Rusya’nın en önemli muhalefet figürlerinden Aleksey Navalni’nin ölümü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e muhalif kişileri şaşkına çevirdi. Ama baskılara ve gözaltılara rağmen Navalni için düzenlenen anma törenleri ve ittifaka da olumlu bakabilecek yeni bir lider ortaya çıkması ihtimali muhaliflerin birleşme umudunu hiç olmadığı kadar artırdı. Annesi ve avukatı Navalni’nin ölümünü doğrulamış olsa da popüler siyasetçinin cenazesi hala ailesine teslim edilmedi.
Ölümünün üzerinden üç gün geçmişken hâlâ cesedin akıbetinin belirsiz olması, Kremlin’e “izleri örtmeye çalıştığı” suçlamasının yöneltilmesine neden oldu. Navalni’nin Rusya’da yaşayan annesi Lyudmila’ya oğlunun naaşının hapishanenin yakınlarındaki Selehard kasabasına götürüldüğü söylenmiş. Ama anne cumartesi günü morga gittiğinde morg kapalıymış. Navalni’nin sözcüsü Kira Yarmış, “Bize daireler çizdirip duruyorlar ki izlerini örtebilsinler” diyor.
Navalni’nin Yolsuzlukla Mücadele Vakfı’nı yöneten İvan Zıdanov’un aktardığına göre, anneye ve avukata ölüm nedeninin ani kalp durması ve ölüme götüren kalp rahatsızlıkları için kullanılan “ani ölüm sendromu” olduğu söylenmiş.
Selehard ambulans hizmetlerinde çalışan bir sağlık görevlisi Novaya Gazeta’ya yaptığı açıklamada Navalni’nin vücudunda kalp kriziyle uyuşan morarma belirtileri ve kalp masajı girişimlerinin izleri olduğunu aktardı. Selehard’da morgda çalışan bir görevli ise İngiliz haber ajansı Reuters’a Navalni’nin cesedinin kendilerine gelmediğini belirtti.
Navalni’nin en yakın müttefiki olan Leonid Volkov, “Ceza kolonisindeki her yer kameralarla kaplı. Attığı her adım yıllar boyunca her açıdan filme alındı. Her çalışanın üzerinde video kayıt cihazı var. İki gündür tek bir video bile sızdırılmadı ya da yayınlanmadı” diye tepki gösterdi.
Muhalifler ne yapabilir?
Navalni’nin cenazesi ortada yok ama öldüğü ortada. Bu noktada Navalni’nin hareketi nasıl bir yol izleyecek, muhalifler arasında bir birleşme olur mu gibi sorular doğuyor. Muhalifler arasındaki bir birleşmenin kolay olmayacağını belirtmek gerekiyor öncelikle. Bunda Navalni hareketinin mesafeli yaklaşımı ve Rusya’nın önde gelen diğer muhalif figürlerinin farklı yerlere dağılmış olması büyük bir etken. Neredeyse hepsi ya sürgünde ve hiçbiri Navalni kadar karizmatik değil.
Bunlar arasında Putin ile arası açılan, 10 yıl hapis yatan ve Londra’da sürgün hayatı yaşayan dünün oligarkı bugünün muhalifi Mihail Hodorkovski de var. Ayrıca İsrail’de yaşayan YouTube fenomeni ve eski poker şampiyonu Maksim Katz da Putin’in muhaliflerinden. Ukrayna’daki durumu kamuoyuyla paylaştığı için “sahte haber yapmaktan” sekiz yıl hapis cezasına çarptırılan liberal siyasetçi İlya Yaşin’i de unutmayalım.
Rusya’nın tamamı adına konuşmaya çalışan bu figürlerin ötesinde bir de Rusya’nın belli başlı bölgelerine, sosyal meselelere ya da etnik azınlıklara odaklanan çok sayıda küçük savaş karşıtı grup var. Bu grupların hedefleri, daha geniş bir destekçi kitlesi kazanmak için Rus milliyetçiliğini öne çıkaran Navalni’nin muhafazakâr tutumuyla çatışıyor. Muhaliflerin büyük kısmının ya kendi YouTube kanalları var ya da Rus halkıyla daha rahat iletişime geçebilmek için Telegram ve podcast gibi yöntemleri kullanıyor.
Navalni’nin ölümü muhalefette birlik sağlar mı?
Navalni’nin ölümü muhaliflerin bir ayağını iki pabuca soktu. 39 yaşındaki Katz New York Times gazetesine verdiği demeçte “Muhalefet olarak şu anda ne yapmamız ya da nasıl yapmamız gerektiği konusunda belirsizlik içindeyiz. Muhalefet hep Navalni’nin etrafında şekillenmişti bu yüzden bundan sonra ne olacağı belirsiz” diyor.
Navalni geçen yıl Katz’ın internet sitesinde yaptığı seçim ittifakı çağrısına “Açık konuşacağım: İttifaklarınızın canı cehenneme. Bu aktivistlik taklidinden başka şey değil. Sahte” sözleriyle yanıt vermişti. Katz, Navalni’nin ekibiyle sosyal medyada sık sık tartıştığından Navalni’nin verdiği tepki çok da tuhaf sayılmaz. Diğer muhalifler ise muhalefet içinde böyle anlaşmazlıkların, etkilerinin azalmasına ve içlerindeki bölünmeyi artıracağını savunuyor.
YouTube Analytics verilerine göre Katz’ın yönettiği YouTube kanalı son üç ayda yaklaşık 10 milyon tekil ziyaretçi çekti. Bunların yaklaşık yüzde 60’ı Rusya içinden. Navalni’nin ekibinin yönettiği YouTube kanalının ise altı milyondan fazla abonesi var. Hareketin Ukrayna savaşından bu yana hükümet propagandasına karşı kurduğu haber kanalı Popular Politics’in abone sayısı ise iki milyondan fazla.
Mirasını kim üstlenecek?
Ölmeden önce Rusya’nın en uzak köşesine sürülen Navalni’nin çoğu 30’lu yaşlarında olan bazı yardımcılarının hareketin gelecekteki seyrini şekillendirme fırsatı var. Bu isimlere örnek olarak Navalni’nin yurt dışındaki bağlantılarıyla ilgilenen Leonid Volkov ve Navalni’nin uzun zamandır basın sorumlusu olan Kira Yarmış verilebilir.
Navalni’nin ölümü dikkatleri 47 yaşındaki eşi Yulya Navalnaya’ya da çekti. Eşinin ölümünü Münih’teki güvenlik konferansında öğrenen Navalnaya’nın kürsüde yaptığı konuşma günlerdir haber kanallarında tekrar tekrar veriliyor. Bu da gelecekte eşinin yerini alarak Putin’e karşı mücadele edip etmeyeceği spekülasyonlarını artırdı.
Speaking at the Munich Security Conference, late Russian opposition leader Alexei Navalny’s wife Yulia Navalnaya has urged the international community to fight against Putin’s “horrific regime”. pic.twitter.com/IlSebin6xu
— DW News (@dwnews) February 18, 2024
Navalni’nin ekibi cumartesi günü hareketin yeniden yapılanması gerektiğini kabul etmekle birlikte nasıl bir planları olduğundan detaylı olarak bahsetmedi. Sözcü Yarmış YouTube’daki bağımsız Rus haber programına “Bazı değişiklikler yapmamız gerekecek. Hepimiz bunun farkındayız” dedi.
Rus muhalefetinden bazı isimler Navalni’nin mirasını taşıyacak olanların daha kapsayıcı politika izlemesini umduklarını belirtiyor. Hodordovski “Ben her zaman ittifak çağrısı yaptım çünkü bireysel muhalefetin ne kadar savunmasız kalacağının farkındaydım. İttifak kurmak sistemsel olarak istikrarı artırır. Çünkü bir kişi gitse bile diğerleri kalıp mücadeleye devam eder, yeniler katılır” diyor.
Öyle ya da böyle Navalni’nin ölümüne Rus muhalefetinin verdiği ilk tepkinin birlik olmaya işaret ettiği söylenebilir. Peki ya Putin cephesinde neler dönüyor?
Batı’nın tavrı Putin’i ilgilendirmiyor
Putin Navalni’nin ölümünden bir gün önce Ural’daki Çelyabinsk’te bir sanayi tesisindeydi. Fabrika işçilerini överken ve muhabirlerle şakalaşırken ertesi gün iktidarına en büyük muhalifini kaybedeceğine işaret edecek herhangi bir hareketi olmadı. Cuma günü o hapishanede gerçekte neler yaşandığı belki de uzun yıllar boyunca ortaya çıkmayacak.
Ama Navalni yıllarını Rus cezaevi sisteminin içinde geçirdi. Rusya’nın cezaevi kolonileri sert koşullarıyla ünlü. Ölümü gerçekten “düşmek” olsa bile destekçileri onun hapishanede sağlığının her geçen gün biraz daha kötüleşmesinden Kremlin’i sorumlu tutuyor. ABD Başkanı Joe Biden bile “Hiç kuşkunuz olmasın. Navalni’nin ölümünden Putin sorumludur” vurgusu yapıyor.
Putin zaten Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama kararı çıkarılmış bir lider. Savaş başından bu yana Batı’nın sert yaptırımlarına uğrayan lider Batı’nın onayını alıp almamayı çok takacak gibi görünmüyor. Batı’nın yaptırımlarından sonra Putin yönünü Asya, Afrika ve Ortadoğu’ya çevirdi. Rusya’nın en büyük müttefiki olan Çin, Navalni’nin ölümünü “Rusya’nın iç meselesi” olarak değerlendirerek konu hakkında yorum yapmaktan kaçındı.
Şansı olan bütün rakiplerini hapse ya da sürgüne göndererek ekarte eden Putin gelecek ayki seçimlerde iktidarını garantileyecek gibi görünüyor. Bu da Putin’in görevdeki süresinin Sovyet Rusya’yı yıllarca yöneten Joseph Stalin’in iktidar süresini geride bile bırakabilir.
Navalni’nin ölümünden yalnızca bir gün sonra savaşta aylardır en kritik cephe olan Avdeyevka’nın tamamen Rusya’nın eline geçmesi de yine Putin için iyi haber.
Eski ABD Başkanı ve kasımdaki seçimlere aday olan Donald Trump henüz Navalni’nin ölümü hakkında yorum yapmadı. Ama eski liderin Ukrayna savaşına karşı tutumunun savaşı sonlandırmak olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçek. Dolayısıyla Putin hem savaşta Bahmut’tan bu yana büyük bir başarı kazanmışken hem de Rus muhalefetindeki önemli bir isim kaybedilmişken ABD seçimlerini rahat bir şekilde bekleyebilir.
Savaş başladıktan sonra Kremlin’den ayrılan eski üst düzey Rus diplomat Boris Bondarev The Guardian’a verdiği demeçte “Putin ne kadar dokunulmaz olursa olsun bir o kadar da agresifleşecektir. İçerideki muhalefeti yok ettikten sonra yurtdışında konuşmaya cesaret edenlere odaklanacaktır” yorumunu yapıyor.
Önde gelen Rus sosyolog Greg Yudin mevcut durumu “Rusya’da şafaktan önce en karanlık geceden bahsedilir. Bence bu doğru, sadece gerçek karanlığın ne olduğunu henüz tam olarak bilmiyoruz. Görünüşe göre hava daha yeni kararmaya başladı. Güneş battı” diyor.