Amerika’nın başkenti Washington DC’de bir askeri helikopter Ronald Reagan Havaalanı’na inmekte olan uçağa çarptı. Bu tuhaf kazayı Başkan Donald Trump 1960’larda çıkmış bir başkanlık kararnamesine bağladı.

ABD’nin başkenti Washington DC’de, şehrin çok içinde bir önemli havaalanı var: Ronald Reagan Ulusal Havaalanı.

Türkiye’de dün sabaha karşı, ABD’de ise önceki akşam akşam 21.00 sularında bu havaalanına inmek için alçalışa geçmiş bir uçakla o bölgede eğitim uçuşunda olduğu açıklanan bir askeri helikopter çarpıştı. İki araç da alevler içinde Potomac Nehrine düştü, kurtulan olmadı, 67 kişi öldü.

Dünyanın ve Amerika’nın en meşgul ama aynı zamanda en kontrol altında lan hava sahalarından birinde yaşanan bu kaza her bakımdan tuhaftı ve daha oluş anı kameralarla kaydedilmişti.

Başkan Donald Trump neredeyse kaza olur olmaz kendi sosyal medyasından sanki sade bir internet klavye silahşörü gibi yazmaya başladı, “Helikopter neden göre göre çarptı” dedi, kazanın arkasında komplo arar gibiydi.

İlerleyen saatlerde henüz yetkililer arama kurtarmanın tamamlandığını açıklamadan Trump yine sosyal medyadan “Herkes öldü” dedi.

Sonra da bir basın toplantısı yaptı. Toplantıda düşen uçakla ilgili teorisi, uçağın düşmesine Trump yönetiminin bir hafta önce son verdiği ABD’deki DEI adı verilen uygulamanın yol açtığıydı.

DEI adı verilen uygulama ‘Diversity-Equality-Integration’ (Çeşitlilik-Eşitlik-Entegrasyon) kelimelerinin kısaltması ve 1960’lı yıllarda Başkan Johnson tarafından çıkarılmış bir kararnameye dayanıyor. Kararname, işe alımlarda (ve üniversiteye girişlerde) ırksal ve cinsel çeşitliliğe dikkat edilmesi, bütün etnik ve inanç gruplarına eşit davranılması ve toplumdaki dezavantajlı kesimlerin topluma entegre edilmesini hedefleyen programlar bütünü.

Amerikan sağı uzun zamandır bu uygulamalara karşı çıkıyordu, Trump yönetimi geçen hafta çıkardığı kararnameyle 1960’lardan kalma bu uygulamaya tamamen son verdi, Amerika bir haftadır bu konuyu tartışıyor.

Konunun uçak kazasıyla ne ilgisi var? Başkan Trump’a göre var, çünkü o bu kazadan kule görevlilerini sorumlu tutuyor, yeterli olmadığı halde kulede sırf çeşitlilik ve eşitlik olsun diye işe giren insanlar olduğunu öne sürüyor.

Oysa kazadan sonra anlaşıldı ki kulede yeterince insan çalışmıyordu, ayrıca kule görevlisi helikopter pilotunu defalarca uyarmış ama cevap alamamıştı.