Sudan’daki çatışmalar dördüncü ayına giriyor. Başkent Hartum’un komşusu Omdurman, iktidar için savaşan fiili lider Abdülfettah el Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (RSF) lideri Muhammed Hamdan Dagalo arasındaki en şiddetli çatışmaların yaşandığı yer haline geldi.
Şehirde ayakta kalan az sayıdaki sağlık tesislerine son günlerde vücutları kurşunlarla delik deşik olmuş ya da hava saldırıları sırasında vücuduna şarapnel parçaları isabet etmiş hastalar akın ediyor. Bir zamanlar hareketli bir ekonomi merkezi olan ve birçok üniversiteye, hastaneye, siyasi ve kültürel kuruma ev sahipliği yapan Omdurman artık RSF’in çatışma yuvası haline geldi.
Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da pazartesi günü ateşkese aracılık etmeyi amaçlayan büyük uluslararası toplantıya rağmen çatışmalar devam etti. Sudan ordusu, toplantıya başkanlık eden Kenya Devlet Başkanı William Ruto’nun tarafsız olmadığını öne sürerek toplantıyı boykot etti. Öte yandan Mısır da çatışmayı sona erdirmenin yollarını aramak için dün bir zirve düzenledi.
Kuzeydoğu Afrika ülkesinde 15 Nisan’da patlak veren savaş, bir yandan insani krize yol açarken öte tarafta da Afrika Boynuzu bölgesinde istikrarsızlık korkularına yol açtı. Sudan Sağlık Bakanlığı’na göre 3000’den fazla insan öldürüldü, 6000 kişi ise yaralandı. Yardım çalışanları ise sayının çok daha yüksek olduğunu düşünüyor. Geçen hafta sonu düzenlenen bir hava saldırısında en az 22 kişi hayatını kaybetti.
12 yaşın altındaki kız çocukları cinsel saldırıların hedefinde
Uluslararası Göç Örgütü’ne göre çatışmalar nedeniyle 2.2 milyondan fazla insan ülke içinde yerinden olurken, yaklaşık 700 bin kişi de Çad, Mısır ve Güney Sudan gibi komşu ülkelere kaçtı. Birleşmiş Milletler, bölgedeki tecavüz ve yağma gibi olayların sayısının arttığını söylerken yardım örgütü Save the Children özellikle 12 yaşındab küçük kız çocuklarının hedef alındığını söylüyor.
RSF başından beri Hartum, Omdurman ve Bahri’de ordudan daha fazla varlık gösterdi. Bölge sakinleri ve analistlerin aktarımına göre, haziran ayında Yarmuk mühimmat fabrikasını ele geçiren paramiliter grup, stratejik Halfaya Köprüsü’nün doğusundaki bölgeleri de ele geçirdi.
Uluslararası Kriz Grubu’ndan Alan Boswell New York Times’a yaptığı açıklamada, “RSF, orduya başlangıçta büyük bir darbe indirdi” dedi. Savaş devam ederken bölgede yağmur sezonunun başladığını belirten Boswell, “Çatışmanın yeni bir aşamasına giriyoruz ve bu artık ikmal hatları için verilen bir savaşa dönüşüyor. Omdurman da bunun tam merkezinde yer alıyor” dedi.
Toplu mezar bulundu
Ordu kuzey ve doğu Sudan’da hakimiyetini artırsa da ülke için belki de en sıkıntılı durumlardan biri RSF’in zamanında 400 binden fazla insanın öldüğü, 3 milyondan fazla insanın yerinden edildiği soykırımın adresi Batı Darfur’daki hakimiyetini artırması. 2000’li yılların başındaki soykırımda RSF’in lideri Dagalo büyük rol oynamıştı. Şimdi bölgede RSF’in hakimiyetini artırmasıyla etnik şiddet bir kez daha yüzünü gösterdi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi, Batı Darfur’da aralarında etnik Masalitlerin de bulunduğu en az 87 kişinin gömüldüğü bir toplu mezar bulunduğunu açıkladı. Ofis, bunun sorumlusunun RSF olduğuna dair güvenilir bilgilere sahip olduğunu belirtti.
RSF yetkilileri ise Batı Darfur’daki çatışmanın tarafı olmadığını söyleyerek, sorumluluk almayı reddetti. Ne var ki El Geneina’daki görgü tanıkları ve hak grupları, RSF ve Arap milislerin, Arap olmayan Masalit halkına yakın mesafeden atış açtığını söylüyor.
BM’nin açıklamasına göre yerel halk, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu cesetleri 20-21 Haziran’da şehrin yakınlarındaki açık bir alana sığ bir mezara atmaya zorlanmış. Hayatını kaybedenlerin bazılarının tedavi edilmeyen yaraları nedeniyle öldüğü belirtiliyor.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, “Sivillerin ve savaşın dışında kalan kişilerin öldürülmesini şiddetle kınıyorum ve ölenlere, ailelerine ve topluluklara karşı gösterilen duyarsız ve saygısız muamele karşısında dehşete düştüğümü belirtiyorum” dedi. Türk, hızlı ve kapsamlı bir soruşturma yapılması çağrısında bulundu.
Sudan ordu sözcüsü Tuğgeneral Nabil Abdullah, İngiliz haber ajansı Reuters’e yaptığı açıklamada toplu mezarın savaş suçu olduğunu söyleyerek, ‘bu tür suçların hesap vermeden geçiştirilmemesi gerektiğini’ söyledi. Abdullah, “Bu isyancı milisler orduya değil, Sudan vatandaşlarına karşı ve projeleri de ırkçı ve etnik temizlik projesidir” dedi.