Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin perşembe günü akşam saatlerinde kameralar karşısına geçerek Ukrayna’ya karşı ilk kez orta menzilli balistik füze fırlattıklarını duyurdu. Putin’in konuşmasında verdiği mesaj açıktı: “Ukrayna’ya Rusya’da kullanması için silah veren tüm ülkeleri vurma hakkına sahibiz.” Rusya’nın bu çıkışının ardında ABD Başkanı Joe Biden’ın iznini kapan Ukrayna’nın Rus toprağı Bryansk’a ATACMS füzeleri atması ve hemen ardından İngiltere-Fransa ortak yapımı Storm Shadow’la Rus hedefleri vurması vardı. Şimdi nükleer tehlike iyice artmışken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Putin telefonda görüştü.
Görüşmeyle ilgili detaylı bilgi verilmese de iki ülke arasındaki ilişkilerin, bölgesel ve küresel konuların ele alındığı açıklandı. Erdoğan’ın görüşme sırasında bölgedeki gerilimleri sonlandırmak için Türk hükümeti olarak çabalarını sürdürdüklerini, barış sürecine katkı sağlamaya istekli olduklarını söylediği aktarıldı.
Biden ATACMS’lerin Rusya içinde kullanılmasına izin verdikten kısa süre sonra Rusya’dan tepki gecikmemişti. Aslında bunun sonucunun ne olacağına dair Putin aylar öncesinde tutumunu belli etmişti. Putin’in eylül ayında böyle bir senaryonun NATO’nun Moskova’yla doğrudan “savaşa girmesi” anlamına geleceği uyarısı yapmıştı. Bu uyarıyı hatırlatan Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov Moskova’nın bu konudaki tutumunun net olduğunu vurguladı.
Türkiye de NATO’nun bir parçası ve Ukrayna’ya savaşın başından beri Bayraktar TB2’lerden tedarik ediyor. Batı’dan ayrıldığı konuysa Ankara’nın Moskova’yla ilişkilerine ket vurmaması. Hatta bu yüzden ABD ve Avrupa, Türkiye’ye baskı yapmaya başladı. Bu baskıların farkında olan Putin altı ay önce Ankara’nın ilişkilere ket vurması halinde esas etkilenin Türk ekonomisi olacağını söylemişti.
Erdoğan Biden’ın hamlesine nasıl baktı?
Şimdi ortada bir nükleer tehdit söz konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan G20 zirvesi dönüşü Biden’ın kararını “savaşı koruyacak hamle” olarak değerlendirmişti. Erdoğan konuşmasında “Ukrayna-Rusya savaşının başından bu yana daha fazla silah, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı ile değil, daha fazla barış çabası, daha fazla iyi niyet ve diplomasiyle sona erebileceğini düşünüyoruz. Biden’ın bu adımı çatışmayı tırmandırmasının ötesinde Rusya’nın daha büyük tepki vermesine yol açacaktır” demişti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da dün gazetecilere mevcut dünya halinin küresel savaşa işaret ettiğini söyledi ve nükleer endişeler konusunda “ABD’de Demokratların belli konularda atmak istedikleri adımları, şimdi seçim baskısı olmadan attıkları kanaatindeyim. İşte Ukrayna konusunda, İsrail konusunda görüyoruz atılan adımları. Burada nükleer bir risk var mı? Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur” dedi.
Bu bakımdan Türkiye’nin bir NATO ülkesi olarak ABD’nin hamlelerini desteklemediğini söylemek mümkün. Öte yandan Biden’ın makamından ayrılmasına kısa süre kaldı. Donald Trump 20 Ocak’ta göreve geldikten sonra Ukrayna savaşına bakış çok farklı bir yöne evrilir. Zira Trump seçim kampanyası döneminde savaşı 24 saat içinde sonlandırabileceğini söyleyerek epey iddialı konuşmuştu. Fidan ise bu iddiaların doldurulup doldurulmayacağı konusunda şüpheli. Gazetecilere “Benim Trump’tan aldığım izlenim, belli konularda söylemi devam ettirip kritik konuları ilk başta biraz akışına bırakacağı yönünde. Çok fazla radikal karar almayabilir” dedi.