Putin'in Ukrayna'nın uzun menzilli silah lobiciliğine verdiği nükleer gözdağı, yankı uyandırmaya devam ediyor. Peki, Biden'ın da dediği gibi dünya Armageddon'a mı sürükleniyor?

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta en kritik konulardan biri de Ukrayna’nın Batı’dan icazet alması gündemde olan uzun menzilli silahların kullanımı. Devam etmekte olan savaşta Ukrayna, uzun zamandır Batılı müttefiklerinden aldığı uzun menzilli silahların Rusya’nın içlerini hedef almakta kullanılması için izin almaya çalışıyor. Ukrayna’nın yürüttüğü lobi faaliyetleri henüz iznin çıkması için yeterli olmadı ancak, yine de eli kulağında olan bu gelişme için Rusya da el yükseltme yoluna gitti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, en son 2022 yılında güncellenen Rus askeri doktrinini üzerinde bir takım değişikliklere gitti. Bununla beraber Rusya artık “Bana saldırana destek çıkan ülke nükleer bir güç ise, saldıranın nükleer kapasitesine bakmaksızın kırmızı düğmeye basılacağının” mesajını vermiş oldu. Yani Rusya’ya saldıran ülke nükleer bir güç değilse de nükleer silahla hedef alınması artık Moskova için mümkün. Peki bu adımın anlamı, yaratacağı tehdidin boyutları nelerdir, onlara mercek altına alalım.

‘Batı’yı korkutmak istiyor’

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Rusya’nın nükleer silahlara ilişkin kurallarını değiştirdiği ve bunları kullanabileceği eşiği etkili bir şekilde düşürdüğü uyarısında bulundu. Uzmanlara göre Putin’in bu hamlesi, Ukrayna’nın peşinde olduğu iznin çıkmasına engel olmayı amaçlıyor. Moskova “nükleer silah kullanımını kolaylaştırıyorum” çıkışıyla Batı ve müttefiklerini “korkutmak” istiyor.

Al Jazeera’dan Sarah Shamim’in haberine göre Putin, Moskova “nükleer silah kullanımını kolaylaştırıyorum” çıkışıyla Batı ve müttefiklerini “korkutmak” istiyor.

Peki bu nükleer değişim, Moskova’nın politikasında nasıl bir değişimi temsil ediyor?

2020 doktrini kapsamında Rusya, “devletin varlığının tehlikede olduğu” sonucuna varması halinde konvansiyonel saldırılara bile nükleer saldırılarla karşılık verebileceğini belirtmişti. Ancak Rusya’nın konvansiyonel silahlara karşılık olarak bile nükleer silah kullanmayı ancak kendisine saldıran ülkenin nükleer bir devlet olması halinde düşüneceği varsayılıyordu. Sonuçta, mevcut doktrinde de belirtildiği üzere, Rusya nükleer silahları bir “caydırıcı unsur” olarak görmekte. Ancak Putin’in yeni tutumu, Rusya’nın nükleer silahlara sahip ülkeler tarafından desteklenmesi halinde Ukrayna gibi nükleer olmayan bir devlete karşı bile nükleer silah kullanmasının önünü açıyor.

Bu da kitle imha silahı olarak anılan nükleer silahların kullanımını kolaylaştırıyor.

Potansiyel nükleer hedefler artacak mı?

Haliyle akıllara bu soru geliyor ve Al Jazeera’daki habere göre bu kararın teorik olarak hedefleri üç şekilde arttırması mümkün.

  • Birincisi, nükleer olmayan devletler nükleer devletlerden yardım alarak saldırırlarsa hedef alınabilirler.
  • İkincisi, Rusya’ya yönelik bu tür saldırıları “ortak saldırı” olarak tanımlayan Putin, Kiev’in Rusya’ya Kremlin’in ülkenin egemenliğine yönelik “kritik bir tehdit” olduğu sonucuna varacağı şekilde saldırması halinde, Moskova’nın Ukrayna’nın nükleer silahlı müttefikleri olan ABD, İngiltere ve Fransa’yı doğrudan kendi topraklarında hedef alabileceğini savunması için etkili bir zemin hazırladı.
  • Üçüncüsü, Putin bu ilkelerin Belarus gibi müttefiklerin hedef alınması halinde de aynı genişletilmiş nükleer doktrinlerin geçerli olacağını söyledi. Bu da Rusya’nın nükleer bir karşılık verebileceği koşulların kapsamını epey genişletmiş oldu.

Peki ya nükleer tansiyon tırmanacak mı?

Üç tane ihtimali sıralayan Al Jazeera, uzmanlara nükleer tırmanmanın söz konusu olup olmadığını da yöneltiyor. Verilen cevaplar ise yukarıdaki üç teoriyle tezat bir çerçeve çiziyor. Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’da kıdemli danışman olarak görev yapan Keir Giles, herhangi bir tırmanmayı “çok da olası görmediğini” belirtiyor.

Çünkü ona göre Putin’in son açıklamaları hala muğlak. Bu muğlaklığın nedeni de Putin’in nükleer doktrininde yapacağını söylediği değişikliklerin ne zaman resmileştirileceğinin belli olmaması. ABD ve müttefikleri de Ukrayna’nın Rusya içinde uzun menzilli füzeler kullanmasına henüz yeşil ışık yakmış değil.

Giles’e göre, “Bu noktada hiçbir şey değişmedi,” diyor.

Ancak izin çıkarsa Putin’in bir anda imza atması da kaçınılmaz.

Madem şimdilik değişen bir şey yok, açıklama neden şimdi geldi. Bunun birkaç açıklaması var.
Putin, daha önce çok da “önemsemiyormuş” gibi göründüğü Ukrayna’nın Kursk operasyonlarına ilişkin tavrını sertleştirmişti. Ukrayna’nın Ağustos ayında Rusya’nın Kursk bölgesinde ilerlemesi ve bin kilometrekarelik alanı kontrol altına almasının ardından Moskova, Donbas odağını kaydırmış ve deneyimli birlikleri Kursk’a göndermeye başlamıştı.

O zamandan bu yana Rusya’nın karşı saldırısı Ukrayna birliklerini ele geçirdikleri pek çok bölgeden geri püskürttü. Fakat Ukrayna birlikleri Kursk operasyonunun başlangıcı kadar olmasa da hala Rusya topraklarının içlerinde varlıklarını sürdürüyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de Kursk’taki varlığı tehlikeye girmeden varlığını sürdürüp bunu Rusya’yı müzakereye zorlamak için kullanmak istiyor. Ancak Ukrayna’nın Rusya topraklarındaki varlığı giderek azalırken Rusya ise Ukrayna’nın doğusundaki ilerleyişine devam etmekte. Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson’un büyük bir bölümünü kontrolü altında tutuyor. Buna 2014 yılında yasadışı bir şekilde Ukrayna’dan ilhak ettiği Kırım da dahil.

Bu nedenle Zelenski de Rusya’nın gücünü ve motivasyonunu kıracak bir hamle yapmak istiyor ve ABD’nin kapısında icazet arayışını sürdürüyor. Bu icazet de Batı’dan temin edilen uzun menzilli silahların kullanılması. Ancak henüz böyle bir izin çıkmış değil yine de Moskova’nın bu adıma karşı nükleer kartı masaya sürmesi gerilimi tırmandırıyor.

Yani dünya her geçen gün, ABD Başkanı Joe Biden’ın dediği gibi Armageddon’a (kıyamet) daha çok yaklaşıyor.

Ukrayna Rusya Savaşı’nın dönüm noktası: Nedir bu uzun menzilli silahlar?