7 Ekim’den beri devam eden savaşta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümeti Gazze’de 25 binden fazla insanın ölümü, insani yardımın ulaşımındaki kısıtlamalar sebebiyle uluslararası toplumun büyük tepkisini topluyor. Ancak Netanyahu’nun en önemsediği tepkiler kendi halkından yükselen rehinelerin serbest bırakılması çağrısı. Rehineler için yükselen sesler “Netanyahu istifa” seslerine karışmaya başladı.
Rehinelerin serbest bırakılması için yapılan arabuluculuk görüşmelerine katılan diplomatların Wall Street Journal’a bildirdiğine göre ABD, Mısır ve Katar hem İsrail, hem de Hamas’ı rehinelerin serbest bırakılmasıyla başlayacak, İsrail güçlerinin çekilmesi ve akabinde savaşın sona ermesiyle sonuçlanacak aşamalı bir diplomatik sürece katılmaya zorluyor.
Hamas’ın rehine takası için öne sürdüğü koşullar ateşkesin imzalanması ve Filistinli mahkumların serbest bırakılması. Hamas’ın medya danışmanı Tahir El Nono henüz ciddi bir ilerleme kaydedilmediğini söylüyor. Netanyahu pazar günü anlaşmaya Hamas’ın talepleri arasında “savaşın sona erdirilmesi” olduğu için yanaşmadığını söyledi.
Güvensizlik oylamasından yine kurtuldu
Netanyahu hükümeti rehine meselesindeki “başarısızlığı” nedeniyle yapılan güvensizlik oylamasından sağ çıktı. İşçi Partisi geçen hafta Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki rehineleri geri getirememesi nedeniyle hükümete güvensizlik oyu verilmesi önergesi sunacağını açıklamıştı.
Times of Israel’in haberine göre önerge sadece 18 oy aldı. Böylelikle 120 sandalyeli İsrail parlamentosu Knesset’te gerekli çoğunluk sağlanamadı. Oylama “savaş zamanında siyasi şovlara katılmayacaklarını” söyleyen milletvekilleri tarafından boykot edildi.
Anlaşmanın detayları neler?
Bununla birlikte diplomatlar İsrail ve Hamas’ın en azından müzakere masasına yeniden oturmaya istekli olduğunu söyledi. Görüşmelerin önümüzdeki günlerde Mısır’ın başkenti Kahire’de devam edeceği belirtiliyor. Washington, Kahire ve Doha tarafından desteklenen yeni öneride izlenen çizgi “çatışmayı yatıştırmak.” Yetkililer bunun Filistinli direniş güçlerinin kaçırdığı İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasıyla sağlanacağını düşünüyor.
ABD, Mısır ve Katar yeni rehine anlaşmasının çatışmaları uzun süreli durdurmanın anahtarı olacağını düşünüyor. Mısırlı yetkililer İsrailli liderlerin kamuoyu önünde Hamas ile uzlaşmayacağı yönünde tutum sergilemesine rağmen İsrail kabinesinde bölünmeler olduğunu ve bazı isimlerin rehinelere öncelik verilmesi çağrısı yaptığını söylüyor. Savaş kabinesi üyesi eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot verdiği bir demeçte “Açık açık söylemeliyiz, anlaşma olmazsa rehinelerin sağ salim yuvalarına dönmesi mümkün değil” dedi.
Arabulucular 90 günlük bir plan öneriyor. Plana göre ilk aşamada Hamas’ın elindeki sivil İsrailli rehinelerin serbest bırakması için çatışmalara ne kadar süreceği belli olmayan bir ara verilecek. İsrail de bu sırada Filistinli mahkumları serbest bırakacak, Gazze’deki askerlerini geri çekecek, insansız hava araçlarının bölgedeki faaliyetlerine son verecek ve bölgeye giden yardım miktarının iki katına çıkmasına izin verecek.
İkinci aşamada ise Hamas İsrailli kadın askerleri serbest bırakacak ve savaş esnasında ölenleri teslim edecek. İsrail de bu sırada daha fazla Filistinli mahkumu serbest bırakacak. Üçüncü aşamada İsrailli erkek askerler ile Hamas savaşçısı olduğu öne sürülerek tutuklanan Filistinli erkekler serbest bırakılacak. İsrail askerlerinin bir kısmını Gazze Şeridi’nin mevcut sınırları dışına yeniden konuşlandıracak.
Mısırlı yetkililer Gazze’nin yeniden inşası için uluslararası fon oluşturulmasının ve Hamas siyasi liderlerine güvenlik garantisi verilmesinin de masada olduğunu söyledi. Mısırlı yetkililere göre plan kalıcı ateşkes için görüşmeler yapmayı, İsrail’in Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri ile ilişkilerinin normalleşmesini ve Filistin devleti kurulması sürecinin yeniden başlatılmasını içeriyor. Körfez ülkeleri Filistin devletine gidecek yol açılmadan İsraillilerin talep ettiği üzere Gazze’nin yeniden inşasını finanse etmeyi reddediyor.
Netanyahu pazar günkü açıklamasında Hamas’ın talepleri arasındaki “İsrail askerlerinin Gazze’den çekilmesi, 7 Ekim’deki saldırılara karışan Hamas savaşçılarının serbest bırakılması ve Hamas’a dokunulmaması” gibi maddelerin reddedildiğini söyledi. Netanyahu “Eğer anlaşmayı kabul edersek savaşçılarımız boşa ölmüş olur. Eğer anlaşmayı kabul edersek vatandaşlarımızın güvenliğini sağlayamayız” dedi. Ancak rehinelerin aileleri Netanyahu ile aynı fikirde değil ki Knesset’i bastılar. O haberimizin detaylarını buradan okuyabilirsiniz.
Çözülemeyen Filistin devleti sorunsalı
İki devletli çözüm en basit haliyle Ortadoğu’da yıllardır devam eden bu sorunun İsrail’in yanına Filistin devletinin kurulmasıyla çözüleceği fikri. İsrail’in işgali Filistinlilerin kendi devletlerini kurmasını engelleyen en önemli unsur. 1990’lardan bu yana uluslararası toplumun arabuluculuk çabaları durumu değiştirmekte başarısız oldu.
Netanyahu son zamanlarda iki devletli çözüm önerisine şiddetle karşı çıksa da bu çıkışı yeni sayılmaz. Netanyahu 2009 yılındaki açıklamasında İsrail’in yanıbaşında bir Filistin devletinin pekâlâ teoride var olabileceğini söylemiş ancak bunu yalnızca Filistin’in herhangi bir orduya sahip olmaması, kendi hava sahası üzerinde kontrol hakkına sahip olmaması ve Filistinlilerin İsrail’i Yahudilerin devleti olarak kabul etmesi şartıyla kabul edeceğini söylemişti. Filistinlilerin bu şartlara uyarak kendi bayrak, marş ve yönetimlerine sahip olabileceğini söyleyen lider, bunun da tam olarak “egemen devlet” kavramını karşılamayacağına işaret etmişti.
Yıllardır söylenen bu sözlerin şimdi büyük yankı uyandırmasında ABD ve İngiltere gibi savaşın başından bu yana İsrail’in yanında yer alan ülkelerin zor durumda kalması etkili oldu. Hem Washington hem de Londra, ne kadar imkansız görünürse görünsün, iki devletli çözümün krizi sona erdirmek için en uygulanabilir plan olduğunu söylüyordu. Ne var ki Netanyahu’nun açıklamaları onların bu politikasının başarısız kıldı.
‘Yapay ada’ fikri dehşete düşürdü
Avrupa Birliği’nin 27 üyesinin dışişleri bakanları dün Brüksel’de Ortadoğu’daki krizin nasıl çözülebileceği konusunu tartışmak üzere bir araya geldi. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Akıllarında başka ne gibi bir çözüm var? Bütün Filistinlilerin gitmesini mi sağlayacaklar? Hepsini öldürecekler mi?” diyerek çıkıştı.
İsrailli bakanın buna bir cevabı vardı ancak bu cevap herkesi hayrete düşürdü. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz iki devletli çözüm tartışmaları devam ederken Filistinlilerin Akdeniz’de yapay bir adaya yerleştirilebileceğini öne sürdü. Katz bakanlara Gazze’ye gelen malların kontrol edilebilmesi için Akdeniz’de yapay bir ada çevresine liman inşa edilebileceğini söylemiş. Katz bu adaya ayrıca konutların da yerleştirilebileceğine değinmiş.
Bu sözler Avrupa Birliği temsilcilerinin “kapsamlı barış planı”na zemin hazırlamak amacıyla düzenlediği toplantıda şaşkınlık yarattı. Bir kaynağın The Guardian’a aktardığına göre bakanlar Katz’ın açıklamalarını görmezden gelerek konuşmaya devam etti. Katz bu öneriyi 2017 yılında ulaştırma bakanıyken de ortaya atmıştı.
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki İsrailli mevkidaşının önerisine karşı çıktı. El Maliki AB’nin Netanyahu’ya yaptırım uygulamayı düşünmesini, iki devletli çözüme karşı çıkışını şiddetle kınamasını istedi.
Katz’ın sözlerine karşılık Borrell tepkisini, “Biri liman olarak hizmet edecek yapay ada projesiyle ilgili, diğeri de Ortadoğu ile Hindistan’ı birbirine bağlayacak demiryolu hattı inşa etme projesiyle ilgili, bize de çok ilginç gelen iki video izleme zevkini yaşadık. Sanıyorum ki (Katz’ı kast ederek) bakan, vaktini ülkesinin güvenliği ve Ortadoğu ile Gazze’deki yüksek ölü sayıları için endişelenerek geçirseydi daha iyi değerlendirmiş olurdu” şeklinde gösterdi. Times of Israel’in haberine göre İsrail Dışişleri Bakanlığı, Katz’ın toplantıda “yapay ada” mevzusundan bahsettiğini ancak tüm Filistinlileri buraya yerleştirmek gibi bir şeyden bahsetmediğini söyledi.
İsrail desteklese de desteklemese de Ortadoğu’da iki devletli çözümün peşinden gitmeye kararlı olduğunu söyleyen Borrell, “Barış çok genel bir gayedir, kimse barışa karşı olduğunu söylemez. Bizim görüşümüze göre Ortadoğu’da barıştan bahsetmeyi bırakıp ayrıntılara, iki devletli çözüme odaklanmalıyız. Eğer ki İsrail çözüm istemiyorsa bize katılmaları zor olacaktır ama onların tavrı, diğerlerinin katılımına engel değil” dedi.