Geçen aylarda Fransa’yı erken seçimlere götüren aşırı sağın yükselişi şimdi de Almanya için tehlikeli boyutlara ulaşmış durumda. Almanya’nın toplam 16 eyaletinden ikisinde 1 Eylül’de yeni eyalet parlamentoları seçildi. Almanya genelindeki 61 milyondan fazla seçmenin sadece 5 milyon kadarı bu iki eyaletteki seçimde oy kullandı. Ancak Thüringen ve Saksonya’daki eyalet seçimleri aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif’in (AfD) ilk kez bir eyalet seçiminde oyların üçte birinden fazlasını almasıyla büyük bir tedirginlik yarattı.
Bu endişenin artmasının da bir sebebi var. Çünkü Almanya’da Nazi döneminden bu yana ilk defa aşırı sağcı bir parti böyle bir yükseliş gösteriyor. Bu da haliyle Şansölye Olaf Scholz üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Hatta “istifa” imaları dahi gelmeye başladı. Sosyal Demokrat Partili (SPD) Scholz’a kendi partisinden de eleştiriler yükseliyor. Parti üyeleri seçim sonuçlarını “son bir uyanış çağrısı” olarak nitelendirdi.
İstifa imaları yükseliyor
Scholz’un üç partili koalisyonundaki bazı milletvekilleri Almanya için Alternatif’in (AfD) birinci çıkmasının ardından Scholz’un istifa etmesi gerektiğini ima etti. Muhalif partiler muhtemelen AfD’yi iktidardan uzak tutmak için birlikte çalışacak olsalar da AfD’nin zaferi 1945 sonrası Almanya’sında yeni bir siyasi perspektife yol açtı.
AfD hem Saksonya hem de Thüringen’de “trafik ışığı koalisyonu” olarak adlandırılan SPD, Yeşiller ve FDP’nin oylarının toplamının iki katından fazla oy topladı. Koalisyon partilerinin oy oranları tek haneli rakamlarda kaldı. Hür Demokratlar her iki eyalette de parlamento dışı kalırken Yeşiller ise sadece Saksonya’da yüzde 5’lik barajı kıl payı aşabildi.
Scholz’un iç çekişmeler ve ekonomik sıkıntılarla boğuşan hükümetinden duyulan hoşnutsuzluk da seçim sonuçlarının önemli bir faktörü. Scholz’un partisinden kıdemli bir milletvekili olan Michael Roth pazartesi günü yaptığı açıklamada “Koalisyon partileri için böylesine yıkıcı bir yenilginin ardından biraz tevazu, düşünme ve işleri yoluna koyma zamanı gelmiş olmalı” dedi. İkinci bir Sosyal Demokrat Sebastian Roloff ise The National’a verdiği demeçte Thüringen ve Saksonya’daki “korkunç sonuçların” “son bir uyandırma çağrısı” olduğunu söyledi.
Roloff “Siyaset, ki buna hükümet de dahildir, halkın kaygılarını ciddiye almalıdır” dedi. Şimdi dikkatler 22 Eylül’de Brandenburg’da yapılacak eyalet seçimlerine çevrildi. SPD’nin bu eyaletteki seçimleri de kaybetmesi halinde Olaf Scholz’un gelecek sene bir kez daha başbakan adayı olmasının zor olacağı belirtiliyor.
Kimler AfD’ye oy verdi?
2013 yılında yaşanan ekonomik krizlere tepki olarak doğan AfD artık mülteci kriziyle besleniyor. 2015 yılında göçmen politikalarıyla oylarını artıran partinin önlenemez yükselişi de devam ediyor. Her ne kadar tepki oylarının verildiği bir siyasi parti olarak görülse de son yapılan araştırmalar artık seçmenin AfD’nin politikalarını inandırıcı bulduğuna, partiye bilinçli olarak oy verdiğine işaret ediyor.
- Thüringen’de AfD’ye oy verenlerin yüzde 52’si “ikna oldukları için” oy verdi.
- AfD seçmeninin 87’si, parti doğru konuları gündeme getirdiği müddetçe aşırı sağcı olmalarının önemli olmadığını söyledi.
- AfD seçmenlerinin yüzde 97’si de mültecilerin Almanya’ya gelmesini sınırlandırılması konusunda parti politikalarıyla hemfikir.
- AfD’nin özellikle ekonomik sıkıntı içinde olanlar arasında popüler olduğu biliniyor.