Bilindiği gibi bankacılık sektörü 2022 yılını oldukça yüksek bir kâr rakamı ile kapatmıştı. Sektörün kârı 2021 yıl sonunda 93 milyar TL düzeyinde iken, 2022 yılında bu rakam yüzde 366 oranında artarak 433 milyar TL’ye ulaşmıştı. Bu kârlılığı sağlayan ana neden ise ekonomi yönetimi tarafından alınan kararlar olmuştu. Alınan kararların bankacılık sektörünü etkileyenleri nelerdi diye hatırlayacak olursak:
-Kur korumalı mevduat uygulaması,
-TCMB politika faiz oranı değişimleri,
-Enflasyona endeksli menkul değerler,
-Mevduat ve kredi büyüklükleri ve faiz oranlarına ilişkin düzenleme ve uygulamadaki baskılar,
-Döviz işlemlerine yönelik uygulamalar,
-Enflasyon muhasebesi uygulanmaması.
Sayılan başlıkların bir bölümü bankalara dönemsel avantaj sağlarken genelde bankaları istemedikleri şekilde hareket etmeye zorlayıcı nitelikte oldu. Bu gelişmelerin sonucunda 2022 yılında bankaların kârlarında geçici nitelikte yüksek oranlı artışlar yaşandı.
2023 yılında duruma baktığımızda ise sektörün geçen seneki yüksek kâr artışını sağlayamamakla birlikte belirli düzeyde tuttuğunu söyleyebiliriz. Nitekim temmuz sonunda 7 aylık kâr artış oranı yüzde 41,1 olarak gerçekleşti ve kâr rakamı 293 milyar TL’ye yükseldi. Bu artış geçen seneki kadar yüksek olmasa da sektörün belirli bir seviyede performansını koruduğunu gösteriyor.
Banka grupları açısından baktığımızda kredi, mevduat gibi büyüklüklerde sektörden aldığı pay giderek artan kamu bankalarının, kâr açısından aynı performansı gösteremediği dikkat çekiyor. Kamu bankalarının sektör toplam kârından aldığı pay 2022 Temmuz ayında 7 aylık toplamda yüzde 26’larda iken 2023 yılı Temmuz ayında aynı dönem için yüzde 21’lere düştü.
Temmuz aylık kâr rakamlarına baktığımızda ise 2023 Temmuz ayında 2022 Temmuz ayına göre sektörün kâr artış oranı sadece yüzde 11,8 oldu. Önceki aylarda daha yüksek seyreden artış oranı ilk kez bu kadar düşük gerçekleşti. Önümüzdeki aylarda da sektörün zarar etmese bile kârlılığında yüksek oranlı artış sağlama olasılığı zayıf.
Bankaların kaynak maliyetleri yükseldi
Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, mevduat faizlerindeki artışa bağlı olarak bankaların kaynak maliyetlerindeki yükselme. Kur korumalı mevduatın azaltılmasına yönelik önlemler çerçevesinde bankaların mevduat maliyetlerinin önümüzdeki dönemde daha da artması beklenmeli.
Yine kredi faiz oranlarındaki artış özellikle Merkez Bankası’nın sınırlamaları çerçevesinde mevduat faizlerindeki artış hızında olamıyor. Ancak politika faizinin yüzde 25’e yükseltilmesi bankaların uygulayabilecekleri faiz oranlarında da belirli bir artış yapmalarına olanak sağladığından bir rahatlama yaratacak. Bununla birlikte bankaların sınırlar dahilinde de olsa faizleri istedikleri gibi artırıp artıramayacakları şüpheli.
Bankaların mevduat maliyetleri hızlı artarken ellerindeki sabit getirili DİBS’lerin getirileri değişmediğinden zarar ediyor ya da kârlılıkları düşüyor. Ancak enflasyonda tekrar gerçekleşen yükselme nedeniyle bankaların ellerindeki enflasyona endeksli menkul kıymetlerin getirilerinde sağlanacak artış bankaları rahatlatabilecek.
Bir diğer unsur ise bankaların faiz dışı maliyetlerinin önemli ölçüde artması. Özellikle temmuz ayında bütün bankaların çalışanlarının ücretlerine yaptıkları zamlar operasyonel maliyetlerini artırdı.
Yine 2023 yılı için sektörün kurumlar vergisi oranının yüzde 30’a yükseldiği ve diğer bazı vergi artışlarından da olumsuz etkilendiği unutulmamalı.
Sonuçta önümüzdeki dönemde sektör kârlılığında önceki dönem performansının sağlanması zor görünüyor. Ekonominin geneline yönelik alınan kararlar doğrudan sektörü etkilemekte iken bazıları lehte bazıları ise aleyhte oluyor. Seçim sürecini de düşünürsek bazı belirsizliklerin olduğu da unutulmamalı. Ancak son dönemdeki gelişmelerden kârlılık açısından özellikle kamu bankalarının daha fazla olumsuz etkilendiği de rakamlardan görülüyor.