Eski ABD Başkanı Donald Trump tarihte iz bırakan bir lider olmak istiyorsa bunu birçok kez başardı. Hakkında ceza davası açılan, üstüne o davada suçlu bulunan ilk ABD başkanı oldu. Kasımdaki başkanlık seçimlerinde hükümlü olarak yarışacak. Bunların hepsi Trump için kötü haber olsa da bu kez mahkeme yüzünü güldürecek bir karar aldı: ABD Yüksek Mahkemesi Trump’ın devlet başkanıykenki resmi eylemlerinden yargılanamayacağına hükmetti. Böylece bir mahkeme ilk kez başkanlık makamının dokunulmazlığıyla ilgili bir karar almış oldu.
Şimdi biraz başa dönerek dokunulmazlık tartışmasının nasıl ortaya çıktığına bakalım. 2020’deki başkanlık seçimlerinde Trump ve mevcut ABD Başkanı Joe Biden yine karşı karşıyaydı ve seçimi kazanan Biden olmuştu. Ne var ki Trump seçim sonuçlarını kabul etmeyerek işin içinde hile olduğunu iddia etmeye başladı. Destekçileri de seçimlerin çalındığına inanıyordu ve nihayetinde Biden’ın yemin töreninin gerçekleşeceği 6 Ocak’ta kongre baskını gerçekleşti. Savcılar Trump’ın seçimlerin meşruluğu suçlamalarının halkı galeyana getirdiğini iddia ederek hakkında dava açtı.
Ne var ki Trump o dönem daha başkanlığı teslim etmediği için dokunulmazlığının geçerli olması gerektiğini savunuyordu. Avukatları dokunulmazlık olmazsa göreve gelen başkanların gelecekte yargılanma endişesi yaşayarak siyasi rakiplerinin “şantajına ve gasbına açık hale geleceğini” söylüyordu. Federal mahkeme bu savunmayı kabul etmeyerek Trump’ın yargılanabileceğine hükmetmişti.
Liberal yargıçlar muhafazakârlara yenik düştü
Federal mahkemenin kararından memnun olmayan Trump işi temyize taşıdı. Yüksek mahkemede altıya üç alınan kararla Trump’ın başkan olarak resmi eylemleri için yargılanamayacağı, ama kişisel eylemler için yargılanabileceği sonucuna varıldı. Oy kullanma hakkına sahip yargıçlardan altısı muhafazakâr, üçüyse liberaldi.
Başyargıç John Roberts “Kuvvetler ayrılığına dayanan anayasal yapımız doğrultusunda başkanlık makamının doğası gereği eski başkanın görevde olduğu süre boyunca resmi eylemleri nedeniyle cezai kovuşturmaya karşın bir ölçüde dokunulmaz olması gerektiği sonucuna vardık. En azından başkanın temel anayasal yetkilerini kullanması açısından bu dokunulmazlık mutlak olmalıdır” dedi. Bununla birlikte Roberts “Başkan gayriresmi eylemleri için dokunulmazlığa sahip değil. Başkanın yaptığı her şey resmi sayılamaz. Başkan yasaların üstünde değildir” vurgusu yaptı.
Mahkemede Trump’ın iddianamede yer alan dört davranışı incelendi. Bu davranışlar seçimlerin ardından Adalet Bakanlığı yetkilileriyle yaptığı görüşmeler, dönemin Başkan Yardımcısı Mike Pence’e Biden’ın galibiyetinin geçerli sayılmaması için yaptığı iddia edilen baskılar, Trump yanlısı sahte seçmenlerin toplanmasındaki sözde rolü ve 6 Ocak 2021’de kongre binasına yapılan saldırılardaki duruşuydu.
Trump: Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum
Trump’ın Adalet Bakanlığı yetkilileriyle yaptığı görüşmelerin dokunulmazlığa uygun olduğuna karar verildi ama diğer üç davranışta dokunulmaz olup olmamasının belirlenmesi için dava yeniden alt mahkemelere gönderildi. Yargıçlar bu kararı dava süresinin son gününde karara bağladı. Eski başkanın eylemlerinden dokunulmaz sayılıp sayılmayacağı tartışmasının mahkeme tarafından yavaş bir şekilde ele alınması, Trump’ın 6 Ocak kongre baskınıyla ilgili yargılanmasının da yavaş işlemesine neden oluyor. Trump’ın kongre baskını davasının aslında 4 Mart’ta başlaması planlanıyordu ama araya dokunulmazlık tartışması girince yeni duruşma tarihi de belirlenemedi. Davanın seçimlerden önce sonuca bağlanmaması Trump’ın işine yarayan bir durum.
Eski başkan, Yüksek Mahkeme’nin kararını tebrik ederek bunu anayasa ve demokrasi için “büyük bir kazanım” olarak niteledi. Eski başkan kendi sosyal medya hesabı Truth Social’da “Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum” diye yazarken hukuk ekibi mahkeme kararının davayı zayıflatmış olabileceğine inandıklarını, bu kararın gizli belge davasında da Trump’a yardımcı olabileceğini söyledi. Biden’ın kampanya ekibi ise dokunulmazlık kararının “gerçekleri değiştirmediğini” söyleyerek “Trump 2020 seçimlerini kaybettiğinde çılgına döndü ve bir çeteyi özgür ve adil seçimin sonuçlarını bozmaya teşvik etti” dedi.