamamlayan ve onunla birlikte çalışabilen daha güçlü ve daha yetenekli bir Avrupa savunmasının değerini kabul ettiği” belirtilmişti. Bu ifadenin “Erdoğan’ın kulağına hoş gelmeyeceği” ifade edilen yazıda, Erdoğan’ın tarafını seçmek zorunda olduğuna vurgu yapıldı.
Ankara-Budapeşte tangosu
NATO’daki Batılı diplomatların birkaç yıldır Ankara-Budapeşte tangosunu izlediği ifade edilen yazıda, “Çoğu NATO müttefiki için en büyük baş ağrısı, her iki ülkenin de İsveç’in 2022’de sunduğu ve ancak 600 günden fazla bir süre sonra onaylanan NATO’ya katılma teklifini ağırdan almasıyla ortaya çıktı. Bu iki ülke ittifakın geneli için sorun yaratırken, talepleri de her zaman uyum içinde olmuyor. Macar yetkililer, Ankara’nın ABD’ye F-16 savaş uçağı satışını garantilemesinin ardından Türkiye’nin Ocak ayında İsveç’in başvurusu konusunda harekete geçmesine hazırlıksız yakalandıklarından yakındılar. Macaristan da buna karşılık olarak İsveç’in üzerine gitmeye başladı ve dört adet daha İsveç Saab JAS Gripen savaş uçağı almak için anlaşma yaptı” denildi.
Her ne kadar hem Orban hem de Erdoğan ittifakın geri kalanıyla safları ayırıp Putin’le görüşmüş olsalar da Ukrayna konusundaki pozisyonları tam olarak aynı değil. Macar lider NATO’nun Ukrayna’daki rolünü zayıflatmaya çalışıyor ve Ukrayna’nın Rus kuvvetleri karşısında tutunamayacağını söyleyerek Putin’in savaşla ilgili görüşlerini tekrarlıyor. Bu durum için Politico’da Orban için kullanılan “papağan gibi” benzetmesiyle ifade ediliyor. Macaristan’ın Rus doğalgaz alımını durdurma konusunda AB’nin geri kalanını takip etmeye de niyetinin olmadığı fa ifade ediliyor.
Ukrayna’nın “toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını” desteklediğini açıklayan Türkiye için de yazıda, “Kiev’e silah gönderirken Rusya ile büyük gaz alımları da dahil olmak üzere canlı ticari ilişkilerini sürdürüyor” deniyor.
Erdoğan’ın savaş hatırlatması
Erdoğan’ın X’te NATO’ya yaptığı “Ukrayna’yı destekleyecek adımları tasarlarken savaşın bir tarafı haline getirilmemesi gerektiği” uyarısının hatırlatıldığı yazıda, “Türkiye’nin NATO’dan çok daha geniş çıkarları var. Ordusu Suriye’de ve düzenli olarak Irak’a geçiyor. Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi eski Sovyet ülkelerini içeren bir Türk bloğu oluşturmaya çalışıyor. Ayrıca düzenli olarak NATO’nun kendi ulusal çıkarlarına hizmet eden bir gündem olan terörle mücadeleye daha fazla odaklanmasını talep ediyor” denildi.