Türk savunma sanayinin en hassas ve önemli şirketlerinden TUSAŞ’a düzenlenen terör saldırısı sonrası Türkiye, Irak ve Suriye’deki operasyonlarının şiddetini artırdı. Beş kişinin öldüğü, 22 kişinin de yaralandığı saldırıyı ayrılıkçı terör örgütü PKK üstlendi. Saldırının tam da “Yeni bir çözüm süreci mi doğuyor” sorusunun tartışıldığı bir dönemde düzenlenmesi dikkat çekiciydi. Ancak PKK bu saldırıyı uzun zamandır planladıklarını ve güncel siyasi tartışmalarla bir bağlantısı olmadığını söyledi. Yine de PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın “mecliste konuşması” tartışılırken böyle bir saldırının PKK içinde bir bölünmeyi işaret ettiği yazıldı. Analistler Suriye’de bir süredir Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adını kullanan ve bu örgütün de omurgasını oluşturan PKK’ya bağlı Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) ve yine PKK’ya bağlı YPG silahlı güçlerinin, arkasındaki Amerika desteğiyle daha da güçlenmişken Kandil’e tabi olmak istemediğini düşünüyor. Irak’ın kuzeyinde PKK’nın güç kaybetmesi de yine bu bağlılığı yıpratıcı bir etki yarattı.
Peki bu saldırının arkasında YPG olabilir miydi? YPG’nin bir numaralı ismi Mazlum Kobani haber sitesi El Monitor’la söyleşisinde Türkiye içinde sağlanacak barışın Ankara ile SDG arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacağını ve SDG ile Esad yönetimi arasında gelecekte yapılacak olası anlaşmayı kolaylaştırıcı yanı olacağını söyledi. SDG komutanı bu yüzden 23 Ekim’deki TUSAŞ saldırısında SDG’nin parmağı olduğu iddiasını reddetti. Ancak “Türkiye Suriyeli Kürtlerin yönetimini ortadan kaldırmakta ısrarcı davranırsa Türkiye ile PKK arasındaki barış görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanacağını” da vurguladı.
El Monitor’e konuşan Kobani “Türkiye’nin Kürt sorunu öncelikle Türkiye sınırları içinde çözülmelidir. Türkiye’deki Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesini tüm kalbimizle destekliyoruz” dedi. Peki Kobani, Öcalan’ın mecliste kürsüye çıkıp “Silah bırakın” çağrısı yapacağını düşünüyor mu? El Monitor söyleşisinde SDG komutanının cevabının şöyle olduğu yazıyor: “Öcalan asla bizden böyle bir talepte bulunmaz.” Kobani, Suriyeli Kürtlerin Suriye’deki Kürt sorununu çözmek için Ankara’ya değil, Şam’a başvuracaklarını da söyledi.
ABD, Rusya ve Esad’a serzenişte bulundu
Ankara SDG’yi PKK’nın uzantısı olmakla suçluyor. Bunun için de SDG’nin Suriye’deki askeri ve siyasi yapısını dağıtmasını istiyor. PKK ile müzakerenin kilit parçası da bu. Özellikle TUSAŞ saldırısından sonra Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrol kuyuları ve tahıl siloları dahil altyapıyı hedef alan bir dizi hava saldırısı düzenlendi. Türkiye’nin asıl amacının SDG’nin kontrolü altındaki Suriye’nin kuzeydoğusundaki siyasi sistemi yok etmek olduğunu söyleyen Kobani “Türkiye’nin saldırıları beşinci gününe girdi. Şimdiye kadar en az 17 kişi öldü. Bunlardan ikisi bizim savaşçılarımızdı, geri kalanlar da siviller. 50’den fazla kişi de yaralandı” dedi. Kobani yaralıların dokuzunun SDG mensubu olduğunu söyledi.
F-16 savaş uçaklarıyla düzenlenen bu saldırıların “yerel nüfusu terörize etmek” anlamına geldiğini söyleyen Kobani bunun yerel ekonomik krizi şiddetlendirdiğini ve Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı yürütülen savaşı zayıflattığını iddia etti. Kobani’ye göre ekonomik sıkıntılar silahlı grupların hem işsiz hem de evsiz kalmış Suriyelileri silah altına alması için alan açıyor.
Türk yetkililerin devam eden hava saldırıları konusunda SDG ile doğrudan temasa geçmediğini söyleyen Kobani aracılar vasıtasıyla Ankara’dan saldırıların sonlandırılmasını istediklerini söyledi. Fransız haber ajansı AFP’ye de konuşan Kobani “Şu an bizimle Türkler arasında siyasi ve askeri diyalogun başlaması için arabuluculuk yapılıyor” dedi.
Kobani’nin ABD’li müttefiklerine serzenişi de vardı. “Müttefiklerimiz bizi hayal kırıklığına uğratıyor” diyen Kobani “Türkiye’nin eylemlerini durdurmak için gerekli baskıyı uygulamıyorlar. Bu tırmanışın durmasını istiyoruz” diye devam etti. Rusya ve Esad yönetimini de “hiçbir şey yapmadıkları için” eleştirdi.