Yeni doğan ikiz bebeklerinin doğum belgesini almak için Deyrel Belah’taki evinden ayrılarak devlet dairesine giden Filistinli Muhammed Ebu El Qumsan’ı döndüğünde hiç beklemediği bir haber bekliyordu. İsrail güçleri evini vurmuştu, hem bebekleri Aysal ve Aser hem de eşi Jumana saldırıda hayatını kaybetmişti. Aksa Şehitleri Hastanesi’nin avlusunda yere yığılan babanın ağzından dökülen sözler “Size yalvarıyorum. Bırakın onları göreyim. Eşim daha yeni doğum yaptı. Lütfen onu görmeme izin verin”di.
Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde Qumsan’ın etrafında toplanan kişilerin onu teselli etmeye çalıştığı görülüyor. Bir başka görüntüde ise Qumsan kaybettiği ailesinin kefenlenmiş cesetlerinin yanında diz çökmüş halde. Sonrasında da sadece birkaç saat önce sağlıklı bir şekilde bıraktığı ailesinin cenaze namazını kılıyor. Daha sonra imam “Allah sizi cennette buluştursun” diyor.
Mohamad Abu Qumsan wollte die Geburtsurkunden für seine neugeborenen Zwillinge Aysar und Aysal abholen. Als er zurückkehrte, musste er feststellen, dass seine Frau und seine Zwillinge bei einem israelischen Luftangriff auf vertriebene Familien getötet worden waren. Die… pic.twitter.com/V0b7h7YSz0
— Laith Arafeh 🇵🇸 (@ArafehLaith) August 13, 2024
Hastane yetkililerine göre Qumsan’ın eczacı olan eşi ve dünyaya daha yeni getirdikleri bebekleri İsrail’in bölgeye düzenlediği saldırılarda ölen 23 kişi arasında. Bu saldırıda dokuz aylık bir bebek de hayatını kaybetti.
Çiftin evliliği de çok yeniydi. Düğünlerinin haberini geçen yıl temmuz ayında “Sonsuza kadar birlikte olacağız” diyerek paylaşmışlardı. Yani savaştan çok kısa süre önce evlenmişlerdi. Qumsan ve eşi aslında Deyrel Belah’ta yaşamıyordu. İsrail’in tahliye rotasını izleyerek Deyrel Belah’taki bu apartman dairesine gelmişlerdi. Aser ve Aysal daha üç gün önce dünyaya gelmişti. Ama 14 Ağustos’ta bu yolculukları İsrail’in saldırısında son buldu.
Jumana birkaç gün önce Facebook hesabından ikiz bebeklerinin doğumunu “mucize” olarak nitelediği bir yazı yayınlamıştı. Aser ve Aysal son örneklerden olsa da tekil örnekler değil. İsrail’in bugüne kadar Gazze’ye düzenlediği saldırılarda 115 yenidoğan bebek hayatını kaybetti. Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre savaşın başından bu yana ölen çocukların sayısı ise 16 bin 400’den fazla. Savaşta öldürülen Filistinlilerin toplam sayısı 40 bini geçti, yaralıların sayısı ise 92 bini.
Qumsan ailesinin tamamını kaybeden, bombardımanın dışında açlıkla ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele eden ve harabeye dönmüş bölgede sığınacak bir çatı arayan ve bu nedenle sevdiklerinin yasını tutacak vakti olmayan yüz binlerce Filistinli savaş mağdurundan biri.
Nereye kadar?
Birleşmiş Milletler’in (BM) Filistinli mültecilere yardım kuruluşu olan UNRWA’ya göre en az 1,9 milyon Filistinli evini terk etmek zorunda kaldı. Sayıları 2,2 milyonu aşan nüfus ise açlık ve hastalık riskiyle karşı karşıya. Daha bir ay önce Gazze’deki bir kanalizasyonda polio (çiçek hastalığı) virüsüne rastlanmıştı. Üstelik İsrail’in Gazze’ye bıraktığı bombalardan bazıları enkazların arasında patlamamış halde bekliyor. İsrail’in yarattığı bu yıkımın ancak 16 yıl içinde temizlenebileceği tahmin ediliyor.
İşin kötü tarafı yardım görevlileri, İsrail’in getirdiği kısıtlamalar nedeniyle savaş mağdurlarına yeterince yardım ulaştıramadıklarını söylüyor. Bölgedeki sağlık çalışanları ise çoktan iflas etmiş sağlık sistemine rağmen yaralıları tedavi etmeye çalışıyor. Gazze Sağlık Bakanlığı şimdiye kadar 885’ten gazla sağlık çalışanının öldürüldüğünü ve şeritteki 36 hastanenin yarısından daha azının kısmi faaliyette olduğunu belirtiyor.
BM’nin yardıma muhtaç çocuklarla ilgilenen kurumu UNICEF, Gazze’deki savaş nedeniyle Gazze’de en az 17 bin refakatsız ya da ailesinden ayrı düşmüş çocuk olduğunu düşünüyor. UNICEF yetkililerinden Salim Oweis cuma günü “Gazze’de yaşanan acıların, yıkımın ve sık görülen yerinden edilme durumunun şiddeti karşısında şok oldum. Dünyanın televizyon ekranlarından izlediği görüntüler, insanların 10 ayı aşkın süredir katlandıkları cehennemi gözler önüne seriyor. Görüntülerin tam olarak gösteremediği şey ise yıkılan binaların ardındaki mahallelerin, geçim kaynaklarının ve hayallerin nasıl da yerle bir olduğu” dedi.