İsrail ve Filistinli örgütler arasındaki savaş devam ederken Tel Aviv güçlerinin saldırılarında öldürülen Filistinli sayısı 31 bini geçti. Sivil kayıplarla ilgili eleştiri ve çağrılara rağmen kıyımın sürdüğü Gazze’deki durum İsrail yönetimindeki çatlakları da her geçen gün genişletiyor. Bir yandan 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu sırasında rehin alınanların aile ve yakınlarının İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve yönetimi üzerindeki öncelik baskısı sürerken bir yandan da ülke tarihinin gördüğü en sağcı hükümetin temelleri sarsılıyor. İsrailli rehinelerin durumu, 7 Ekim’deki operasyonel başarısızlığın soruşturulması, savaş sonrası Gazze planı gibi konularda görüş farklılıkları yaşanan hükümette bu kez de Gazze’ye insani yardım tartışması çıktı. İsrail Başbakanı Netanyahu ile arasında uzun zamandır sorun olduğu iddia edilen Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın Gazze Şeridi’ne insani yardım konusunda tartıştığı İsrail medyasına yansıdı.
Kapalı toplantıda yükselen tansiyon
The Times of Israel’in Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre Netanyahu ile Gallant arasındaki tansiyon hafta başındaki bir kapalı toplantıda yükseldi. Gazze’ye yapılacak insani yardımların gündeme geldiği toplantıda Gallant “Sorun malzeme getirmek değil, bu kiminle dağıttığın. Birinin kontrolü ele alması gerekiyor ve bu İsveç olmayacak. Filistin yönetimi olmalı” dedi. Netanyahu ise Gallant’ı siyasi değerlendirme yapmakla suçlayarak “Filistin yönetimi hakkında bir şeyler duymak istemiyorum” cevabını verdi.
Netanyahu daha önce de savaş sonrası Gazze senaryosunda Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) gündeme getirdiği Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’nin idaresi fikrine sert bir şekilde karşı çıkmıştı. Hükümetinin aşırı sağcı figürlerinin ve Netanyahu’nun direttiği bu konu Washington ve Tel Aviv arasındaki tansiyonu yüksek tutan mevzulardan. ABD ve müttefikleri savaşın ardından Gazze’de ne Hamas ne de İsrail varlığının mümkün olacağı görüşünde. Onlara göre Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi savaşın ardından Gazze’nin yönetiminialmalı. Ancak İsrail 7 Ekim’den bu yana yanında duran, her fırsatta ateşkes önerilerini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) reddeden ABD’nin bu planına karşı çıkıyor. İsrail’in planına göre Tel Aviv, Gazze Şeridi’nde ve işgal altındaki Batı Şeria’da güvenlik ve askeri konularda hareket özgürlüğünü elinde tutacak, Mısır-Gazze sınırında ABD’nin koordinasyonuyla tampon bölge oluşturarak “kaçakçılık girişimlerini” önleyecek. Netanyahu’nun geçen haftalarda hükümete sunduğu ve “işgal planı” olarak nitelendirilen yol haritasına göre Gazze “yönetim becerisine sahip profesyoneller” tarafından yönetilecek; bu kişiler “terörü destekleyen devlet ve oluşumlara bağlı olmayacak,” maaşlarını onlardan almayacak. İsrail Ramallah merkezli uluslararası meşruiyete sahip Batı Şeria’daki Filistin yönetimini “terörü desteklemekle” suçlayarak onu Gazze yönetiminden uzaklaştırmayı amaçladığına işaret etmişti.
Filistin Dışişleri Bakanlığı ise Netanyahu’nun hükümete sunduğu savaş sonrası Gazze planının “işgalin resmi itirafı” olduğu tepkisi gösterilmişti. Netanyahu’nun bu tavrı yalnızca müttefiki ABD ile değil parlamentoda da (Knesset) çatırdamalara neden oluyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın “sağcı hükümetine son vermesi” çağrısında bulunduğu Netanyahu’nun hükümetindeki çatlaklar her geçen gün daha da büyüyor.
ABD istihbaratı: Netanyahu’nun koltuğu sallantıda
ABD’de yıllık olarak yapılan ulusal güvenlik tehditlerine yönelik rapor geçenlerde sunuldu. Raporda ABD’yi ilgilendiren birçok konuya yer verilirken Netanyahu’nun geleceğine ilişkin bir bölüm de yer aldı. ABD’nin Netanyahu’nun koltuğunun sallantıda olduğuna dikkat çeken istihbarat raporunda “Netanyahu’nun yönetme kabiliyetine savaştan önce zaten güvenilmiyordu ama savaştan sonra bu daha da derinleşti. Netanyahu’nun istifasının ve yeni bir seçimin isteneceği daha büyük protestolar bekleniyor. Farklı, daha ılımlı bir hükümet olasılık dahilinde” ifadeleri yer almıştı.
İstihbarat raporuna göre İsrail halkı, Hamas’ın yok edilmesini desteklese de öncelikleri hükümetinkilerle aynı değil. Halk, ilk olarak esirlerin kurtarılması gerektiğini savunuyor. Esir takası görüşmelerini zorlaştıran her adım da hükümet ve halkın arasındaki gerilimi büyütüyor. Çünkü esir takası konusunda anlaşmaya varılamayan her gün, esirlerin ölüm haberleri gelmeye devam ediyor. Hamas, Filistinli örgütler arasında bölüştürülen ve farklı yerlerde tutulan esirlerin, İsrail saldırılarında öldürüldüğünü söylüyor. İsrail ise bunu reddediyor. Haliyle, esir takası ve Gazze’ye yönelik tutum konusunda parlamentoda da fikir ayrılıkları yaşanıyor.
Knesset’teki çatlakların nedeni ne?
Hamas’ın 7 Ekim’deki sürpriz saldırısında 1200 İsrailli hayatını kaybetti ve 200’den fazla İsrailli de rehin alındı. Bunun üzerine halk ilk olarak hükümete Hamas’ın saldırısına hazırlıksız yakalandığı için tepki gösterdi. Sonrasında ortaya çıkan raporlarda aslında saldırıya ilişkin işaretler olduğu fakat Tel Aviv yönetimince ciddiye alınmadığı yazıldı ve bu öfkenin artmasında tetikleyici oldu. İşte tam da bu noktada Netanyahu hükümetinde çatlama sesleri duyulmaya başlandı. Savaş kabinesi ve parlamento üyelerinden bazıları neden başarısız olunduğuna dair geniş çaplı bir soruşturma yapılmasını desteklerken Netanyahu ve hükümetin aşırı sağcı isimleri soruşturma için zamanın uygun olmadığında diretti. Netanyahu ayrıca kendisini dışarıda tutup istihbarat ve ordu şeflerine yüklendi, yani soruşturulması istenen konuda sorumluluk da üstlenmedi. Üstüne üstlük yaşananlarla ilgili halktan özür de dilemedi. Bu da halktan “Netanyahu istifa” seslerinin daha da yükselmesine sebep oldu. Tek tepki de halktan gelmedi tabii. Sorumluluğu üstlenmediği gibi hedef gösterdiği ordu ve istihbarat yetkilileri mevcut hükümetle aralarına mesafe koydu. Buna da en büyük örnek yardımlar konusunda da tartıştığı belirtilen Savunma Bakanı Yoav Gallant idi. Savaşın ikinci ayında Gallant, Netanyahu ile ortak basın toplantısı düzenlemek istemedi. Netanyahu’nun açıklamalarda bulunduğu gün başka yerde kendi basın açıklamasını tertip etmişti. Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin de bir savaş kabinesi toplantısından önce üstünün aranması askeri elit başta olmak üzere büyük tepki çekmişti.