İsrail bombardımanının paniğe sürüklediği 500 bin kadar insan evlerini terk ederek yollara düştü. Kimi başkent Beyrut'a, kimi dağlara ve daha kuzeye gitti. Bazıları da Suriye sınırına yığıldı. Hizbullah ise bugün ilk kez Tel Aviv'e füze attı.

Gazze’de 11 aydır süren savaş ha yayıldı ha yayılacak derken İsrail’in Lübnan’ın başta güneyi olmak üzere çeşitli noktalarına başlattığı bombardımanlar en az 564 kişinin ölümüne, 1800’den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. 2006’dan bu yana böyle bir bombardıman görmeyen Lübnan’da paniğe sürüklenen 500 bine yakın kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Savaşın başından beri İsrail’in kuzeyini baskı altında tutan Lübnan Hizbullahı ise ilk kez Tel Aviv’i füzelerle hedef aldı.

Hizbullah’ın nüfusu kalabalık İsrail kenti Tel Aviv’i hedef alan saldırısı ağır bombardımana rağmen geri adım atmaya niyetinin olmadığının bir işaretiydi. Füze İsrail’in hava savunma sistemleriyle imha edildiği için Tel Aviv’de herhangi bir hasara ya da can kaybına neden olmadı. Ancak yoğun bir çatışma haftasından sonra Tel Aviv’in hedef alınması yeni bir dönüm noktası olarak yorumlandı. Hizbullah füzenin İsrail’in dış istihbarat teşkilatı Mossad’ın merkezini hedef aldığını açıkladı. Hizbullah İsrail’in kuzeyine de roket fırlattı. İsrail’in füze savunma sistemleri füzelerin çoğunu imha etse de bazı İsrailliler şarapnellerden kaçamadı. Biri ağır iki kişi yaralandı.

İsrail bu sırada bombardımanına devam etti. Lübnan Sağlık Bakanlığı başkent Beyrut’un kuzeyinde üç kişinin öldüğünü, dokuz kişinin de yaralandığını açıkladı. Ölenlerin kim olduğu belli değil ama bugüne kadar hayatını kaybedenler arasında kadın ve çocuklar da olduğu biliniyor. Bu da İsrail’in Gazze’de “Aslında Hamas’ı hedef alıyoruz” söyleminin bir benzerini Lübnan’da kurmaya çalıştığını gösteriyor.

Tersine göç başladı

Lübnan Dışişleri Bakanlığı’na göre saldırılar Lübnan genelinde panik ve çaresizlik yarattı. Bunun yansıması olarak yaklaşık 500 bin kişi evini terk ederek daha güvenli gördüğü yerlere doğru yola çıktı. Güvenli görülen yerlerin başında da Beyrut geliyordu. Sonra da dağlar ve İsrail’den uzakta kalan kuzey. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği son günlerde binlerce kişinin Lübnan’dan Suriye’ye sığındığını söyledi. Bu da 10 yıldır süren mülteci akınının tersine döndüğü anlamına geliyor. Zamanında Suriye iç savaşından kaçanlar da Lübnan’a sığınmıştı.

Medyaya yansıyan görüntülerde yüzlerce arabanın ve kalabalık insan gruplarının sınırda beklediği görüldü. Bu kişilerden bazıları yaralıydı, çoğu da arabası olmadığı için geceyi dışarıda geçirmek zorunda kalmıştı. Ailesiyle Lübnan’ın güneyindeki köylerinden Beyrut’taki sığınağa ulaşan 33 yaşındaki Ahmed Issa “Normal uçakların sesi bile çocukları korkutuyor. Bu yüzden başka bir yere gitmek zorunda kaldık” dedi. Hükümet şimdiye kadar 42 binayı sığınak olarak belirledi. Ancak yıllar süren siyasi ve ekonomik kriz nedeniyle Beyrut akın eden binlerce insana yeterli kaynak sağlayabilecek düzeyde değil. Hükümetin personel ve malzeme eksikliği nedeniyle sığınakları işletmek ve yatak, yorgan, gıda, su ve ilaç stoku yapmak yardım gruplarına, bağışçılara ve siyasi parti üyesi gönüllülere kaldı.

İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari dünkü açıklamasında İsrail’in bombardımanı bu kadar şiddetli tutmasının sebebini “harekâtı mümkün mertebe kısa tutmak” olduğunu söyledi. Bombardımanın şiddetini anlayabilmek için geçmişe bakmak gerekiyor. 2006 savaşında Lübnan’da bir ayda bini aşkın kişi ölürken pazartesi ve şimdi bir buçuk günde onun yarısı kadar can kaybı çıktı.

Yedek askerler göreve

İsrail’in hem mevcut hem de eski üst düzey yetkilileri İsrail’in son bir hafta içinde Hizbullah’la ilgili kısa vadeli hedeflerinin çoğuna ulaştığını söylüyor. Ancak Hizbullah’ın aylardır süren sınırötesi saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan 60 bine yakın insanın evlerine nasıl döneceği hâlâ bilinmiyor. Özellikle de İsrail’in gerek geçen haftaki çağrı cihazı ve telsiz saldırıları, gerek bu haftaki bombardımanlar nedeniyle Lübnan’da neden olduğu zararın ardından Hizbullah’ın bunu daha kişisel bir sorun olarak algılaması ihtimali de var. Olası bir kara operasyonunda İsrail’in karşısında tünel, silah ve gerilla savaşı konusunda Hamas’tan çok daha deneyimli bir rakip olacak.

Yetkililer yedek askerlerden oluşan iki birliği “kuzey sınırındaki operasyonel görevler” için yeniden orduya çağrılacağını söyledi. İsrail ordusunun büyük kısmı yedek askerlerden oluşuyor. Bunlar normal şartlarda asker olmayan ancak acil durumlarda devreye sokulan sivillerden oluşuyor. Yedek askerler yılın büyük kısmını Gazze’deki savaşta geçirdi. İkinci bir cephe açılması bu kişilerin ruhen ve bedenen daha da yıpranması anlamına gelir. Zaten Hizbullah’ın amacı da İsrail’e karşı kazanabileceği bir savaşın içine girmek değil, İsrail ordusunu olabildiğine yıpratmak.

Netanyahu ABD yolunda

İşin bir de diplomatik boyutu var. İsrail bu bombardımanları dünya liderleri BM Genel Kurulu için ABD’nin New York kentindeyken yaptı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Lübnan’daki durum sebebiyle New York ziyaretini olabildiğince geciktirdi. Zaten yola yarın çıkması, konuşmasını da cuma günü yapması bekleniyor. Dolayısıyla ABD Başkanı Joe Biden’ın hafta başında Gazze’de ateşkes çağrısı yapması ya da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Dünya Lübnan’ın ikinci Gazze olmasını göze alamaz” sözlerini duymazdan gelmek için bahanesi oldu.

Netanyahu’nun bu gecikmesi BM kürsüsünde Gazze savaşının bitmesi için sesini yükselten liderlerin sesini de duymaması anlamına geliyordu. Yükselen seslerden biri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a aitti. Erdoğan kürsüden yaptığı konuşmada “70 sene önce Hitler insanlığın ittifakıyla nasıl durdurulmuşsa Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır” dedi.

Üçüncü Lübnan savaşı! İsrail bomba yağdırdı, 36 saatte 600’e yakın ölü var, 10 binler göçtü