İtalya’da Dior ve Armani’ye karşı başlatılan soruşturmanın en ilgi çeken yanı lüks ürünlerin üretim ve satış fiyatı arasındaki fark oldu. Ürünlerin maliyetlerinin 40 katından fazlasına satılıyor olması aslında hiç de şaşırtıcı değil. Zira satın alınan aslında yalnızca bir ‘ürün’ değil. Tüketicinin satın almak istediği bir marka, bir sosyal statü, bir ‘yaşam tarzı’, bir ‘en son trendleri yakından takip edebilen insan’ imajı. Toplumdaki bu dinamiklerin sorunlu olduğunu öne sürmek tabii ki mümkün, fakat Dior ve Armani’ye karşı başlatılan soruşturmanın konusu da ortaya koyduğu sorun da bambaşka: görünmez işçi sorunu.
İnsani olmayan koşullarda üretilen ‘lüks tüketim’ ürünleri…
Dior ve Armani’ye karşı başlatılan soruşturma kapsamında tüketici açısından ortaya çıkan temel sorun, ürünlerin üretim aşamasına dair yaratılmış olan algının tamamen hatalı oluşu. Anlaşılan o ki, fiyatları 2.000 Eurodan başlayan çantaların yapımına ilişkin Dior’un paylaştığı videolarda gördüğümüz, son derece şık bir alanda ürünün her detayına özenerek sakince çalışan, genellikle gözlüklü ve orta yaşlı, işinin ehli görünümlü, Avrupalı kişi, gerçekte saatte 2-3 Euro karşılığında sabahın ilk saatlerinden gece 9’a kadar haftada 7 gün oldukça bakımsız bir alanda insani koşullardan çok uzak bir şekilde çalışan, çalıştığı yerde uyuyan, bir göçmen Çinli. Hal böyle olunca, hem Dior’un hem de Armani’nin zedelenen itibarlarını onarmak ve müşterilerinin güvenini tekrar kazanmak için ciddi bir çalışma yapmaları gerektiği muhakkak.
Fakat, hepimizi ilgilendiren ana sorun lüks ürün satan firmaların bir parça yıpranmış ama 2-3 aya düzelmesi garantili itibarı ya da söz konusu firmaların ürünlerini satın alanların yaşadığı 1-2 haftalık hayal kırıklığı olmaktan çok uzak. Sorun, Avrupa Birliği gibi hem çalışanları koruyan yasal düzenlemelerin mevcut olduğu, hem de bu düzenlemelerin etkin bir şekilde denetlenebildiği bir coğrafyada, insani koşullardan çok uzak yaşayan ve çalışan göçmen bir Çinli grubun olması… Sorun, günlük hayatta çoğu zaman görmezden geldiğimiz, ya da gerçekten de görmemizin mümkün olmadığı, ‘hayalet’ çalışanlar.
Kimdir bu ‘hayalet’ çalışanlar?
‘Hayalet çalışan’ kavramı, aslen, dijital ekonomi ve yapay zekâ sistemlerinin gelişmesi ile birlikte, bireylerin çok daha monoton ve düşük nitelikli olarak değerlendirilen, dolayısıyla da son derece mütevazı bir şekilde ücretlendirilen işlere mahkûm olmaya başladıklarını anlatmak için Mary Gray ve Siddharth Suri tarafından kullanılmış olan bir terim. Hayalet çalışanların görünmez olmalarının iki temel nedeni var: dijital sistemleri kullanan tüketicilerin böyle bir çalışan kategorisinin varlığından haberi dahi yok (olsa son derece tedirgin olurlar) ve hukuk sistemine göre işçi olarak nitelendirilmedikleri için yasal hakları son derece sınırlı.
Örneğin, Uber platformunu kullanarak bir araç çağırdığımıza, gelecek şoförün kimliğinin doğrulanmasını sağlayan sistemin kendisi değil, yüksek ihtimalle Hindistan’da yaşayan bir insan. Benzer şekilde, evinizin haritasını mucizevi bir doğrulukla çıkaranın robot süpürgeniz değil, Vietnam’da yaşayan bir kişi olması ihtimali hiç de düşük değil. Bilgisayarın başında bu kısa
zamanda tamamlanması gereken ‘mikro-işler’ için bekleyen kişiler, sistem tarafından yapıldığını zannettiğimiz pek çok işlemin yapılmasını gerçekte üstlenen bireyler.
‘Mikro-çalışanlar’ genellikle Amazon’un Mechanical Turk platformu ve Microsoft’un Universal Human Relevance System platformu üzerinden kayıt oluşturuyor ve hesapları onaylanınca ‘çalışmaya’ başlayabiliyor. Aslında yapay zekânın üstlenmesi beklenen işleri üstlenerek hem işletmelere hem de yapay zekâ sistemlerinin eğitilmesine destek olan bu kişilerin kazancı son
derece düşük. Sisteme alışmış ve neredeyse günün her saatini çalışarak geçiren bir kişinin Mechanical Turk platformu üzerinden kazanılabileceği ücretin saatte 7.50 Dolar’ı aşmasının güç olduğu belirtiliyor. Görünüşte son derece basit olan bu ufak işleri tamamlamak ise aslında çok zor. İleri seviyede İngilizce, bilgisayar bilgisi ve işleri diğer kişilerden önce yakalayabilmek ve son derece kısıtlı sürelerde tamamlayabilmek için bilgisayar başında saatler geçirebilme yetisi gerekiyor…
Mikro-çalışanların herhangi bir iş garantisi ya da hakkı da yok. Zira, Amazon ya da Microsoft sunulan platformlar nezdinde sadece birer kullanıcıdan ibaretler, işleri verenler ise isimlerini bile bilmiyor. İşleri sisteme yükleyenler, işi alan kişinin sistem tarafından atanmış kimlik numarasından başka bir şey görmüyor. Mikro-çalışanın herhangi bir hata yapması ya da işi sisteme yükleyen kişinin çalışan tarafından yapılan işin kalitesini beğenmediğini belirtmesi halinde ise çalışanın hesabı geçici süreyle bloke edilebiliyor hatta sistemden silinebiliyor. Hesabı bloke edilen çalışanların birikmiş ücretlerini alma hakları dahi olmayabiliyor.
‘Hayalet çalışanlar’ çok uzaklarda yaşamıyor olabilir…
Bu ‘görünmez işçiler’ dünya nüfusunun sadece küçük bir kesimini teşkil etmedikleri gibi, sayıları da her geçen gün artıyor. Yapay zekâ sistemleri nedeniyle oluşması beklenen işsizliğin bu sayıyı daha da arttıracağı tahmin ediliyor. Öyle ki, Gray ve Suri’ye göre çok da uzak olmayan bir gelecekte dünya nüfusunun çoğu ‘mikro-çalışan’ haline gelebilir.
Diğer bir anlatımla, ‘görünmez işçiler’ sadece gelişmemiş ülkelerde yaşayan veya gelişmiş ülkelerde kaçak olarak çalışmak durumunda kalan nispeten küçük bir insan grubu olmaktan çıkıyor. Teknoloji alanında yaşanan gelişmeler doğrultusunda, bu yazıyı yazan ve okuyan kişilerin bir bölümünün de yakın gelecekte ‘görünmez işçi’ haline gelme ihtimali son derece yüksek. Böyle bir durumda, yazıyı yazanın herhangi bir ücret kazanabilme şansı bulunmadığı ise sabit… Zira, geçen sene, akademik bir kitap yazdığım sırada araştırma yapmak amacıyla Mechanical Turk platformu üzerinde yaptığım bir mikro-iş denemesi son derece başarısız oldu ve saatte 1 Dolar bile kazanmayı başaramadım.
Dior ve Armani’ye ilişkin Milano’da yürütülen soruşturmaya dair hatırlamamız gereken tek nokta, çalışma koşullarının çok zorlu olduğu, gün geçtikçe daha zorlu hale geldiği ve hepimizin çok da uzak olmayan bir gelecekte İtalya’da lüks ürün üretiminde çalışarak saatte 2-3 Euro kazanan bir Çinli göçmen gibi ‘görünmez işçi’ olabileceği…