Ukrayna’daki savaşı sona erdirmenin ileriye dönük yolunu belirlemek amacıyla İsviçre’de düzenlenen iki günlük zirve dün sona erdi. 80’den fazla ülkeden temsilcinin ve uluslararası örgütün katıldığı zirvenin son günü ortak bildiriye can alıcı isimler imza atmadı. Bu ülkeler G20’ye tepki olarak doğan ve Küresel Güney’in yeni kapısı BRICS’e üye Hindistan ve Güney Afrika ile birliğe üye olmaya aday Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE).
Belgeyi imzalayan ülkelerin hepsi tüm devletlerin toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına karşı tehdit ya da güç kullanmaktan kaçınma taahhüdünü yineledi. Metinde Ukrayna dahil tüm devletlerin egemenlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğü ilkelerine uluslararası alanda tanınan sınırları içinde saygı gösterme gereği vurgulandı.
Ukrayna Devlet başkanı Volodimir Zelenski Avrupa Birliği, Gana, Kanada, Şili ve İsviçre liderleriyle ortak basın toplantısında gazetecilere “Zirvenin tüm katılımcılarının Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemesi önemli. Çünkü toprak bütünlüğü olmadan kalıcı barış sağlanamaz” dedi.
Rusya ve Çin yoktu, ama Putin’in fikirleri olay oldu
Barış planının ana hatları ilk olarak 2022’nin sonlarında çizilmişti. Ancak Ukrayna savaşına doğrudan muhatap olan Rusya şimdiye kadar zirveye dahil edilmedi. Dolayısıyla anlaşma tamamen Ukrayna’nın taleplerinden oluşuyor. Rusya zirveye katılmasa da kamuoyu önünde yaptığı açıklamalarda şimdiye kadar işgal edip ele geçirdiği yerleri alması halinde Ukrayna’da işgali yaygınlaştırmayacağını söylüyor.
Zirve başlamadan bir gün önce de Putin kendi barış planını yineledi: Ukrayna birlikleri Moskova’nın ilhak ettiğini söylediği güney ve doğudaki topraklardan çekilsin ve Kiev NATO’ya katılma isteğinden vazgeçsin. Rus güçleri son aylarda Donetsk ve Luhansk’ta kazanım elde etse de Herson ve Zaporijya’yı kapsayan dört bölgeyi işgalden çok uzak.
Kamala Harris ile İsviçre’ye giden ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan zirvede gazetecilere Putin’in sunduğu anlaşma çerçevesinin “temel ahlaka aykırı” olduğunu söyleyerek “Putin Ukrayna’nın sadece Rusya’nın şu an işgal ettiği topraklardan vazgeçmesini değil Rusya’nın müzakere etmeden önce Ukrayna’nın kendi topraklarından ayrılmasını istiyor. Ukrayna’nın gelecekteki Rus saldırılarına karşı savunmasız kalması için de silahsızlanması gerekiyor. Sorumluluk sahibi hiçbir ülke bunun barış için makul bir zemin oluşturduğunu söyleyemez” dedi.
Ukrayna bugüne kadar Rusya’yı duymazdan gelse de cephede ilerleyen taraf Rusya. Dolayısıyla Ukrayna masada kazanan olmak için barış planına destekçi toplamaya çalışıyor. Barış formülü de denen plan savaşın durdurulması, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün yeniden tesis edilmesi, Rus birliklerinin Ukrayna topraklarından çekilmesi ve Ukrayna’nın Rusya ile savaş öncesi sınırlarına dönmesi gibi Rusya Devlet Balkanı Vladimir Putin’in asla kabul etmeyeceği talepler içeriyor.
Katılım yüksekti ama herkes ikna edilemedi
Destekçi toplama girişiminin yeni adresi Lucerne’ydi. Toplantıya Arjantin, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Hollanda, Polonya, İsveç ve Birleşik Krallık liderleri vardı. Türkiye’yi de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil etti. ABD’den ise Başkan Yardımcısı Kamala Harris toplantıya katıldı. Harris burada insani yardım harcamalarında kullanılacak ve Ukrayna’nın altyapısını yeniden inşa etmesine yardımcı olacak 1,5 milyar dolarlık yardım paketini açıkladı. Katılımın büyüklüğünü Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen “Dünya Rusya’nın saldırganlığıyla ortaya çıkan savaşı derinden önemsiyor” diye yorumladı.
Bununla birlikte zirvede iki isim kayıptı. Rusya ve Batı’nın açtığı ticari boşluğu doldurmaya çalışan Çin. Her iki ülkenin de zirvede olmaması etkinlik öncesi toplantının başarıya ulaşıp ulaşmayacağı sorularını gün yüzüne çıkarmıştı. Zirveye katılım yüksek olsa da BRICS’e üye olan ya da üye olmayı hedefleyen ülkelerin hiçbiri anlaşmaya imza atmadı.
Yayınlanan bildiride imzacıların Ukrayna’nın işgal altındaki Zaporijya Nükleer Santrali dahil kendi nükleer santrallerine sahip olmasına izin verilmesi ve Kremlin’in hem nükleer silah kullanımından hem de nükleer silah kullanma tehdidinden kaçınması gibi ilkeler vardı. Taraflar uygunsuz şekilde evlerinden edilen çocukların ve sivillerin Ukrayna’ya geri gönderilmesi gerektiğini de onayladı.