Anayasa Mahkemesi Türk Parasını Koruma Kanununun 1'inci maddesini iptal etti. Bu madde iptal olunca kanun da anlamsızlaştı. Kanun, Türkiye'ye kıymetli madenlerden yabancı paraya kadar değerli şeylerin girmesini ve çıkmasını kısıtlı kurallara bağlıyordu. Şimdi kanun olmayınca her şey serbest olacak.

Türkiye’de günün sürprizi hiç beklenmedik bir yerden, Anayasa Mahkemesi’nden geldi. Mahkeme, Danıştay 13. Dairesi tarafından açılan bir “Anayasaya aykırılık” davasını karara bağladı ve Türk Parasını Koruma Kanunu’nun 1. maddesini Anayasaya aykırı bularak iptal etti.

Türk Parasını Koruma Kanunu, 1930 yılında, 1929 büyük ekonomik krizinin etkilerine karşı Türkiye’yi korumak, ülkeden döviz ve diğer kıymetli madenlerin yurt dışına çıkarılmasını engellemek için, büyük oranda yasaklama amacıyla çıkarılmıştı ve bütün bu yasakları koyma, yasakların derecesini belirleme yetkisini de Bakanlar Kurulu ile Cumhurbaşkanı’na bırakıyordu.

2018’de Başkanlık sistemine geçildikten sonra ortada bir bakanlar kurulu kalmadığı için bu yetkiler tamamen Cumhurbaşkanına bırakılmıştı.

Bu tarihi kanunun 1. maddesi şöyle:

“Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım satımı ve kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin alım satımı, kıymetli madenlerin rafinajı ile tüm bu eşya ve kıymetlerin, ticari senetlerin ve tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanı salahiyetlidir.”

Türk ekonomisi, 50 yıldan uzun süre bu kanunun getirdiği sıkı kısıtlamalarla yönetildi. Ancak 24 Ocak 1980 kararlarının ardından bu kanunun uygulamasında bazı gevşemeler yapılmaya başlandı. 1983’te ANAP’ın tek başına iktidar olmasından sonra Turgut Özal-Kaya Erdem ikilisi ardı ardına yayınlanan kararnamelerle bu kısıtları biraz daha genişletti.

Nihayet 11 Ağustos 1989’da Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu Hakkında 32 Sayılı Karar Resmi Gazetede yayınlandı ve böylece Türk lirası yabancı paralara anında dönüştürülebilir hale geldi, şirketlere ve bireylere döviz tevdiat hesabı açma izni verildi, şirketler ve bankaların yurt dışından borçlanması, vatandaşın ve şirketlerin parasını yurt dışına çıkarması, devletin veya şirketlerin yabancı para cinsi tahvil çıkartarak yurt dışında bunları satması dahil pek çok önemli liberal değişiklik yapıldı. Halen bu 32 sayılı karar yürürlükte ve bu kararın yegane dayanağı da Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği kanunun birinci maddesi.

Anayasa Mahkemesi’nin dün kendi web sitesinde yayınladığı iptal kararına göre, yüksek mahkemeye bu iptal davasını Danıştay 13. Dairesi açtı. Daire kendisine 21/5/2007 tarihli ve 26528 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kıymetli Madenler Borsası Aracı Kuruluşlarının Faaliyet Esasları ile Kıymetli Madenler Aracı Kurumlarının Kuruluşu Hakkında Yönetmelik’in 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasının iptali talebiyle açılan davada dile getirilen bir talebi tartıştı. Talep, hakkında dava açılan yönetmeliğin de dayanağı olan Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu’nun 1. maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiasıydı. Danıştay 13. Dairesi bu konuda Anayasa Mahkemesine dava açmaya karar verdi.

Anayasa Mahkemesi, Danıştay 13. Dairesi tarafından açılan davayı 17 Haziran 2025’te görüştü ve karara bağladı, mahkeme ilgili kanunun 1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna hükmetti. Mahkeme birinci maddeyi iptal edince, ardından 2. ve ek 5. maddelerini de doğan kanuni boşluk nedeniyle iptal etti.

Mahkemenin iptal kararının temel gerekçesi, söz konusu maddede vatandaşlara getirilen kısıtlamaların ancak kanunla konabileceği ve dolayısıyla TBMM’ye ait olan kanun çıkarma yetkisinin Cumhurbaşkanına devredilemeyeceği.

AYM’nin bu iptal kararları 9 ay sonra yürürlüğe girecek. TBMM ve hükümet dilerse bu süre içinde yeni bir kanun çıkarabilecek ama kanunun tamamen iptal edilmesi herhangi bir boşluk da yaratmıyor aslında, tam tersine dünyada hiçbir ülkede olmayan cinsten bir serbestlik rejimi yaratıyor. Bu iptal 9 ay sonra yürürlüğe girdiğinde yeni bir yasa çıkarılmamışsa, Türkiye’ye her türlü değerli taşı ve parayı sınırsız miktarda getirmek ve dışarı çıkarmak (vergi harç vs şeyleri ödemek şartıyla) serbest olacak. Örneğin bugün altın ithalatına ve diğer değerli madenlerin ithalatına getirilen kısıtlamalar tamamen ortadan kalkacak veya yurt dışına giderken yanınızda dilediğiniz kadar nakit parayı çıkarabileceksiniz (gittiğiniz ülkeye sokabilecek misiniz, bu ayrı bir mesele). Oysa böyle konularda dünyanın bütün ülkelerini kendilerine göre kısıtlamaları var.