Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ABD ve Irak’taki diplomasi turunun ardından Ankara’da soluklanarak misafir ağırlama moduna geçti. Gazze’deki savaş, Irak’taki Pençe-Kilit Operasyonu derken epey ağır bir gündemin içinde mekik dokuyan Fidan bu kez Ankara’da İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares ile bir araya geldi. Gündemin esas maddesi savaş ya da operasyon değildi bu kez, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik süreci masaya yatırıldı.
Fidan İspanya’nın başından beri Türkiye’nin AB üyelik sürecine içten destek veren ülkeler arasında yer aldığını söyledi. AB üyeliğinin Türkiye için stratejik bir hedef olmaya devam ettiğini mevkidaşına ilettiğini belirten Fidan sözlerine şöyle devam etti:
“Avrupa Birliği Avrupa ülkelerinin bir üst siyasi entitesi olarak ayrı bir hükmi kişiliğe sahiptir. Avrupa ülkeleriyle birebir ayrı ilişki geliştiriyoruz, Avrupa Birliği’yle kurumsal olarak başka bir ilişkimiz var. Türkiye’nin AB üyelik süreci bazı ülkelerin kısır politik gündemlerine bırakılamayacak kadar önemli.”
Bu arada Albares de Fidan’ın sözlerine arka çıkarak İspanya’nın Türkiye’nin AB üyelik sürecini desteklediğini ve üyeliğin onaylanmasını beklediklerini belirtti.
Avrupa’nın genişleme planında Türkiye yok
Avrupa Birliği 2030’a kadar genişlemeye gitmeyi planlıyor. Ancak bu planda Türkiye’ye yer olduğu söylenemez. AB’nin genişleme raporlarında ışık görülenler olarak Balkan ülkeleri, Ukrayna ve Moldova gösterilirken Türkiye’nin adı bile geçmiyor raporlarda.
Daha iki hafta önce Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic yazdığı raporda Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda sınıfta kaldığını, LGBTQ hakları konusunda geriye gittiğini yazdı. Bu gerekçelerle Türkiye’nin AB standartlarını karşılamadığını belirtti. Geçen yıl yayınlanan raporlarda da birebir aynı şeyler yazıyordu. Avrupa’daki bazı ülkeler İsveç’in NATO üyeliği mevzubahisken bu konunun düşünülebileceğini söylese de ülkelerden bazıları Türkiye’nin üyeliğine olası bakmadığını çok net şekilde ifade etmişti.
Avrupa Birliği’nde bazı kararların oy birliğiyle alındığını belirten Fidan bu sürecin bazen Türkiye’nin aleyhine işlediğini belirtti. Fidan’a göre “irade beyanı göstermesi gereken” bazı kilit ülkeler var. Ancak mevcut tabloda AB’nin demirbaşlarından Almanya ile Gazze’deki savaş sebebiyle soğuk rüzgârlar esiyor. Türkiye’ye EuroFighter satılmasına bile pek yanaşmayan Almanya’nın AB üyeliğine nasıl bakacağı muamma. Ancak Fidan umutlu olduğunu Erdoğan’ın aylar önceki sözleriyle gösteriyor: “Türkiye geleceğini Avrupa’da görüyor.”
Türkiye’nin üyelik müzakereleri 2005’te başladı ancak ilerleyen süreçte dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin çabalarıyla Türkiye’nin üyelik süreci yokuşa girdi. Fidan 2004-2005 yıllarında Avrupa’nın ortaya bir siyasi irade koyduğunu belirtmekle birlikte sözlerine “Daha sonra bu siyasi iradenin erozyona uğradığını ve giderek ortadan kalktığını, Türkiye ile ilgili olarak Avrupa Birliği’ne bambaşka bir siyasal zihnin ve iklimin hakim olduğunu gördük” diye devam etti.
AB üyeliğine Avrupa sıcak bakmıyor ama kapıları tamamen de kapatmıyor. Göçmen meselesi, gümrük birliğinin güncellenmesi, vize gibi konularda taraflar arası görüşmeler devam ediyor. Özellikle vize konusu son iki yılın en sıkıntılı konularından biri. Covid-19 pandemisinden sonra vize başvurularında bir patlama yaşansa da özellikle Türkiye’ye karşı katı kuralların uygulandığı gözle görünen bir gerçek. Bu konuların AB ile yoğun bir şekilde görüşülmesi gereken konular olduğunu söyleyen Fidan bazı durumlarda istedikleri sonuçları alamadıklarını belirtti.
Hükümet Avrupa seçimlerinden çıkacak sonucu bekliyor
Öte yandan hükümetin gelecekle ilgili planlarını hazirandaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonrasına sakladığı görülüyor. Geçen yıl Avrupa’nın Türkiye karnesi açıklandığında da Dışişleri Bakanlığı’ndan bu yılki seçimlere vurgu yapılmıştı. Şimdi Fidan bir kez daha Avrupa Parlamentosu seçimlerinin bu yaz yapılacağına işaret ederek “Bizim inancımız parlamento seçimlerinin sonuçlarından bağımsız Avrupa Birliği kurumlarıyla Türkiye arasındaki ilişkilerin pozitif gündemle daha ileriye taşınması” dedi.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Avrupa Komisyonu Başkanı Charles Michel de yer alacaktı. Bu da seçilirse görevini bırakmak zorunda kalacağı anlamına geliyordu. Bunun bir önemi yılın ikinci yarısında AB dönem başkanlığını üstlenecek olan Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın AB Konseyi başkanı olarak AB liderlerinin toplantılarını yönetme ihtimaliydi. Böyle bir senaryo Macaristan ile ilişkileri iyi ilerleyen Türkiye için de iyi olurdu ancak Michel tepkilerin ardından kararını geri çekmek zorunda kaldı.
Parlamento seçimlerinin Türkiye için bir diğer önemi ise Almanya’da kurulan yenice bir parti: DAVA. 16 Ocak’ta “mevcut partiler tarafından temsil edilmeyen pek çok vatandaş için yeni bir siyasi merkez” olduğunu açıklayan DAVA’nın esas hedefi ise Avrupa Parlamentosu’na milletvekili seçme yarışına girmek. Partiyi ilgi çekici kılan ise içindeki isimlerin AK Parti’ye yakınlığıyla bilinmesi.
Biraz da özel ilişkiler
Biraz da Türkiye-İspanya ilişkilerine giren Fidan, İspanya’nın 2015’ten bu yana Adana’da Patriot bataryası konuşlandırdığını, bunun da NATO bünyesindeki güçlü işbirliğinin göstergesi olduğunu belirtti. İspanya’nın AB içerisinde en büyük ticaret ortaklarının başında geldiğini, İspanya ile ticaret hacminde hedefin 20 milyar dolar olduğunu aktaran Fidan “Geçen yıl itibarıyla bu hedefe ulaşmayı başardık gibi, 19 milyar doları aşan bir ticaret hacmimiz var şu anda” bilgisini verdi.
Bu arada İspanya, Gazze’deki savaşta Türkiye’yle paralel tavır sergileyen az sayıdaki Avrupa ülkesinden biriydi. Şimdilerde birçok Avrupa ülkesi tepkisini gösterse de savaşın başından bu yana Filistin’de yaşananlara tepki gösteren sınırlı sayıdaki Avrupa ülkelerinin başında İrlanda’nın dışında İspanya da geliyordu. Dolayısıyla iki bakanın ortak basın toplantısında Gazze’deki savaştan da bahsedildi, Fidan önceki açıklamalarında da dile getirdiği gibi “Sorumlular er geç hesap verecektir” mesajı verdi.