Gazze Şeridi’nde İsrail ve Filistinli örgütler arasında Katar arabuluculuğunda bir haftadır devam eden ateşkes sona erdi. Ateşkes süresince insani yardımlar ve yakıt tankerleriyle nefes alabilen Gazze yeniden İsrail bombalarına hedef oldu. Saldırılarda 100 Filistinlinin öldüğü, ölü sayısının arttığı belirtildi.
İsrail ile Hamas arasında varılan esir takası mutabakatı çerçevesinde ateşkes sürecinde Gazze Şeridi’nden 81 İsrailli esir, İsrail hapishanelerinden de 240 Filistinli esir serbest bırakılmıştı.
İsrail hapishanelerinden serbest bırakılan Filistinli mahkumlar 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırılar sonrasında gardiyanların kendilerine kötü muamele ve toplu ceza uyguladığını söyledi.
BBC’ye konuşan mahkumlar gardiyanlarca durduk yere sopalarla dövüldüklerini, ağzı bağlanmmamış köpekleri üstlerine salındığını; kıyafet, gıda ve battaniyelerin ellerinden alındığını söyledi. Son derece vahim anlatılar arasında bir kadın mahkumun tecavüzle tehdit edilmesi, gardiyanların bu süreçte hücrelere iki kez göz yaşartıcı gaz sıkması da var.
Released Palestinians allege abuse in Israeli jailshttps://t.co/qYKlyWSJ3N
— William Dalrymple (@DalrympleWill) December 1, 2023
‘6 mahkum hapishanede öldü’
İngiliz televizyonuna konuşan altı mahkumun hepsi salıverilmeden önce dayak yediğini söyledi. Filistinli Mahkumlar Derneği bazı gardiyanların kelepçeli mahkumların üstüne işediğini doğruladı, son iki ay içinde İsrail gözetiminde altı mahkum da hayatını kaybetti.
İsrail ise tüm bu iddiaları reddederek mahkumların yasalara uygun olarak gözaltında tutulduğunu öne sürdü.
Genç mahkum yaşadıklarını İngiliz basınına anlattı
18 yaşındaki Muhammed Nazzal, Gazze’de Hamas tarafından rehin tutulan İsrailli kadın ve çocuklar karşılığında Tel Aviv tarafından serbest bırakılan mahkumlardan. Ağustostan bu yana Nafha Cezaevi’nde suçsuz yere gözaltında tutulan Nazzal neden tutuklandığını bilmediğini söylüyor.
Muhammed’in kendilerini eve davet ettiğini söyleyen BBC muhabiri Lucy Williamson evde yaptığı röportajı ve yaşadıklarını şöyle aktardı:
“Bizi işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde Cenin yakınlarında Kabatiya köyünün dolambaçlı bir ara sokağında bulunan aile evine götürdü. Dışından gayet eski olduğu anlaşılan evin çatı katındaki salon sigara dumanına boğulmuştu. O sırada bir kuzeni bir şişe kahve ve küçük kağıt bardaklarla bize ikramda bulundu.
‘Tekrar döverler korkusuyla tıbbi yardım istemedim’
On gün önce İsrailli gardiyanların bir mikrofon ve hoparlörle hücrelerine geldiğini söyleyen Muhammed gardiyanların mahkum ismi sayarak alkış tuttuğunu söyledi: ‘Tepki vermediğimizi görünce bizi dövmeye başladılar. Bizi yaşlı mahkumlar arkada, gençler önde olacak şekilde sıraya dizdiler. Beni çekip dövmeye başladılar. Ben başımı korumaya çalışırken onlar da adeta bacaklarımı ve kollarımı kırmaya çalışıyordu.’
Ailesi bize Muhammed’i pazartesi günü serbest bırakıldıktan sonra muayene eden Ramallah’taki Filistinli doktorların tıbbi raporlarını ve röntgenlerini gösterdi. Röntgenleri İngiltere’de iki doktora gösterdik ve doktorlar her iki elde de kırık olduğunu doğruladı. Bu Muhammed için sürpriz olmamış ki, ‘Başlangıçta çok acı çekiyordum fakat bir süre sonra kırık olduğunu ve ellerimi yalnızca tuvalete gittiğimde kullandım’ dedi.
Diğer mahkumların yemek yemesine ve tuvaleti kullanmasına yardım ettiğini söyleyen Muhammed tekrar dövüleceği korkusuyla gardiyanlardan tıbbi yardım istemediğini söyledi.
İsrail işkence iddialarını reddetti, video paylaştı
İsrail Cezaevi Servisi ise Muhammed’in hapishaneden ayrılmadan önce doktor tarafından muayene edildiğini ve herhangi bir tıbbi sorun teşhis edilmediğini söyleyerek 18 yaşındaki gencin açıklamasını yalanladı.
Cezaevi yönetimi ayrıca Muhammed’in serbest bırakılmadan önce hapishaneden çıkıp Kızılhaç otobüsüne bindiğini gösteren bir video yayınladı ve videonun ‘iddiaların yanlış olduğunu kanıtladığını’ öne sürdü. Görüntüde Muhammed’in elleri bandajsız şekilde otobüse bindiği, kollarının serbest olduğu görülse de videonun büyük kısmında bunun kim olduğu görünmüyor.
Kızılhaç sessiz kaldı
Muhammed bize ilk tıbbi tedaviyi Kızılhaç otobüsünde gördüğünü söyledi. Eve döndüğü gün Ramallah’taki hastanede tedavi sonrası aldığı rapor ise kırıklarının iyileşmemesi durumunda plak takılabileceğini söylüyor.
Kızılhaç’tan Muhammed’in açıklamalarını doğrulamasını istedik, fakat şöyle bir yanıt aldık: ‘Mahkumların sağlık durumuyla ilgili herhangi bir endişemiz varsa doğrudan yetkililerle görüşüyoruz. Bu diyalog nedeniyle bireysel, vakalar hakkında kamuya açık konuşamıyoruz.’
7 Ekim’deki Hamas saldırılarının ardından mahkumlara yönelik tavrın değiştiğini söyleyen Muhammed gardiyanların kendilerini tekmelediğini, sopalarla saldırdığını ve bir gardiyanın yüzüne ayaklarıyla bastığını söyledi ve şöyle devam etti: ‘Köpekleriyle geldiler. Köpeklerin bize saldırmasına izin verdiler ve sonra bizi dövmeye başladılar. Yataklarımızı, kıyafetlerimizi, yastıklarımızı aldılar ve yiyeceklerimizi yere attılar. İnsanlar dehşete düştü. Bana saldıran köpeğin çok keskin kenarlı bir ağızlığı vardı, ağzı ve pençeleri vücudumun her yerinde izler bıraktı.’
Muhammed bu tarz işkencelerin Megiddo Hapishanesi’nde iki, Nafha Hapishanesi’nde ise sayılamayacak kadar çok kez gerçekleştiğini söylüyor.
İsrail Cezaevi Servisi: İddialardan haberimiz yok
Konuştuğumuz diğer Filistinli mahkumlar Hamas saldırılarından sonra İsrail hapishanelerinde benzer bir değişiklik yaşandığını ve bunu Hamas’ın eylemleri nedeniyle Filistinli mahkumlardan ‘intikam alma’ olarak algıladıklarını söyledi.
Filistin Esirler Derneği başkanı Abdullah El Zaghari birçok mahkumun hücre arkadaşlarının yüzüne ve vücuduna şiddetli darbeler aldığına tanık olduğunu ve gardiyanların kelepçeli mahkumların üstüne işediğini duyduğunu söyledi.
İsrail Cezaevi Servisi’nden bu iddialara yanıt istedik. Ancak tüm mahkumların yasalara uygun şekilde gözaltına alındığını ve yasal olarak gerekli tüm temel haklara sahip olduklarını söylediler. Bize gelen yanıtta ‘Açıkladığınız iddialardan haberimiz yok. Yine de hükümlülerin resmi makamlarca kapsamlı şekilde incelenecek şikayette bulunma hakkı var’ dendi.
‘Kelepçelendim, gözlerim bağlandı’
Bu haftanın başlarında serbest bırakılan mahkumlardan Lama Khater ekim ayının sonlarında tutuklanmasının ardından bir istihbarat görevlisinin kendisini ‘tecavüzle açıkça tehdit ettiğini’ öne sürdüğü bir videoyu sosyal medyada paylaştı. Khater paylaşımında “Kelepçelendim ve gözlerim bağlandı, beni tecavüzle tehdit ettiler. Amaçlarının beni korkutmak olduğu açıktı” dedi.
“They threatened to rape me and burn my kids alive.”
Freed Palestinian hostage Lama Khater reveals more harrowing testimony about mistreatment by Israeli occupation forces in jails. pic.twitter.com/9YEPvbV7q7
— 5Pillars (@5Pillarsuk) December 1, 2023
İsrail bu iddiaların avukat tarafından dile getirildiğini, mahkumun kendisinin ise bunu reddettiğini söyledi ve cezaevi yönetiminin şikayetçi olduğunu belirtti. Ancak Khater bize telefonda, kendisi de dahil olmak üzere kadın mahkumların gerçekten tecavüzle tehdit edildiğini ve Damon Hapishanesi’ndeki yatakhanelerde mahkumlara göz yaşartıcı gaz kullanıldığını anlattı.
Filistinli Esirler Derneği 7 Ekim saldırılarından bu yana gözaltında ölen Filistinlilerin sayısında keskin bir artış olduğunu ve o tarihten bu yana altı kişinin hapiste öldüğünü söylüyor. İsrail bu konudaki sorumuzu doğrudan yanıtlamadı ancak önceki haftalarda dört farklı tarihte djrt mahkumun öldüğünü, cezaevi yönetiminin ölüm nedenleri hakkında bilgisinin olmadığını açıkladı.
Muhammed işkence sonucu ellerinin özellikle geceleri kendisine hâlâ acı verdiğini söylerken kardeşi Mutaz bir arkadaşının hapishaneden dönmediğini söyledi ve ağabeyinin eski halinden eser kalmadığını belirtti: ‘Bu bizim bildiğimiz Muhammed değil; cesurdu, çok cesaretliydi. Şimdi kalbi kırık ve dehşetle dolu.’
Önceki gece İsrail ordusunun evlerine dört kilometre uzaklıktaki Cenin kentinde operasyon düzenlediğini, seslerden uyuyamadıklarını söyleyen Mutaz ‘İlk kez bu kadar korktuğunu gördüm. Ne kadar korktuğunu gözlerinden anlayabiliyorduk’ dedi.”