Tayvan'daki seçimlerin üzerinden iki gün geçti ama ortalık yatışmadı. ABD'li eski yetkililer adaya gayri resmi ziyaret yaparken ABD Dışişleri Bakanı Blinken'in yeni Tayvan liderini kutlaması Çin tarafından tepkiyle karşılandı.

Tayvan sandığa cumartesi günü gitse de seçim sonucunu uzun süre konuşmaya devam edeceğiz gibi görünüyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken seçimi kazanarak DPP’nin Tayvan’ı bir dönem daha yönetmesine olanak tanıyan Lai Ching Te’yi tebrik etti. Ancak Çin bu tebrik mesajını pek olumlu yorumlamadı. Ayrıca seçimin ilk darbesi diplomatik olarak çok az ülkenin tanıdığı Tayvan’ın Orta Pasifik’teki müttefiki Nauru’yu kaybetmesi oldu. “Nauru diye bir ülke mi var” demeyin. Haritada nokta kadar bile yer kaplamasa da Tayvan için önemli bir ülkeyi Nauru.

Ama önce ABD’nin tebrik mesajından başlayalım. Beijing yönetimi bu mesajı Washington’ın Tayvan ile yalnızca gayri resmi ilişki sürdürme sözünün ihlali olarak nitelendirdi. Çin diplomatik ilişki kurduğu ülkelerin Tayvan ile ayrı bir bağ kurmasına karşı çıkıyor. Çünkü Tayvan’ı bağımsız bir ülke olarak kabul etmiyor. Zamanında Çan Kay Şek, Mao Zedong öncülüğündeki Çin Komünist Partisi’ne (ÇKP) yenik düşerek bu adaya gelmişti. O zaman Çin ciddi bir müdahalede bulunmadı ama adanın “Çin’in ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurgulayıp durdu.

Dolayısıyla ABD dahil dünyanın büyük bir kısmı Tayvan ile resmi diplomatik ilişkiler kuramıyor. Karşılıklı ticaretler gayri resmi şekillerde gerçekleşiyor. İki yıl önce ABD’nin o zamanki Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret etmesi de sırf bu yüzden büyük kriz yaratmıştı. Devlette resmi bir pozisyonda yer alan kişinin bir yeri ziyaret ederek oradaki yetkililerle görüşmesi, o yeri tanıdığı şeklinde yorumlanabilir. Çin’i Pelosi ziyaretinde rahatsız eden de buydu.

Seçimin ardından sonra Tayvan’ın yeni liderine dünyanın dört bir yanından tebrik mesajları yağdı. Blinken de Taipei ve Washington arasındaki ortaklığa vurgu yaparak ilişkilerin demokratik değerlere dayandığını söyledi. “Ortak çıkarlarımızı ilerletmek ve değerlerimizi korumak için Dr. Lai ve Tayvan’ın tüm liderleriyle çalışmayı dört gözle bekliyoruz” diyen Blinken ABD’nin boğazlar arası barış ve istikrarın korunmasında kararlı olduğunu söyledi.

ABD’li bakan aralarındaki işbirliğinin “Tek Çin” politikasıyla tutarlı olması gerektiğini de belirtti. Bu, ABD’nin Beijing’in bir gün anakarayla öyle ya da böyle birleşecek ayrılıkçı bir eyalet olarak gördüğü Tayvan Adası yerine Çin’i tanıdığı anlamına geliyor.

‘Tayvan’ın içişlerine karışmasın’

Ne var ki bu açıklamalar Beijing tarafından hoş karşılanmadı. Çin Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Blinken’in tebriğinin ABD’nin Tayvan ile “sadece kültürel ve ticari alanlarda gayri resmi ilişki sürdürme sözü”nün ihlali olduğunu söyledi. Bakanlıktan yapılan açıklamada Tayvan sorununun “Çin-ABD ilişkilerinde aşılmaması gereken en öncelikli kırmızı çizgi” olduğu vurgulandı ve “Çin, ABD’nin Tayvan ile herhangi bir şekilde resmi şekilde etkileşime girmesine ve Tayvan’ın içişlerine herhangi bir bahaneyle müdahale etmesine kesinlikle karşıdır” dendi.

Beijing’den gelen açıklama seçimden yalnızca birkaç saat sonra Tayvan’ın önde gelen siyasi figürleriyle görüşmek için adaya eski ABD’li yetkililerden oluşan gayri resmi bir heyet gönderen Washington’a uyarı niteliği taşıyor. Tayvan’daki Amerikan Enstitüsü’nün (AIT) duyurusuna göre ABD’nin gönderdiği heyette eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı James Steinberg var. 

Nauru Tayvan ile diplomatik ilişkilerini kesti

Haritayı şöyle bir açarsanız Nauru’yu bulmanız pek mümkün değil. Tabii bu küçük ülkenin vatandaşı değilseniz. Ama bu ülke Tayvan için önemli. Çünkü Taipei’nin kısıtlı diplomatik müttefiklerinden biri de Nauru ve bu Pasifik ada ülkesi dün Tayvan ile diplomatik ilişkiyi kestiğini, bunun yerine Çin ile bağlarını güçlendirmeyi planladığını açıkladı.

Böylelikle DPP sekiz yıllık iktidarında Nauru dahil 10 müttefikini Çin’e kaptırmış oldu. Tayvan Dışişleri Bakanlığı Nauru’nun bu hamlesinden Çin’i sorumlu tutarak Beijing yönetimini “mümkün olabilecek en şiddetli şekilde kınadığını” bildirdi. Bakanlık Nauru’nun kararının seçimden yalnızca iki gün sonra gelmiş olmasının tesadüf olmadığını ima etti.

Tayvan Dışişleri Bakan Yardımcısı Tien Chung Kwang, Çin’in bu hamlesinin “Tayvan’ın demokratik kazanımlarını bastırma” amacı güttüğünü söyledi. Tien, Nauru’nun hafta sonu Lai’nin zaferini kutladığını, diplomatik ilişkileri kesme kararının “çok ani” geldiğini de sözlerine ekledi. Tien ayrıca Tayvan’ın “ulusal onurunu korumak için” Nauru ile tüm resmi ilişkileri askıya alacağını söyledi. Buna büyükelçiliklerin kapatılması da dahil.

Tayvan’ın iddiasına göre Çinli yetkililer Nauru’yu ekonomik destek vaadiyle kendi tarafına çekmiş. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning bu iddiaya dair herhangi bir açıklama yapmasa da Nauru’nun hareketini “memnuniyetle karşıladıklarını” söyledi. Ekleyelim, Nauru Tayvan ile diplomatik ilişkilerini ikinci kez kesiyor. iki ülke arasındaki ilişkiler 2002 yılında da kesilmiş, 2005 yılında tekrar başlamıştı.

Şimdi Tayvan’ın çoğu Pasifik Okyanusu ve Latin Amerika üzerindeki küçük ülkeler ve Vatikan dahil yalnızca 12 müttefiki kaldı.

Tayvan’da sandıktan ‘bağımsızlık’ çıkmasına Çin’in tepkisi ne olacak?