Gazze’nin yıkılmış sokaklarında bir kadın ve ailesi yıkımın ve ölümün arasında yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Hayat Ebu Hatab yıllardır süren savaşın ortasında evlerinin enkazından mezar inşa ederek sevdiklerinin anısını yaşatmaya kararlı. Elleri bir zamanlar evlerini oluşturan taşları ve molozları şimdilerde mezar taşına dönüştürüyor.
Hayat 58 yaşında bir Filistinli kadın. İsrail’in saldırıları nedeniyle 10 aydan fazla süredir defalarca evinden edilmiş. Ancak bu zorlu hayatın ortasında pes etmiyor. Her gün ölümün kol gezdiği topraklarda oğul ve torunlarıyla yeni mezarlar inşa etmeye çalışıyor. Her mezar taşı, kaybedilen bir canın anısına, geride kalanların sevgi dolu ellerinde yükseliyor.
Anadolu Ajansı muhabirine duygularını anlatırken Hayat’ın sesi titriyor, ama kararlı: “İsrail’in saldırılarıyla her gün daha fazla insanı kaybediyoruz. Mezar yapacak malzememiz bile yok. Ölülerimizi bazen sadece kumlara defnetmek zorunda kaldık.” Sözleri yaşadığı acıların derinliğini gözler önüne seriyor.
Gazze’nin sınır kapıları kapalı. İsrail’in uyguladığı abluka nedeniyle hiçbir inşaat malzemesi bölgeye giremiyor. Hayat ve ailesi çaresizlik içinde yıkılmış evlerin molozlarını mezar yapımında kullanmaya başlamış. Bu yıkıntılar bir zamanlar hayat dolu olan evlerin kalıntıları şimdi ölümün sessiz tanıkları oluyor.
Hayat bulabildiği molozları çekiçle ufalayarak harç yapıyor. Çimento neredeyse hiç yok ve buldukları aşırı pahalı. Bu yüzden enkazdan topladıkları taşları ve fayansları kumla karıştırarak mezar yapımında kullanabilecekleri bloklar haline getiriyorlar. Bu bloklar bir zamanlar evlerin duvarlarını oluşturan taşlardan başka bir şey değil.
Gazzeli kadın mezarları hazırlamak için yeterli işçi bulmanın imkansız olduğunu söylüyor. Bu yüzden torunları bile çalışmalara katılıyor. 14 yaşındaki Musa Ebu Hatab, babaannesine yardım eden torunlarından biri. Han Yunus’ta İsrail askerlerinin yıktığı mezarları onarıyor. Musa, enkazdan topladığı molozları plastik bir kovaya koyarak babaannesine ya da amcalarına taşıyor. Küçük yaşına rağmen, Musa’nın omuzlarına binen yük çok büyük.
Hayat son olarak bir çağrı yapıyor: “Çimento, çakıl gibi inşaat malzemeleri gerekiyor. Bunun için Gazze Şeridi’ndeki sınır kapılarının açılmasını istiyoruz.” Onun bu çağrısı, umudunu yitirmeyen bir kadının savaşın en karanlık anlarında bile hayata tutunma çabasının sesi olarak yankılanıyor.
7 Ekim sonrası Gazze: Neler yaşandı?
Gazze’de savaş, Hamas öncülüğündeki Filistinli örgütlerin 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği ve çoğu sivil binden fazla kişinin ölümü, 5 bin 132 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının ardından patlak verdi. Militanlar ayrıca yaklaşık 250 rehine ele geçirdi; İsrail’in tahminlerine göre bunlardan 110’u Gazze’de kaldı, 36’sı öldü.
Gazze’de Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı’na göre İsrail’in askeri misillemesi çoğu sivil ve birçoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 40 bin kişinin ölümüne neden olurken, İsrail kuşatması korkunç gıda kıtlığı ve kıtlık tehdidini de beraberinde getirdi. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrail ordusu ise Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 240’ı karadan işgal sürecinde olmak üzere en az 580 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023’te dört günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan ‘insani ara’da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.
Öte yandan İsrail binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında en az 400 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten beri yaşanan çatışmalarda en az 300 Hizbullah mensubu ve 50’den fazla Lübnanlı sivil, 40’ı aşkın Filistinli örgüt mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.
Soykırım davası ve savaş suçları
Dünya Mahkemesi olarak da bilinen Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in Filistin topraklarındaki yerleşim politikalarının ve doğal kaynakları sömürmesinin uluslararası hukuku ihlal ettiğini ilan etti.
Güney Afrika, Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan BM’ye bağlı mahkemede İsrail’e karşı bir soykırım davası yürütüyor. Mahkeme, İsrail’in Gazze’deki eylemlerini soykırım olarak tanımayı reddetti ancak İsrail’e Gazze Şeridi’nin bazı bölgelerinde askeri eylemlerini durdurması ve Filistinlilere daha fazla zarar verebilecek eylemlerden kaçınması çağrısında bulundu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han da Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın yanı sıra üç Hamas lideri hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla tutuklama emri çıkarılmasını talep etti.