Hizbullah'ı şok eden çağrı cihazı saldırısında gözler Macaristan'da. Bu cihazları üreten ve satan firma, The New York Times gazetesine göre İsrail istihbaratı tarafından kurulmuş, bombalar da daha üretim aşamasında cihazlara konmuş.

Salı günü dünyanın gözü bir anda Lübnan’a çevrildi. Hizbullah üyelerini hedef alan bir saldırı, bilim kurgu ve distopya senaryolarını aratmayan düzeydeydi. İsrail tarafından dinlenme ihtimaline karşı yıllardan beri çağrı cihazları kullanan Hizbullah üyeleri önlem olarak kullandıkları teknolojilerin kurbanı oldu. Dört bini aşkın Hizbullah üyesinin kullandığı cağrı cihazları ellerinde, ceplerinde bir anda patlamaya başladı. Lübnan’dan gelen görüntüler kan donduran cinstendi. Failin İsrail olduğuna şüphe olmazken bir şekilde sabote edilen bu cihazların Hizbullah’a nereden geldiği de büyük bir merak uyandırdı.

Patlayan çağrı cihazlarının üzerinde Tayvanlı Gold Apollo firmasının adı yazılıydı. Ama merkezi hemen polis tarafından basılan ve arama yapılan Tayvanlı şirket, Hizbullah’ın kullandığı çağrı cihazlarını kendilerinin değil, üretim lisansı verdikleri bir Macar şirketinin yaptığını söyledi. Satışı da BAC adlı Macar şirketi gerçekleştirmişti.

Hizbullah, 1996 yılında İsrail’in örgütün bomba üreticisi bir ismi cep telefonuna yerleştirdiği bir bombayla öldürdüğünden beri cep telefonu kullanmıyor. Hizbullah lideri Nasrallah her fırsatta, ‘Boşuna ajan aramayın, ajan elinizde tuttuğunuz telefon’ diye konuşmalar yapıyor, örgütünden ve ailelerinden cep telefonlarını kullanmamalarını istiyordu.

Bunun sebebi de belli: İsrail yüksek teknolojiyle çalışıyordu, Hizbullah da İsrail’den gizlenmek için düşük teknolojiye geçecekti. Cep telefonları iki taraflı çalışan ve sürekli sinyal veren cihazlar olduğu için kullanıcısının o an nerede olduğunu da söylüyor aslında. Bu da İsrail’in hedeflerini hassas biçimde bulmasına yardımcı oluyor.

Peki dev bir örgüt cep telefonuyla haberleşemeyecekse neyle haberleşecekti? Hizbullah liderleri, 80’li ve 90’lı yıllarda oldukça yaygın olan ama cep telefonlarının çıkmasıyla gözden düşen bir teknolojiye, çağrı cihazlarına yöneldi. Cihazların en önemli özelliği tek yönlü olmasıydı, yani merkezden mesaj gidiyordu ama alıcının bulunduğu yeri saptamak olanaksızdı.

Ortadoğu siyasetine çekilen Tayvan neden odak noktası oldu?

Taipei’nin yarım saat dışındaki bir bölgede bulunan Gold Apollo Ofisi’nde çalışanlar için salı günü alışılmadık bir iş günüydü. ‘B’ binasının üçüncü katında düzinelerce medya mensubu, Gold Apollo’nun koridorlarını doldurmuştu. İçeride polis memurları şirketin CEO’su ve kurucusu Hsu Ching-kuang ile bir masada oturuyordu. Arkasındaki beyaz tahtada ise şunlar yazıyordu: AR-924, Salı günü Lübnan’daki Hizbullah üyelerine düzenlenen saldırıda eş zamanlı olarak patlayan çağrı cihazlarının model numarası.

Patlamalar en az dokuz kişiyi öldürdü, 3 bin kişiyi yaraladı ve Ortadoğu’daki gerilimi daha da artırdı.

Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarının Gold Apollo etiketine sahip olması tartışmaların eksenini Pasifik sularına, Tayvan’a kaydırdı. Daha önce Hsu şirketinin bu çağrı cihazlarını yaptığını inkar etmek için uluslararası medyanın karşısına çıkmıştı. Hsu, Gold Apollo markasını kullanma hakkına sahip Avrupalı ​​bir şirketi, Macaristan merkezli BAC’i işaret etmişti. “Bu ürün bizim değildi” diyen Hsu “Biz sorumlu bir şirketiz, bu çok utanç verici” ifadelerini kullanmıştı.

Gold Apollo 1995 yılında Hsu tarafından kuruldu ve şu anda 40 kişiye istihdam sağlıyor. Çarşamba günü web sitesine erişilemedi ve The Guardian da sitenin ne zaman kapandığını doğrulayamadığını yazdı. Ancak sitenin nisan ayındaki arşivlenmiş bir versiyonda, Gold Apollo’nun ‘yapılandırılabilir, esnek tasarım’ olarak tanımladığı AR-924 modeli için özel bir sayfa bulunuyordu.

Hsu daha sonra bir açıklama daha yapmak üzere basının karşısına çıktı ve sesi hafifçe titreyerek çağrı cihazlarını Tayvan merkezli şirketin tedarik ettiğini bir kez daha reddetti.

Tayvanlı teknoloji şirketi Gold Apollo Çarşamba günü Lübnan’da topluca patlayan AR-924 model çağrı cihazlarının BAC adlı Avrupalı ​​bir şirket tarafından üretildiğini söyledi. Gold Apollo “Anlaşmaya göre BAC’a markamızı belirli bölgelerdeki ürün satışlarında kullanma yetkisi veriyoruz, ancak ürünlerin tasarımı ve üretimi tamamen BAC tarafından gerçekleştiriliyor” dedi.

Gold Apollo’nun üç diğer modeli de mercek altında

Tayvan Ekonomi Bakanlığı cihazların Lübnan’a doğrudan ihracatına ilişkin herhangi bir kaydının bulunmadığını ve çağrı cihazlarının üretimden sonra sabote edilmiş olabileceğini söyledi. Tayvan Ekonomi Bakanlığı Gold Apollo’nun 2022’den Ağustos 2024’e kadar öncelikle Avrupa ve Amerika pazarlarına 260 bin çağrı cihazı ihraç ettiğini söyledi. Yapılan açıklamada şirketin çağrı cihazlarını doğrudan Lübnan’a ihraç ettiğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığı belirtildi. New York Times ve Reuters haber ajansı da adı açıklanmayan yetkililere dayanarak, İsrailli yetkililerin patlamalardan önce çağrı cihazlarına patlayıcı madde yerleştirdiğini yazdı.

Bazı yetkililere göre Hizbullah’ın Tayvan’daki Gold Apollo’dan sipariş ettiği çağrı cihazları üstünde henüz Lübnan’a ulaşmadan oynanmıştı. Çoğu şirketin AR924 modeliydi, ancak diğer üç Gold Apollo modeli de sevkiyata dahil edilmişti. Haliyle gözler yeniden Gold Apollo’ya çevrildi. Dünya çapındaki tüm yarı iletkenlerin aslan payını üreten Tayvan, ne derse desin dikkatlerin odağında kalmaya devam edecek gibi.

BAC, İsrail’in modern truva atı mı?

Gold Apollo’nun işaret ettiği BAC sessizliğini CEO’nun açıklamasıyla bozdu. Şirketin CEO’su Cristiana Bársony-Arcidiacono şirketinin Gold Apollo ile çalıştığını doğruladı. Ancak çağrı cihazları ve patlamalar sorulduğunda “Çağrı cihazlarını ben yapmıyorum. Ben sadece aracıyım. Sanırım yanlış anladınız” ifadelerini kullandı.

Ama BAC aslında hayli esrarengiz bir şirket. Bugün The New York Times gazetesinde yayınlanan bir habere bakılacak olursa, şirket aslında İsrail istihbaratı Mossad tarafından kurulmuş.

Gazetenin bazıları halen görevde, bazıları emekli 12 ayrı İsrailli istihbaratçıya dayandırdığı haberine göre İsrail, Hizbullah’ın çağrı cihazlarına bomba yerleştirme planlarını yıllardır yapıyordu ve bu amaçla çağrı cihazı üretip satan bir şirket de kurmuştu. İşte BAC o şirketti ve sabırla gününün gelmesini beklemişti.

Hizbullah liderliği geçen yılın sonlarında 5 bin kadar yeni çağrı cihazı almaya karar verdi ve bunun için de cihazların bedelinin dolambaçlı, hatta karanlık yollardan ödenmesine izin veren az sayıda firmadan biri, hatta bir iddiaya göre bu çeşit bir ödeme kabul eden yegane firma olan BAC’nin kapısını çaldı.

Bu İsrail istihbaratının uzun zamandan beri beklediği fırsattı. İçine bomba yerleştirilen ve bu bombaların ancak özel bir sinyalle patlamasını sağlayacak elektronik devreler eklenen çağrı cihazları Şubat ayında Hizbullah’a teslim edildi. Yani patlayıcılar cihazların içine sonradan konmamıştı, daha üretim aşamasında yerleştirilmişti.

Cihazlar şubat ayından beri kullanılıyordu, bazıları defalarca şarj da edilmişti ve salı gününe kadar iş görmüş, gayet normal çalışmıştı. Ama salı günü saat 15.30’da İsrail cihazları patlatmanın zamanının geldiğine karar verdi ve çağrı cihazlarını patlatacak özel sinyali yolladı.

Peki sinyal nasıl yollandı?

Çağrı cihazları, cep telefonu şebekelerinin kullandığı ve aslında oldukça kısa menzilli olan frekansları değil, FM radyolarının çalıştığı, TV yayınlarının yapıldığı daha uzun menzilli frekansları kullanıyor. Lübnan’daki haberleşme altyapısı bu cihazlara hizmet vermeyi bırakalı çok oluyor ama anlaşılan Hizbullah zaten kendi telsiz kulelerini yapmış ve kendi çağrı cihazı haberleşme sistemini kullanıyor.

Aslında bu frekanslara sızmak da, o frekansları sürekli izlemek de çok zor bir şey değil. İsrail’in elektronik harp birimlerinin bu frekansları uzun yıllardır izlediğini zaten varsaymak gerek. Dolayısıyla bu frekansları taklit etmek de zor değil, fiziki olarak Hizbullah’ın kendi antenlerine sızmak da gerekmiyor, bu iş için donatılmış bir hava aracının Lübnan’ın güneyinde havada olması ve frekansı yayması yeterli.

Siber değil ‘elektronik harp’: Kaçışı ise yok

İsrail dur durak bilmiyor: Telsizler yine aynı saatte patladı, en az 20 ölü, 450’den fazla yaralı