Merkez Bankası verilerine göre, geçen yıl toplam kredi kartı borcu 2,5 kat artışla 1 trilyon TL’yi aşarak rekor kırdı. Seçimden sonra kısıtlama geleceği endişesiyle 29 Mart haftasında toplam kredi kartı harcamaları 278,5 milyar TL ile en yüksek seviyesine ulaştı. Enflasyonu frenlemek için Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de sık sık önlem geleceği açıklamalarının ardından ilk beklenen gelişme kredi kartı faiz oranlarındaki artış oldu. Merkez Bankası kredi kartında aylık azami akdi faizini yüzde 3,66’dan yüzde 4,25’e yükseltti. Böylece 6 Nisan’dan itibaren vergiler dahil edildiğinde azami akdi faiz oranı aylık yüzde 5,53, yıllık basit yüzde 66,3’e yükseldi. Bu artış kart kullanımına beklenen azalışı getirir mi bilinmez ama asıl asgari ödeme tutarındaki artış ve taksit sayısındaki azalmanın rol oynayacağı düşünülüyor. Bu düzenlemeleri de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun yapması bekleniyor.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz da kredi kartına kısıtlamanın halkı borç sarmalına sokacağını düşününlerden. Yılmaz, BBC Türkçe‘ye yaptığı açıklamada artan fiyatlar ve enflasyonist sürecin vazgeçilmeyecek harcamaların kredi kartıyla yapılmasına neden olduğunu belirterek, “Bugün tartıştığımız kredi kartı kullanımındaki artış sorunu, asgari ödeme tutarını ödeyemeyenlerin sayısının artması, yasal takiplerin varlığı, bir dönem yol alınamaması ya da bir dönem de yol alınmak istenmesine rağmen beklenen, arzu edilen sonuçların alınamaması nedeniyle karşımıza çıkıyor. Sıkı para politikası uygulaması sonrasında kredi kartıyla yapılan gıda harcamaları tam üç kat artmış. Bu durumun sebebi söz konusu ürünlerdeki fiyat artışıdır. Eğitimdeki, gıdadaki, akaryakıttaki fiyat artışlarıdır” diyor.
Sıkı para politikası vatandaşı borçlu yakaladı
Düşük faiz politikası beklenenden daha fazla uzadığı için kart borçlarını diğer kartlarla ya da ihtiyaç kredileriyle kapatmanın bir alışkanlık haline geldiğini vurgulayan Yılmaz, “Fakat gevşek para politikasından sıkı para politikasına geçilince hem ihtiyaç kredilerine ulaşmak zor ve maliyetli oldu hem de bir kartın borcunu diğer kartla kapatmak çok maliyetli hale geldi. Bu politika değişikliğine hem hane halkı hem de işletmeler borçlu şekilde yakalandı” diye konuşuyor. 6 ayda bir asgari ücrete yapılan zammın yoksulluğu gizleyemediğine dikkat çeken Yılmaz, şunları söylüyor:
“Ücret nominal olarak artıyor, reel olarak artmıyor. Reel olarak satın alma gücü enflasyon nedeniyle düşük. Buı sebeple kartın kullanımı yüksek hale geliyor. Orta sınıfın kaybolduğu, kaybolmakta olduğu bir süreçten geçiyoruz. Kredi kartı sınırlama yerine,büyüme değil gelir dağılımında adalet sağlama amacını öne çıkararak, eğitime, sağlığa ya da gıdaya yönelik alışverişlerin taksitlendirilmesi gerekiyor. Bu kesimlerin desteklenmesi gerekiyor. Bu gelir düzeyi çünkü çok yaygın.”