Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna ile barış müzakerelerine dair sorumluluğun Ukrayna tarafında olduğunu belirtti ve Kiev hükümetinin müzakereyi reddetmesinin nedenlerini açıkladı. Kazan’da düzenlenen Genişletilmiş BRICS+ Liderler Toplantısı’nın ardından basın toplantısı düzenleyen Putin, savaşın sona erdirilmesi gerektiğini ifade ederek, Ukrayna’nın müzakereye yanaşmamasının ardında yaklaşan başkanlık seçimlerinin olduğunu söyledi.
Putin basın toplantısında özellikle Ukrayna’daki duruma değinirken, Kiev yönetiminin barış müzakerelerinden kaçındığını vurguladı. Ona göre Ukrayna’nın savaşı sonlandırmak yerine çatışmayı sürdürmesinin arkasında bir dizi siyasi neden yatıyordu. Rus lider “Ukrayna yönetimi müzakereyi reddediyor çünkü savaşın sona erdirilmesi, ardından başkanlık seçiminin yapılmasını gerektiriyor. Bu yüzden müzakerelere yanaşmıyorlar” dedi. Ayrıca topun artık Ukrayna tarafında olduğunu belirten Rus lider, Kiev hükümetinin bu kararsızlığına rağmen müzakereler için kapının her zaman açık olduğunu ifade etti.
Putin 2022 yılında Türkiye’nin arabuluculuğunda İstanbul’da gerçekleşen müzakerelerden söz etti. O dönem Ukraynalı ve Rus temsilciler arasında sağlanan anlaşmanın Kiev hükümeti tarafından sonradan bozulduğunu dile getirdi. Türkiye’nin bu süreçteki katkılarına teşekkür eden Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanının kısa süre önce kendisine yeni bir müzakere teklifi sunduğunu, ancak bu teklifin de Kiev tarafından geri çevrildiğini açıkladı.
BRICS’in genişleme planları
Rusya lideri sadece Ukrayna krizi değil, BRICS’in geleceği hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. BRICS’in büyüme ve genişleme yönünde yeni bir yol haritası üzerinde anlaşıldığını belirten Putin bu ittifaka katılmak isteyen çok sayıda ülke olduğunu söyledi. Kazan’daki zirveye 35 ülkenin katılım göstermesi, BRICS’in cazibesinin ve etkisinin arttığını gözler önüne seriyordu. Putin, BRICS üyeleriyle birlikte ortak ülkelerin bir listesi üzerinde anlaşmaya vardıklarını belirtirken, bu listeye dahil olan ülkelere davetlerin yakında gönderileceğini kaydetti.
Ayrıca, uluslararası ekonomik sistemde Batılı yaptırımların etkilerini aşmak için ulusal para birimlerine dayalı yeni ödeme sistemleri kurma konusunda BRICS ülkeleriyle ortak çalışmalar yürüttüklerini belirtti. SWIFT’e alternatif bir sistem kurmayı planlamadıklarını açıklayan Putin, ulusal para birimlerinin kullanımının daha pratik olduğunu savundu.
Filistin sorunu
Basın toplantısında Ortadoğu’daki duruma da değinen Putin, Gazze’deki insanlık dramının tüm dünyayı üzdüğünü belirtti. Gazze’de yaşanan çatışmalarda 40 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, bunların büyük bir kısmının kadın ve çocuk olduğunu hatırlatan Putin, sorunun çözümünün Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olabileceğini söyledi. Filistin meselesinin çözümüne yönelik Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasının şart olduğunu vurguladı.
‘Rusya’yı tehdit etmenin bir anlamı yok’
Putin, Rus ordusunun Ukrayna’daki sahada ilerlediğini ve Ukrayna ordusunun ciddi kayıplar verdiğini ifade etti. Sadece geçen yıl yapılan karşı saldırıda 16 bin, Kursk cephesinde ise son bir ayda 26 bin Ukrayna askerinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Putin’e göre Batı ülkeleri Ukrayna’daki çatışmalara doğrudan dahil oluyor ve NATO, Ukrayna ordusuna eğitim verip, ileri teknoloji silahları temin ediyor.
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, Putin’i Moskova’ya saldırmakla tehdit ettiği yönündeki açıklamalarına da yanıt veren Putin, bu tehditleri ciddiye almadığını belirterek “Rusya’yı tehdit etmenin bir anlamı yok. Bu tür tehditler bizi sadece daha da güçlendirir” şeklinde konuştu. Yine de Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sonlandırma isteğini önemsediklerini ifade eden Putin, ABD ile başkanlık seçimlerinden sonra ilişkileri geliştirmeye açık olduklarını belirtti.
Kuzey Kore yanıtı
Son olarak Kuzey Kore ile yapılan kapsamlı ortaklık anlaşmasına değinen Putin, Kuzey Kore askerlerinin Ukrayna’da savaşmak üzere Rusya’da olduğuna dair iddiaları değerlendirerek, bu anlaşmanın gereği olarak belirli adımlar atılacağını ve Kuzey Kore ile iş birliğinin stratejik olduğunu vurguladı:
“Kuzey Kore yönetiminin yaptığımız anlaşmaları ciddiye aldığından hiçbir zaman şüphe etmedik ancak bu anlaşmanın 4. maddesi gereği neyi ne şekilde yapacağımız bizim işimiz. Öncelikle bu anlaşmanın 4. maddesinin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin yapılması gerekiyor.”