Haber, iki hafta önce Reuters haber ajansından geldi ve aslında kısacıktı: Türkiye, Irak’ın izni olmadan Kuzey Irak’tan petrol satışına izin verdiği için Paris’teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nde 1,5 milyar dolar tazminat ödemeye mahkum olmuştu. Bu tazminat, faizleri de hesaplandığında 3 milyar dolara kadar çıkabilecekti.
Haberin duyulması, hemen akla bir zamanlar yöneticiliğini Berat Albayrak’ın yaptığı PowerTrans şirketini getirdi, bu şirketinin Kuzey Irak’taki Kürt bölgesinden petrolü tankerlerle taşıdığı biliniyordu. Ancak birkaç gün içinde durum netleşti, karar Kerkük-Ceyhan boru hattının ve Kürt bölgesi için özel olarak yapılıp bu hatta bağlanan diğer botu hattının işletilmesiyle ilgiliydi.
Kararın durulması Türkiye’de iç politikada çalkantıya neden olunca Enerji Bakanlığı haberleri yalanladı, ‘Aksine Türkiye tazminat kazandı’ dedi. Bakanlığın bu açıklaması doğruydu ama yanıltıcıydı; şimdi KısaDalga’dan Kemal Göktaş kararın tamamına ulaştı ve durum netleşti: Türkiye aslında 1,9 milyar dolardan fazla tazminata mahkum edilmişti ama bu 500 milyon dolar düşünce rakam da 1,5 milyar dolar civarına inmişti.
Bağdat hükümeti tarafından parça parça sızdırılan 277 sayfalık karar ve Türkiye’de Kısa Dalga internet haber sitesinde yer alan habere göre, Paris merkezli Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Merkezi (Uluslararası Tahkim Mahkemesi) 13 Şubat’ta Türkiye’yi Irak’a 1.9 milyar dolar tazminat ödemeye mahkum etti.
Ancak Uluslararası Tahkim Mahkemesi, Türkiye’nin Irak’tan makine, ekipman ve hat bakım masraflarıyla 27 Temmuz 2011-31 Aralık 2023 döneminde boru hattına taahhüt ettiği miktarda petrolü basmamasından dolayı alacağı olan yaklaşık 500 milyon doları hükmettiği tazminattan düşünce ödenecek miktar 1.4 milyar dolar oldu. Mahkeme tarafların birbirinden olan alacaklarının faiziyle ilgili bir karar vermedi ancak faizin hesaplanmasına ilişkin bir yöntem belirledi.
Türkiye, Mayıs 2014 ile Eylül 2018 arasında IKYB yönetimine petrol satışı için yaklaşık 27 milyar ABD Doları ödedi. Ancak konuya yakın kaynaklar, söz konusu tarihler arasında Türkiye’de ham petrol kullanan tek rafinerinin TÜPRAŞ olduğunu belirterek, “TÜPRAŞ da bir varil bile Kürt petrolü almadı” diyorlar. IKBY’nin ham petrolü birçok ülkede faaliyet gösteren rafinerilere sattığını belirten aynı kaynaklar Türkiye’nin ikinci petrol rafinerisi Star’ın ise Azerbaycan’ın ulusal petrol şirketi Socar tarafından 2019’da faaliyete geçirildiğini ifade ediyorlar.
Irak, kararın icrası için harekete geçti
Irak ABD’de bu kararın icrası için tenfiz (tanınma) talebiyle Washington DC Bölge Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda hükmedilen tazminata ilişkin faizin hesaplamasının devam ettiği ve davanın buna göre ıslah edileceği (bedel doğrultusunda yenileneceği) de belirtildi.
Düşük fiyatlı petrole fahiş nakliye ücreti iddiası
Habere göre kararda Tahkim Mahkemesi, IKBY petrollerinin piyasa fiyatının altında satılmasının yanı sıra IKBY’ye yüksek nakliye masrafları ödettirilmesini de tazminat nedeni saydı.
Mahkeme kararında, “Davalı’nın (Türkiye) 1.324.941.586 ABD Doları tutarındaki fazla ödenmiş nakliye ücretlerini Davacı’ya (Irak) geri ödemekle yükümlü olduğuna karar vermiştir” denildi. Ancak petrol piyasası oyuncuları boru hatlarında varil başına taşıma ücreti olarak 1.2 dolar alındığını belirterek, “Kürtler bir miktar daha fazla ödeme yapmış olabilirler. Baz ücrete ilave olarak servis ücreti ve erişim ücreti de ödediler. 5 dolara yakın bir ödeme yaptılar varil başına. Bu da piyasaya yeni giren bir oyuncu için normaldir” diyorlar.
Mahkeme kararında Türkiye’nin IKYB ile olan anlaşmaları sunmadığı için hesaplamaların anlaşma hükümlerine göre değil, beyanlara göre esas alındığı belirtildi. Karara göre Türkiye, bu davada 8 milyon doların üzerinde avukatlık ve uzman masrafı da yaptı.
Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin kararına göre Irak hükümeti, Türkiye aleyhine açtığı davada IKBY’den gelen ham petrolün Irak Petrol Bakanlığı’nın rızası olmaksızın Kerkük-Ceyhan boru hatları üzerinden akmasına izin verdiği için Türkiye’nin Irak-Türkiye Boru Hattı anlaşmalarını ihlal ettiğini iddia etti.
Davacı Irak ayrıca IKBY petrolünün daha sonra kendi rızası olmaksızın boru hatları tesisleri kullanılarak Ceyhan’da depolandığını ve yüklendiğini savundu.
Irak bu gerekçelerle mahkemeden, Türkiye’nin boru hatları üzerinden izinsiz olarak pompalanan ve yüklenen ham petrolün değeri olan 30 milyar 457 milyon 196 bin ABD Doları kendisine ödemesine karar vermesini talep etti.
Türkiye nasıl savunma yaptı?
Türkiye ise savunmasında ham petrolün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından boru hatları sistemi kullanılarak taşındığını, depolandığını ve yüklendiğini inkar etmedi ancak Türkiye’nin yükümlülüklerini askıya aldığı veya Irak Petrol Bakanlığı’nın talimatları geçersiz olduğu için bu faaliyetlerin ITP anlaşmalarının (boru hattı anlaşmalarının) ihlali anlamına gelmediğini ileri sürdü. Türkiye, savunmalarına dayanak olarak şu hususları dile getirdi:
-Irak’ın Türkiye’ye boru hatlarını kapatması talimatı verme yetkisi yoktur.
-Irak’ın talimatları kötü niyetli, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ve Petrol Boru Hatları Anlaşmaları’nın amacına aykırıdır.
-Irak Federal Hükümeti, petrolün Irak’taki Boru Hattı’na girmesine izin vermiştir. (Bağdat hükümeti Kürt bölgesinde Erbil’de çıkartılan petrolün ikinci bir ilave hatla Kerkük- Yumurtalık hattına aktarılmasına ve nakline izin vermişti. 10Haber’in notu)
-Türkiye’nin uluslararası hukuk uyarınca soykırımı önlemede IKBY’ye yardım etme yükümlülüğü bulunmaktadır. (Burada kastedilen soykırım, o sırada DAEŞ tarafından gerçekleştirilmekte olan Ezidi soykırımı. KısaDalga’dan Kemal Göktaş, Türkiye’nin savunmasının ilgili bölümünü ayrıca haberleştirmiş. Türkiye o dönem Ezidi soykırımına karşı hiçbir şey yapmamakla çok eleştirilmişti. Bu savunmasında Türkiye, Kuzey Iraklı peşmergelerin DAEŞ’le savaşması ve Ezidi soykırımını önlemesi için paraya ihtiyacı olduğunu söylüyor.)
-Türkiye, petrolü satan IKBY’nin alıcılardan yaklaşık 27,1 milyar ABD Doları tahsil ettiğini de vurgulayarak Türkiye’nin petrol satışından elde edilen geliri elinde tutmadığını vurguladı.
‘Irak haksız zenginleşir’
IKBY tarafından zaten alınmış olan ham petrol satışından elde edilen gelirin Irak’a ödenmesinin çifte kazanç anlamına geleceğini ileri süren Türkiye, bunun Irak’ın haksız zenginleşmesine yol açacağını savundu. Irak’ın ister IKBY petrol satışından elde edilen geliri doğrudan alsın, ister bu geliri Irak federal bütçesi altında IKBY bütçe ödeneğinin bir parçası olarak saysın, mali açıdan aynı konumda olduğunu belirten Türkiye şu argümanları ileri sürdü:
- Irak ve IKBY’nin her ikisinin de Irak’ın kurucu birimleri olduğu düşünüldüğünde, Irak’ın bu tek satış için iki kez ödeme alması mümkün değildir.
- Devletler, iki kez ödeme talep etmek için kendi aralarındaki yetki ve güç paylaşımına veya iç düzenlemelerine dayanamazlar.
Irak hükümeti, Irak Petrol Bakanlığı’nın aynı petrol için elde edeceği fiyatla karşılaştırıldığında, IKBY’nin petrolünü indirimli bir fiyattan sattığını ileri sürerek fiyat farkını talep etti.
Irak, IKBY’nin ön ödeme sistemiyle çalışmasının tipik olarak bir indirime yol açtığını kaydederek ayrıca petrolü genellikle petrol tüccarlarına satması ve bu tüccarların da petrolü belli bir marjla satmasının düşük fiyata neden olduğunu ileri sürdü. Ancak petrol piyasası uzmanları yeni oyuncular için bu yöntemin hayli yaygın olarak tercih edildiğini ifade ediyorlar.
Türkiye ise IKBY’nin petrolü indirimli sattığı iddiasını reddedererek IKBY’nin petrolünü Irak’ın petrol için elde edebileceği fiyattan sattığını savundu.
Piyasa fiyatının altında petrol ticareti
Mahkeme ise her ne kadar elinde gerçek satış fiyatlarına veya ilgili dönemde uygulanmış olabilecek herhangi bir indirime ilişkin kanıt bulunmasa da IKBY’nin Mayıs 2014 ile Eylül 2018 arasında petrol satışlarından elde ettiği yaklaşık 27 milyar ABD Doları’nın petrolün adil piyasa değeri tahmininden daha düşük olduğuna dikkat çekti.
Irak Devlet Petrol Pazarlama Şirketi (SOMO) ile TÜPRAŞ arasında yapılan ve SOMO’nun ilgili dönemde petrol sattığı fiyatları gösteren sözleşmenin de IKBY’nin petrolünü SOMO’dan daha düşük bir fiyattan sattığını gösterdiği ifade edildi.
İndirimli fiyattan Türkiye faydalanmadı
Tahkim Mahkemesi kararında şöyle denildi: “Bir yandan mahkeme, davalı Türkiye’nin petrolü satmadığını veya IKBY’nin petrolünün satıldığı fiyatları kabul etmediğini anlamaktadır. Bu tek başına Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından yapılmıştır. Öte yandan, Türkiye petrolü yükleyerek satışı kolaylaştırmasaydı, IKBY petrolü satamazdı (ve muhtemelen satış anlaşmalarını müzakere edemezdi). Türkiye indirimli fiyattan -en azından doğrudan- mali olarak faydalanmamıştır.”
Kararda ayrıca Türkiye’nin Ocak ve Mart 2014 tarihleri arasında Iraklı personelin Ceyhan liman tesisindeki Irak ofisine erişimine izin vermeyerek yine anlaşma yükümlülüklerine aykırı davrandığı belirtildi.
‘Irak’ın talimatlarına uygun yükleme yapın’
Mahkeme ayrıca, karar tarihi itibarıyla Ceyhan’daki depolama tanklarında bulunan tüm petrolün anlaşmaların gerektirdiği şekilde Irak Petrol Bakanlığı’nın talimatlarına uygun olarak Türkiye tarafından yüklenmesine karar verdi.
Mahkeme, 1 milyon 810 bin ABD Doları tutarındaki tahkim masraflarını ise eşit olarak tarafların ödemesine karar verdi.
Şimdi ne olacak?
Türkiye tahkim kararına uyacağını açıklamıştı. Yani hükmedilen tazminatı ve faizini ödeyecek. Ancak fatura Irak tarafı için hayli yüksek olabilir. Çünkü Irak’ın borcunun önemli kısmını oluşturan ekipman ve makine harcamaları ile hat bakım masraflarının neredeyse 30 yıllık geçmişi var. Bu kalemdeki alacağı olan 639 milyon doların faizi Türkiye’nin ödeyeceği faturayı çok küçültebilir, belki de alacaklı konuma geçirebilir.
Ancak kararın nasıl uygulanacağı konusunda Türkiye ile Irak henüz anlaşmaya varmış değil. Bu durum tazminatın büyümesi tehlikesini de beraberinde getiriyor. KısaDalga bu konuda Oxford Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Mehmet Karlı’dan kapsamlı bir görüş almış, o da burada.