ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya “sivillerin gözetileceği bir plan olmadan” Refah’a saldırılmasına karşı çıkmasının üzerinden bir gün geçmeden İsrail kenti hava bombardımanına tutuldu. Saldırılarda en az 94 Filistinli hayatını kaybederken İsrail ordusunun kente düzenlediği baskında iki rehine serbest bırakıldı.
Netanyahu geçen hafta Refah’a kara harekâtı düzenleneceğini söyledi. Bu tankların ve askerlerin Refah’a gireceği anlamına geliyor. 2.3 milyonluk nüfusa sahip Gazze’de Filistinlilerin 1.3 milyonu Refah’ta. Sayının bu kadar yoğun olmasının sebebi İsrail’in savaşın başında Gazze’nin kuzeyindeki insanları “Güney güvenli” diyerek buraya sürmesi. Gerçi Filistinliler kuzeyden güneye geçtikten sonra İsrail “Hamas güneyde” diyerek bu kez de Han Yunus ve Refah’a hava saldırıları düzenlemeye başladı. Dört aydan uzun süredir devam eden savaşta Refah şimdiye kadar İsrail’in girmediği son büyük kent haline geldi.
Son iki gündür ABD, Mısır, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Krallık dahil pek çok ülke Netanyahu’nun Refah’a girme planına karşı çıkıyor. Ama Netanyahu tüm bu tepkilere “İsrail’e şimdi ‘dur’ demek, savaşı kaybetmesini istemekle aynı şey” diye karşılık verdi. Pazar günü ABC News’de yayınlanan mülakatında Netanyahu sivillerin bölgeden “güvenli şekilde” tahliye edilmesi için bir plan üzerinde çalışacaklarını söyledi.
Ancak bu tahliye bir yana Netanyahu’nun sözlerinden kısa süre sonra Refah bombardımana tutuldu, İsrail askerleri kente baskın düzenledi. Refah’taki hastane çalışanlarına göre saldırılarda ölenler arasında kadın ve çocuklar da vardı, onlarca kişi ise yaralandı. İngiliz haber ajansı Reuters’a göre hava saldırıları çok geç saatte başladığı için birçok kişi bombardımana uykudayken yakalandı. Bu da kentte geniş çaplı paniğe yol açtı. Bölge sakinleri iki cami ve birkaç evin bombalandığını söyledi. Hava saldırısı ve baskın düzenlense de İsrail’in beklenen hava operasyonu henüz başlamadı. Ne zaman başlatacağı da bilinmiyor.
İki esir kurtarıldı, müzakereler tehlikeye girer mi?
Baskın sırasında iki rehinenin kurtarıldığı açıklandı. İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari İsrail güçlerinin direnişle karşılaştığını, rehinelerin Hamas’ın ateşi altında dışarı çıkarıldığını söyledi.
Kurtarılan rehinelerin 60 yaşındaki Fernando Simon Marman ve 70 yaşındaki Louis Har olduğu açıklandı. İkisi de Nir Yitzhak kibbutzundan 7 Ekim’de Gazze’ye getirilmiş. Marman ve Har kurtarıldıktan sonra İsrail’in merkezindeki Şeba Hastanesi’ne götürülmüş ve durumları iyiymiş.
Hamas açıklamasında İsrail’in Refah’a saldırmasının Filistin’e karşı yürütülen “soykırım savaşının” ve zorla yerinden etme çabalarının devamı olduğunu söyledi. Netanyahu Refah planını açıkladıktan sonra Hamas böyle bir senaryo gerçekleşirse müzakere masasından kalkacağını vurgulamıştı. Ancak Netanyahu’nun baskın sırasında iki rehineyi kurtarması “Girersek Hamas’ın elindeki diğer rehineleri de kurtarabiliriz” söylemini güçlendirebilir.
Gazze’de şu anda 136 rehine olduğu biliniyor. Bu rehinelerden en az 29’unun öldüğü, 109’unun ise hayatta olduğu tahmin ediliyor. Ama geçen hafta Hamas 31 rehinenin öldüğünü açıklamıştı. Taraflar Paris’te yapılan görüşmelerin ardından anlaşma yolunda olumlu sinyaller verirken Hamas her biri 45 gün sürecek üç aşamalı bir anlaşma teklif etmişti. Teklife göre İsrail’de müebbet hapis cezasına çarptırılanlar dahil Filistinli mahkumlar karşılığında Gazze’de tutulan rehineler kademeli olarak serbest bırakılacak ve büyük çaplı insani yardım ve yeniden inşa girişimleri başlatılacaktı. Ne var ki Netanyahu Hamas’ın teklifine şiddetle karşı çıkarak bunun için “hayal ürünü” demişti.
Abbas Katar’a esir takasını görüşmeye gitti
Müzakereler sallantılı bir döneme girerken Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad el Sani ile Gazze’de ateşkesin sağlanmasını görüşmek üzere Doha’ya geldi. Abbas’ın Hamas liderleriyle görüşüp görüşmeyeceği bilinmiyor ama Hamas’ın üst düzey yetkilileri son müzakere merkezi Kahire’ye gelerek Mısırlı ve Katarlı yetkililerle görüşmüş ama ertesi gün ayrılmıştı.
Gazze’yi yöneten Hamas ve Batı Şeria’yı yöneten El Fetih liderliğindeki Filistin Yönetimi arasında da iktidar savaşı var. Abbas’ın otoritesi Gazze’den daha büyük olsa da İsrail yerleşimleri nedeniyle parçalara ayrılmış Batı Şeria’ya indirgenmiş durumda. İki devletli çözüm için diplomasi yolunu tercih eden Abbas’ın popülaritesi son zamanlarda yolsuzluklar ve yaşının ilerlemesi nedeniyle azalmaya başlamıştı ancak Hamas’ın başlattığı saldırılardan sonra durum daha da ciddileşti.
Hamas ve El Fetih arasındaki anlaşmazlıklar yıllardır çözülebilmiş değil ve bu analistlere göre Filistinlilerin İsrail’in işgal ettiği topraklarda kendi devletlerini kurma çabalarını zayıflatıyor.
Mısır diken üstünde
Saldırıların devam etmesi ve tankların Refah’a girmesinin ardından 1.3 milyon insanın nereye gideceği belirsiz. Burası Gazze’nin en uç noktası. Refah’ın Mısır ile sınırı haftalardır kapalı. Kendi içinde zaten ekonomik sıkıntılar yaşayan Mısır savaşın başından beri Filistinlilerin Sina Yarımadası’na sürüleceği endişesiyle diken üstünde. İki Mısırlı güvenlik kaynağı önceki günlerde Reuters’a Mısır’ın Gazze sınırında güvenliği artırmaya yönelik birtakım tedbirler alındığını, son iki hafta içinde kuzeydoğu Sina’ya yaklaşık 40 tank ve zırhlı personel taşıyıcı gönderdiğini söylemişti.
Söz konusu tedbir İsrail’in askeri operasyonlarının Gazze’nin güneyindeki Refah kenti etrafında genişleyeceği sinyalini vermesinin öncesinde alındı. İsrail’in Gazze işgalinin başladığı 7 Ekim’den bu yana Mısır ara ara üstü dikenli tellerle kaplı beton bir sınır duvarı inşa ettiği yönündeki haberlerle gündeme geldi. Güvenlik kaynakları aynı zamanda sınır karakollarında setler inşa edildiğini ve gözetimin de artırıldığını ifade etti.
Dışişleri Bakanlığı kınadı
Refah’taki saldırıların ardından Dışişleri Bakanlığı’ndan da tepki geldi. Bu saldırılardan “çok büyük endişe duyulduğunun” belirtildiği açıklamada “Bu harekâtı Gazze halkını kendi topraklarından sürme planının bir parçası olarak değerlendiriyoruz” dendi. Devam eden saldırıların Gazze’deki insani krizi “daha vahim” boyutlara taşıyacağı ve bölgede kalıcı ateşkesin teminine yönelik çabalara zarar vereceği söylendi.
Ayrıca BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası topluma “İsrail’in durdurulması için gerekli adımların atılmasına” çağrısı yapıldı. Ne var ki şimdiye kadar BM Güvenlik Konseyi’nden kalıcı ateşkes yönünde herhangi bir karar çıkmadığı gibi uluslararası toplumun uyguladığı baskı da İsrail üzerinde bir etki uyandıramadı.