Lübnan’da salı günü öğleden sonra yüzlerce çağrı cihazının patlaması sonucu 12 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Olayın sorumluluğunu üstlenen çıkmadı, ama patlamaların özellikle İsrail’in “kuzeyde yaşayanları evlerine döndürme”yi savaş hedeflerinden biri haline getirdikten hemen sonra meydana gelmesi gözleri İsrail’e çevirtti. Malum, Gazze’deki savaşın başladığının ertesi günü Lübnan Hizbullahı İsrail’in kuzeyini ağır ateş altına almış, on binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda olmuştu.
Bu saldırı akılda birçok soru oluşturdu. Çağrı cihazları Lübnan’da neden bu kadar yaygındı, nasıl olmuştu da hepsi neredeyse aynı anda patır patır patlamaya başlamıştı? İşin ucunda bir patlayıcı mı vardı, siber güvenlik tehlikesi mi söz konusuydu? Bu soruların cevaplarının peşine düşelim:
1) Patlama nasıl oldu?
Hizbullah üyelerinin taşıdığı çağrı cihazları yerel saatle 15:30’da neredeyse aynı ada patladı. O sırada bu cihazlar kimilerinin elinde, kimilerinin cebindeydi, Hizbullah’ın yoğun olarak varlık gösterdiği bölgelerde meydana gelen bu patlamalara neyin sebep olduğu hemen anlaşılamadı. Hizbullah yetkililerinden biri bazı kişilerin cihazlarının ısındığını hissettiğini söyledi.
Atlanta’daki siber güvenlik şirketi Errata Security’nin CEO’su Robert Graham Amerikan gazetesi Wall Street Journal’a bilgisayar korsanlarının çağrı cihazlarına zarar verebilecek kötü amaçlı bir kod göndererek bataryaların patlamasına neden olmasının mümkün olduğunu söylüyor. Ancak bunu yapmak o kadar kolay bir iş değil. Öncelikle cihazın marka ve modelinin bilinmesi gerekiyor. Hadi diyelim ki cihazlar gerçekten hacklendi, o videolarda görülen patlamalar kadar güçlü bir etki yaratmaları da mümkün değil. Yani bilgisayar korsanları bu tür saldırılar gerçekleştirebilir ama iş eyleme geldiğinde yapması zor ve sonuçları abartıldığı kadar büyük olmayabilir.
Graham’a göre üreticilerden gelen çağrı cihazı sevkiyatının varış noktasına giderken durdurulması ve içine kötü amaçlı kodlarla birlikte patlayıcıların yerleştirilmiş olması ihtimali yüksek.
2) Saldırının arkasında kim var?
Hizbullah ve Lübnan hükümeti saldırıdan İsrail’i sorumlu tutuyor. Her ikisi de sivillerin öldüğünü söyledi ve misilleme yeminleri etti. İsrail ordusu konu hakkında yorum yapmaktan kaçınsa da hem İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hem de Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın patlama olduğu gün yaptığı açıklamaları “Kuzeydeki vatandaşlarımızın evlerine dönmesi için askeri operasyon şart” şeklindeydi.
3) Patlayıcı hakkında ne biliyoruz?
Bu arada Batı medyası Amerikan yetkililere dayandırdığı haberinde çağrı cihazına yönelik saldırının İsrail tarafından yeni çağrı cihazlarına yerleştirilen patlayıcı maddelerle yapıldığını yazmaya başladı. Yetkililerden bazılarına göre saldırıda kullanılan patlayıcının büyüklüğü 28 ila 56 gram arasındaydı. Bu patlayıcılardan her biri çağrı cihazındaki pilin yanına yerleştirilmişti. Patlayıcıları patlatmak için de uzaktan tetiklenebilen bir anahtar yerleştirilmişti. Yetkililere göre bu çağrı cihazına sahip kişiler 15:30’da Hizbullah yönetiminden geldiklerini sandıkları bir mesaj aldı. Ancak o mesaj patlayıcıları tetiklemişti.
İsrail siber güvenlik danışmanlık şirketi Auren’den Osher Assor, böyle bir operasyonu planlamanın en az bir yıl sürmüş olabileceğini söylüyor. Çünkü bu cihazlar saldırının gerçekleştiği dakikaya kadar normal bir şekilde çalışmaya devam etmişti.
Olayla ilgili görüntüleri inceleyen siber güvenlik uzmanları patlamaların güç ve hızının patlayıcı madde kaynaklı olduğunun su götürmez bir gerçek olduğunu söylüyor. Yazılım şirketi WithSecure araştırma uzmanı olan Mikko Hypponen New York Times’a “Bu çağrı cihazları muhtemelen bu tür patlamalara neden olacak şekilde modifiye edildi. Patlamanın boyutu ve gücü bunun sadece bataryayla mümkün olmayacağını gösteriyor” diyor.
4) Hizbullah ajanları neden çağrı cihazı kullanıyor?
İsrail ve Hizbullah arasındaki sınır çatışmaları 11 aydır sürüyor ve İsrail istihbaratının nasıl çalıştığını bilen Hizbullah iletişim ağlarının ne kadar zayıf olduğunun farkındaydı. Her an dinlenme ihtimaliyle karşı karşıyaydılar. Hem zaten Bunun için de örgütün lideri Hasan Nasrallah şubat ayında bir talimat verdi: Cep telefonlarını kullanmayı bırakıp çağrı cihazlarına geçin.
5) Çağrı cihazları nereden geldi, kim yaptı?
Gelen ilk haberlerde çağrı cihazlarının Tayvan’da Gold Apollo şirketi hedef gösterildi. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerden bazılarında da çağrı cihazının modelinin AR924 olduğu görülmüştü. Ama sonra Gold Apollo cihazları kendilerinin üretmediğini söyleyerek Macaristan merkezli BAC şirketini hedef gösterdi. Buna göre Gold Apollo, BAC’a ürettiği cihazlara kendi etiketini koyması için izin vermişti. BAC’tan henüz açıklama gelmedi. Patlayan cihazların Hizbullah’ın son günlerde aldığı yeni bir sevkiyattan kaynaklandığı söyleniyor. Öte yandan Batı medyası Hizbullah’ın bu çağrı cihazlarını Gold Apollo’dan sipariş ettiğini ve çoğunun AR924 model olduğunu yazıyor. Hatta bu sevkiyata şirketin üç modeli daha dahilmiş.
6) Kaç kişi öldü ve yaralandı?
Yetkililer Lübnan genelinde 2750 kişinin yaralandığını ve 12 kişinin öldüğünü açıkladı. Yaralananlardan biri de İran’ın Lübnan Büyükelçisi Mücteba Amani’ydi. Amani’nin çağrı cihazı da patladı. Büyükelçinin hafif yaralandığı biliniyor. Bu arada sosyal medyada Amani’nin gözlerinden birini kaybettiğine dair birtakım spekülasyonlar dolaşıyor ama büyükelçiliğin açıklamasında bunun doğru olmadığı vurgulandı.
Sağlık Bakanlığı 2750’yi aşkın yaralıdan 1800’ünün hastanelik olduğunu ve 460’ının aldıkları ağır yaralar için acil ameliyat olması gerektiğini söyledi. Lübnan Sağlık Bakanı Firas Abiad bazı hastaların Suriye ve İran’a gönderildiğini ama yüzde 92’sinin Lübnan içinde tedavi edildiğini söyledi.
Abiad patlamada en az iki çocuğun öldüğünü söyledi. Abiad bunun sebebi olarak çağrı cihazlarının çoğunun evde, çocukların cihazla oynayabileceği yakınlıkta olmasını gösteriyor. Kaç Hizbullah üyesinin öldüğü bilinmiyor ama üst düzey Hizbullah yetkililerinden bazılarının çocuklarının öldüğü biliniyor.
7) Neden şimdi?
Sorulardan biri de saldırının neden şimdi gerçekleştiği. Bu saldırının zamanlamasının çok daha büyük bir anlamı var mı? İsrail Hizbullah saldırılarını önlemeyi artık bir savaş hedefi olarak belirledi. Çağrı cihazı saldırısı savaşın daha da genişlemesi olarak yorumlanabileceği gibi, saldırının bir zaman sınırı olduğu şeklinde de görülebilir. Yani bu sızıntının fark edilebileceği endişesiyle operasyon başlatılmış olabilir.
Uluslararası Kriz Grubu’ndan kıdemli İsrail analisti Mairav Zonszein İsrail’in bu saldırı için aylarca hazırlanmış olabileceğini söylüyor. El Cezire’ye konuşan Zonszein “Buradan sonra İsrail nereye gidecek? Bu sorunun cevabını hâlâ bilmiyoruz” diyerek İsrail’in bundan sonraki savaş stratejisinin belirsiz olduğuna dikkat çekti.
8) Çağrı cihazları nasıl çalışıyor?
Sinyal: Mesajları iletmek için radyo frekanslarından faydalanıyor.
İzlenebilirlik: Tek taraflı çağrı cihazları sinyal göndermediği için takip edilemiyor.
Ağ: İnternet ve hücre kulelerine bağlı değil.
Popülerlik: 80 ve 90’larda sık kullanılıyordu ama cep telefonlarının ortaya çıkışıyla bu bozuldu.
Pili: Birkaç hafta dayanabiliyor.
“Telefon varken çağrı cihazları neden?” diyebilirsiniz. Çağrı cihazları radyo frekanslarıyla çalıştığı için hücre kulelerinin yoğun olduğu ya da Wi-Fi’nin çalışmadığı durumlarda bile çalışmaya devam edebiliyor.
Çağrı cihazı piyasası, Cognitive Market Research’e göre geçen yıl 1,6 milyar dolardı. Özellikle Tayvan ve Çin’de bu teknolojiyi ürete birçok şirket var. Motorola gibi 90’ların önde gelen çağrı cihazı markaları, cihazı üretmeyi yıllar önce bıraktı ve mobil operatörler yıllar önce bu hizmeti vermeyi bıraktı.
9) Çağrı cihazlarını kimler kullanıyor?
Çağrı cihazları dünya genelinde o kadar yaygın bir teknoloji değil. Telefon gibi ileri teknoloji bir cihaz varken çağrı cihazı ilkel kalıyor. Ancak dünya genelinde sağlık sektöründe hâlâ yaygın kullanılıyor. Avantajlarından biri pillerinin uzun süre dayanması. Özellikle doktorları acil durumda görev yerlerine çağırmak için kullanılıyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Türkiye’de de endişelerin baş göstermesi üstüne “Türkiye’de çağrı cihazları neredeyse hiç kullanılmıyor. Çağrı cihazları özelinde Türkiye’de bir risk olmadığını net olarak söyleyebilirim” dedi. Uraloğlu siber saldırılara karşı önlem alınması gereken çok tedbir olduğunu da söylüyor. Buna göre Türkiye her gün siber güvenlik olarak 400’ün üstünde saldırıyı önlüyor. En önemli tedbirlerden biri de teknolojiyi millileştirmek.
10) Dünya ne diyor?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Lübnan Başbakanı Necib Mikati ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre görüşmede Erdoğan, Lübnan’da düzenlenen saldırıyla ilgili üzüntülerini ifade etti. Saldırıda yaşamını yitirenlere rahmet dileyen Erdoğan İsrail’in çatışmaları bölgeye yayma çabalarının son derece tehlikeli olduğunu, İsrail saldırganlığını durdurmak için gayretlerin devam edeceğini söyledi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da saldırıları şiddetle kınadıklarını söyleyerek olayla ilgili kapsamlı soruşturma başlatılmasını istedi. Zaharova yazılı açıklamasında bu saldırının “Lübnan’a karşı yapılan terör ve hibrit savaş eylemi” olduğunu vurgulayarak, “saldırıyı yapanların Orta Doğu’da büyük bir savaş kışkırtmaya çalıştığını” söyledi.
Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise başkent Moskova’da gazetecilere konuşarak Lübnan’da çağrı cihazlarının patlamasının bölgedeki durumun gerginleşmesine yol açabileceğini ve kontrol edilemez hale getirebileceğini söyledi. Bu olayın detaylı şekilde araştırılması ve soruşturulması gerektiğinin altını çizen Peskov, “Elbette çağrı cihazların patlamasının arkasında olanların tespit edilmesi gerekiyor. Uzmanların, bizde ve başka yerlerde benzer risklerin ortadan kaldırılmasına yönelik önlemlerin alınması amacıyla bu durumu incelemesi gerekiyor” diye konuştu.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ortadoğu’daki tüm tarafların “çatışmayı büyütecek adımları atmaktan kaçınması” gerektiğini söyledi. Mısır’da basın toplantısında konuşan Blinken ABD’nin bu olaylardan önceden haberi olmadığını ve bilgi toplamaya devam ettiklerini söyledi. Mısırlı mevkidaşı Bedir Abdülati de saldırıyı kınayarak “Mısır Lübnan’ın egemenliğine kastedecek tek taraflı tüm eylemlere karşıdır. Lübnan hükümeti ve halkıyla dayanışma içindeyiz. Lübnan’ın egemenliğini hedef alan tüm girişimleri de kınıyoruz” dedi.
Lübnan’daki Büyükelçisi Mücteba Amani’nin de hafif yaralandığı bu saldırılarla ilgili İran, İsrail’i “toplu cinayetle” suçladı. İran Dışişleri Bakanı Nasır Kenani “Siyonist rejimin terör eylemi” olarak nitelediği durumun “toplu cinayete bir örnek oluşturduğunu” söyledi.
Avrupa’dan da tepki yükseldi. Belçika Başbakan Yardımcısı Petra De Sutter saldırıyı kınayarak “Sessizlik bir seçenek değil. Uluslararası soruşturma gerekiyor. Dökülen kan son bulmalı” dedi.