Avrupa’da bu yılın nasıl geçtiğini anlatmak için birkaç kelime gerekse biri muhtemelen seçim olurdu. Özellikle Avrupa Parlamentosu ve Fransa’daki erken seçimler bunun örneği. Şimdi benzer bir süreçten Almanya’da geçecek. Almanya 23 Şubat 2025 Pazar günü erken federal seçime gidecek. Politico’ya göre Almanya Şansölyesi Olaf Scholz Noel’den önce güven oylaması yapmayı planlıyor. Bu şekilde şubat ayındaki erken seçimin önü açılacak.
Scholz’un üç partili koalisyonu harcamalar ve ülkenin zor durumdaki ekonomisinin nasıl canlandırılacağı konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle aylarca süren tartışmaların ardından geçen hafta çöktü. Scholz 15 Ocak’ta güven oylaması yapacağını ve mart ayı sonuna kadar yeni seçimin yolunu açacağını söylemişti. Ancak muhafazakâr Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) lideri Friedrich Merz dahil diğer parti liderleri Scholz’a bu takvimi hızlandırması için baskı yaptı.
ABD seçimlerini takip ettiğiniz için Almanya’da hükümetin nasıl çöktüğünü kaçırmış olabilirsiniz, ama Trump’ın başkan olduğu kesinleştikten kısa süre sonra Scholz hükümetin en tartışmalı ismi olan Maliye Bakanı ve FDP lideri Christian Lindner’i görevden aldı. FDP’nin üç bakanı da – Eğitim Bakanı Bettina-Stark Watzinger, Ulaştırma Bakanı Volker Missing ve Adalet Bakanı Marco Buschmann – hükümetten çekildiğini duyurdu.
60 yıl sonraki ilk üçlü ittifaktı
Alman hükümeti Scholz’un siyasi yelpazede solda yer alan Sosyal Demokrat Partisi (SDP), Yeşiller ve merkez sağdaki yer alan FDP’den oluşuyordu. Hem SDP hem de Yeşiller güçlü bir sosyal güvenlik ağı oluşturulmasını, ekonomik büyümeyi ve yeşil enerjiye geçişi hızlandırmak için büyük yatırımlardan yana. FDP ise hükümetin ekonomide daha az rol oynaması gerektiğini ve daha az harcama yapmasını savunuyor.
Peki bu kadar farklı görüşlere sahip üç parti nasıl bir araya gelebildi? Ülkede giderek parçalı hale gelen siyasi ortam hesaba katıldığında yeni partilerin yükselişi, SDP ve CDU gibi partilerin iki partili koalisyon hükümetleri kurmasını zorlaştırıyor. Bu yüzden de partiler mecburen zıt görüşlü partilerle işbirliği yoluna gitmek zorunda kalıyor. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin yükselişiyle daha da beter hale geldi. Şu anda AfD popülerlik anketlerde ikinci sırada yer alıyor.
Aslında Scholz’un çöken üçlü koalisyonu 60 yıl sonra kurulan ilk üçlü ittifak. Ama bölünmeler sürdükçe Almanya’nın yeni normalinin bu şekilde olması mümkün görünüyor.
Son damla ne oldu?
Lindner’in sunduğu 18 sayfalık ekonomi planı oldu. Bakanın planı başta sosyal yardımlar ve emeklilik maaşlarında yapılacak kesintilerle yüksek gelirli kesimlere vergi artışını içeriyordu. Lindner Almanya’nın ekonomik durgunluktan çıkması için cesur reformlara ihtiyaç duyduğunu savunarak bu planı bir ‘kurtuluş reçetesi’ olarak tanıttı. Ancak SPD ve Yeşiller Lindner’in önerilerini sert bir dille eleştirerek ekonomik krizle mücadelenin yolunun halkın üstünde yük oluşturacak kesintilerden geçmediğini savundular. Scholz da Lindner’i dar görüşlülükle suçlayarak ekonomik politika konusunda koalisyon ortakları arasında derin bir çatlak oluştuğunu belirtti.
Bu gelişmeler üzerine koalisyonun diğer üyeleri FDP’nin önerilerini bloke ederek kendi ekonomik çözüm yollarını ortaya koydu. Bu karşılıklı engellemeler koalisyonun işleyişini durma noktasına getirdi ve hükümetin temel kararları alamaz hale gelmesine yol açtı. Scholz hükümetin verimli çalışması önünde engel teşkil eden bu durumu daha fazla sürdüremeyeceğini belirterek Lindner’i görevden aldı.
Şimdi ne olacak?
Scholz’un önce güven oylamasını kaybetmesi gerekiyor. Mevcut durumda buna kesin gözüyle bakılıyor. Güvensizlik oyu aldıktan sonraki 21 gün içinde cumhurbaşkanı parlamentoyu feshedebilir. Bunu da 60 gün içinde yapılacak erken seçim izleyecek. Scholz’un Noel’den önce güven oyu isteyeceği ve 23 Şubat’ta seçime gideceği biliniyor.
Şu anki şartlarda CDU’nun yarışı kazanması bekleniyor. Merz’in partisi CDU ve kardeş parti Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) anketlerde yüzde 32’lik destekle açık ara önde. Bu yüzden gelecekteki bir koalisyon hükümetine öncülük etmeleri bekleniyor. Scholz’un SDP’siyse yüzde 16’lık oy oranıyla AfD’nin gerisinde. CDU, AfD ile koalisyon kurmayacağı sözü verdiği için SDP ile koalisyon kurmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bu birliğe rağmen iki partinin bir üçüncüye ihtiyaçları olabilir.
Bu açıdan CDU için FDP çok daha iyi bir eşleşme olabilir, ancak SDP için öyle olmayacağı aşikar. Ayrıca FDP’nin barajın altında kalan yüzde dörtlük oy oranı da uygun bir seçenek olmadığı anlamına geliyor.