Gazze işgaliyle uluslararası alanda da baskı altında olan İsrail Başbakanı Netanyahu'nun içeride de kendi başına ördüğü Kahanizm çorabıyla başı dertte. İsrail Başbakanı koalisyonu dağılmasın diye uğraşırken halkla ters düşmeye devam ediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kaderi koalisyonundaki iki aşırı sağcı bakanın avuçlarında. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir pazar günü Netanyahu’nun ofisinden çıkarken görüntülenmişti. Ardından da açıklama yapmak için kameraların karşısına geçti. Dindarlığıyla bilinen Ben-Gvir açıklamasına ilahi bir güç dileğiyle başladıktan sonra Netanyahu ile görüşmesinin detaylarına değindi. Ben-Gvir “Başbakanı ateşkes konusunda uyardığını” söyledikten sonra Netanyahu’nun verdiği sözleri şöyle aktardı: “İsrail’in Refah’a gireceğine, savaşın bitmeyeceğine ve sorumsuzca bir anlaşma yapılmayacağına dair söz verdi.”

Bu açıklama ve görüşme pazar günü oldu. Pazartesiyi salıya bağlayan gece Hamas ateşkes teklifini kabul ettiğini duyursa da bu bir işe yaramadı; İsrail Refah’a girdi. İsrail birlikleri Mısır’ın güney sınırındaki Selahaddin Koridoru’nu (Philadelphi) aşıpe Refah sınır kapısının kontrolünü ele geçirdi. The Guardian yazarı Peter Beaumont da bu iki olayın sıralamasının “ilgi çekici” olduğunu belirttiği bir yazı kaleme aldı. Beaumont’un da gündeminde Netanyahu’nun siyasi kariyerini ellerinde tutan iki bakan vardı, şöyle yazdı: “Hükümete taşıdığı aşırı uç bir siyasetçinin yarattığı tehditle bir kez daha karşı karşıya kalan başbakan, Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich gibi aşırı sağcı koalisyon müttefiklerine güven verdiği bir görüntü çiziyor.”

Çünkü kariyerinin sekteye uğramaması için bu güveni vurgulamak zorunda. Netanyahu Hamas’la ateşkes yapıp Refah’a geniş çaplı saldırı başlatmasaydı onu iktidarda tutan aşırı sağcı koalisyonu da dağılacaktı. Yani İsrail sağının oluşturduğu tehdit Netanyahu’nun omuzlarında.

Kahanizm ve yükselen aşırı sağ

Beaumont da yazısında savaşın başladığı tarihten bu yana Ben-Gvir’in izlediği uzlaşmaz siyasetin Netanyahu’nun Likud partisinin de sağında kalan kitleleri yanına çekerek aşırı sağın yükselmesine neden olduğunu yazdı ve Kahanizme değindi. Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyonu göreve ilk geldiğinde de İsrail medyasında “Kahanizm kazandı” başlıkları atılmıştı. Dilerseniz İsrail’i içinde bulunduğu duruma sürükleyen aşırı sağın kökenlerini bir anımsayalım.

İsrail’deki 2022 seçim sonuçları ardından dünya basını sürekli Kahanizm vurgusu yaptı. Sandıkların kapanmasının ardından “Kahanism won” (Kahanizm kazandı) başlıkları sık görülen ifadelerdendi. Arapları İsrail’den sürmek ve İsrail’e teokrasiyi getirmek amacı taşıyan Rabii Meir Kahane’nin öğretisinden bahsediyoruz ve İsrail’in aşırı sağcı bakanı Ben-Gvir’in de bunun sıkı takipçisi olduğunu yeniden hatırlatıyoruz. Kahane Amerika’dan İsrail’e göç ettikten sonra aşırı-radikal bir parti olan Kach partisini kurmuştu. Parti 1986 yılında kapatılsa da “Kahanizm” sona ermedi. Netanyahu’nun ittifakına “Kahanizm” benzetmesi de bu nedenle yapılmıştı. Ve o dönem birçok kişi Netanyahu’ya Ben-Gvir’e polis gücünü emanet etmemesi çağrısında bulunuyordu. Netanyahu bu çağrılara resmen kulak tıkadı ve bugün kaderini aşırı sağcı bakanların ellerine teslim ettiği o temel de böyle böyle hazırlandı.

Çağrılara kulak tıkadı, kaderini teslim etti

The Guardian yazarı Beaumont da Ben-Gvir’in geçmişini anımsatarak aslında bizimle aynı eleştiriyi yapıyor: “Ben-Gvir ırkçılığa teşvik ve bir terör grubunu – Meir Kahane’nin yasaklı Kach partisini – desteklemekten mahkum olmasına rağmen İsrail yüksek mahkemesi tarafından kabine bakanı olarak görev yapmasına izin verildi. 2015 yılında Filistinli Dawabshe ailesinin üyelerinin Batı Şeria’daki bir köye düzenlenen kundaklama saldırısında öldürülmesinin hemen ardından radikal bir yerleşimcinin düğününe katılırken şimdi yaptırım uygulanan Arap karşıtı aktivist Bentzi Gopstein ile birlikte görüntülendi. Görüntülerde davetliler, saldırıda hayatını kaybeden Ali Dawabshe adlı çocuğun resmini bıçaklarken ve şarkı söylerken görülüyordu. Görüntüleri ‘şok edici’ olarak niteleyen Netanyahu daha sonra Ben-Gvir’e İsrail polisinin sorumluluğunu verecekti. İsrail’in Batı Şeria’daki yasadışı işgali Ben-Gvir ve Smotrich’in etkisi altında daha da aşırı hale geldi ve yerleşimci şiddetine karışanlara karşı uluslararası yaptırımların artmasına neden oldu.”

Yazar burada İsrail’in Batı Şeria’daki yasadışı yerleşimlerde yaşayan İsraillilerin Filistinlilere yönelik artan şiddetinden bahsediyor. Ben-Gvir 7 Ekim’den sonra Batı Şeria’da İsraillilere silah dağıtırken de görüntülenmişti. İşte bu etki, ABD’nin İsrailli yerleşimcilere vize yasağı getirmesine neden olmuştu.

‘Bazılarını öldüremez misiniz?’

Geçen ay İbrani medyasında yer alan haberlere göre Ben-Gvir bir brifingde İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’ye şu soruyu yöneltmişti: “Neden [Gazze’de] bu kadar çok tutuklama var? Bazılarını öldüremez misiniz? Bana hepsinin teslim olduğunu mu söylemek istiyorsunuz? Bu kadar çok tutukluyla ne yapacağız? Bu askerler için tehlikeli.”

Ancak giderek daha net görünen şey Refah ve ateşkes de dahil olmak üzere aşırı sağcı kesimin isteklerine boyun eğen Netanyahu, ne kadar inkar etse de İsraillilerin çoğuyla giderek daha fazla ters düşüyor. İsrail Demokrasi Enstitüsü için yapılan bir dizi anket Yahudi halkının yüzde 56’sının rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşmanın öncelikli olması gerektiğine inandığını, buna karşılık üçte birinin Refah’a yönelik bir saldırının hükümetin ana odağı olması gerektiğini düşündüğünü ortaya koydu.

İsrail’in Channel 13 kanalı için yapılan bir anket de İsrail kamuoyunda benzer bir kuşku olduğunu ortaya koyuyor: Refah operasyonunun Hamas’a karşı zafer getirmeyeceğine inananların oranı yüzde 52 iken, getireceğine inananların oranı da yüzde 30.

Yani, Netanyahu ne kadar halkın iradesiyle hareket ettiğini söylese de İsraillileri karşısına alıyor. Ve kariyerini düşünerek istediklerini verdiği aşırı sağ onun her iki senaryoda da sonu olacak gibi görünüyor.

Erdoğan: Tek gayemiz Netanyahu yönetimini ateşkese zorlamak