Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın temmuz ayında Vilnius’taki NATO zirvesinden hemen önce İstanbul Havalimanı’nda İsveç’in NATO üyeliğine karşılık Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliğinin önünün açılmasını şart koşmuştu. Böylelikle Türkiye’nin yıllardır sürüncemede kalan AB üyeliği hedefi yeniden konuşulur oldu.
Ancak AB ülkelerinin hepsi Türkiye’nin üyelik talebine sıcak bakmıyor. Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, iki ay önce konuyla ilgili olarak, “İnsan hakları savunucuları hapislerde yatarken, AB’ye üyelik konusu milim ileriye gidemez” yorumunda bulunarak Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakmadığını açık açık belirtmişti.
Bunların üzerine hem Avrupa Parlamentosu’nun (AP) dün oylayarak kabul ettiği rapor ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in birliğin genişlemesini konuşurken Türkiye’den hiç bahsetmemesi, üyelik hayalinin yakın olmadığının en bariz habercileri oldu.
Hükümeti öfkelendiren rapor
AP Daimi Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türkiye üzerine bir rapor hazırlamış, bu rapor önce 18 Temmuz’da AP Dışişleri Komisyonu’nda kabul edilmişti, dün de AP Genel Kurulu’nda oylamaya sunuldu ve 434’e 18 çoğunlukla kabul edildi. 152 parlamenter ise rapora çekimser kaldı. Söz konusu rapor Dışişleri Bakanlığı’ndan epey bir tepki gördü.
Raporun ilk kısmında Türkiye’nin Rusya’yla ilişkileri hem eleştirildi hem de Ankara’nın özellikle tahıl anlaşmasındaki arabulucu pozisyonu övüldü. Batı’nın Rusya’daki yaptırımlarına uymadığı için eleştirilen Türkiye’nin Moskova ile başta nükleer enerji alanı olmak üzere işbirliklerine yönelik endişeler de dile getirildi. Ayrıca İsveç’in NATO üyeliğinin hâlâ onaylanmamasının Rusya’nın işine yaradığı vurgusu yapıldı.
Raporun ilerleyen kısımlarında hak ve özgürlükler konusuna değinildi. Geçen yıl çıkan Dezenformasyon Yasası’na da dikkat çekilen raporda, özgürlükler konusundaki olumsuz gidişatın sürdüğü belirtildi. Yargı bağımsızlığının eksik olduğu ifade edilirken, Türkiye’ye bir de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyma çağrısında bulunuldu.
Hedef alınan gazeteciler ile siyasetçilere de vurgu yapılan raporda, HDP’ye açılan kapatma davası ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan davalar hatırlatıldı. Kadınların ve LGBTİQ+ bireylerin şiddetin hedefinde olduğu belirtilen raporda, bir yandan kadın cinayetlerindeki veri eksikliğine değinilirken diğer yandan da siyasetçilerin LGBTİQ+ bireylere yönelik olumsuz söylemleri kınandı.
Dış politikanın da değerlendirildiği raporda son dönemde Mısır, Yunanistan ve Ermenistan ile atılan normalleşme adımları olumlu bulunurken, Suriye’nin kuzeyindeki askeri operasyonlar kınanarak, bunun ‘Suriye topraklarının yasa dışı işgali’ olduğu belirtildi.
Raporun son bölümünde ise Dışişleri Bakanlığı’nı öfkelendiren esas ifadeler yer aldı. Zira burada yukarıda belirtilen eksikliklerin devam etmesi halinde ‘Türkiye’nin AB üyelik sürecinin mevcut koşullarda devam edemeyeceği’ belirtildi. Oturum sırasında Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ise Gümrük Birliği, vize kolaylığı, enerji ve teknoloji, yatırımlar, gıda güvenliği gibi konularda hızlı ilerleme kaydedilebileceğini belirtti.
‘Sığ ve vizyonsuz’ bir rapor
Raporu ‘sığ ve vizyonsuz yaklaşımın bir yansıması’ olarak nitelendiren Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Bu rapor, maalesef AP üyelerinin gündelik popülist siyasetin esiri olduklarını, hem AB’ye hem bölgemize yönelik doğru stratejik yaklaşım geliştirmekten ne kadar uzak kaldıklarını da göstermektedir” denildi.
“AP’nin ilişkilerimizin belkemiği olan katılım müzakereleri yerine farklı arayışları gündeme getirmesini akıl dışı buluyoruz” ifadelerine yer verilen açıklamada, gelecek seneki AP seçimleri sonrasında kurulacak yeni parlamentonun ‘tarafsız, rasyonel ve yapıcı bakış açısıyla hareket edeceğinin’ umulduğu belirtildi.
Avrupa Parlamentosu’nun 2022 Türkiye Raporu Hk. https://t.co/m6O8efDAPi pic.twitter.com/m2xkD8LzNX
— T.C. Dışişleri Bakanlığı (@TC_Disisleri) September 13, 2023
von der Leyen Türkiye’nin adını bile geçirmedi
Bir yanda AP raporu gündem olurken öbür yanda Ursula von der Leyen’in Avrupa Parlamentosu’nda dün yaptığı konuşma dikkat çekti. Ukrayna ve Gürcistan’ın birliğe üyelik olasılığından bahsedilirken Türkiye’nin adının anılmaması dikkat çekti.
Her yıl yapılan ‘Birliğin Durumu’ oturumunda konuşan von der Leyen, geçen yılın haziran ayında adaylık statüsü verilen Ukrayna’nın birliğe katılım yolunda önemli adımlar atmakla beraber, yerine getirmesi gereken bazı koşullar olduğuna değindi.
“Bunun kolay bir yol olmadığını biliyoruz” diyen von der Leyen “Üyelik, değerler temeline dayanıyor. Bu da çok çalışmayı ve liderliği gerektiriyor. Ancak daha şimdiden büyük gelişme var. Ukrayna’nın bayağı aşama kat ettiğini gördük” diye konuştu.
von der Leyen Gürcistan’ın AB’ye adaylığı konusunda ise oldukça temkinli davranarak, “AB perspektifinin Gürcistan’daki birçok kişi için ne kadar önemli olduğunu biliyorum” diyerek, AB’nin yeni üye ülkeleri kabul edebilmek için hazırlanması gerektiğini söyledi.
Geçen ay AB Konseyi Başkanı Charles Michel de von der Leyen’in söylemine benzer bir şekilde 2030 yılına kadar birliğin genişlemeye hazır olması gerektiğini dile getirmişti. Birlik 27 üyeden oluşuyor. Aday ülkeler arasında Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek, Sırbistan, Türkiye, Ukrayna ve Moldova var. Gürcistan ve Kosova ise şimdilik potansiyel adaylar arasında yer alıyor.
Ursula von der Leyen’in konuşmasının detaylarını buradan okuyabilirsiniz.