Türkiye genelinde otomotiv satışları geçen ay tüm zamanların şubat ayı rekorunu kırdı. Bunun tuhaflığı ortada. Tuhaflık diyorum zira söylendiğine göre enflasyonla mücadelenin tam ortasındayız. Merkez Bankası enflasyonu bu yıl sonunda yüzde 36’ya, 2025 sonunda yüzde 14’e indirmekten söz ediyor. Bunun için sıkı para politikasının kararlılıkla sürdürüleceği mesajları veriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yerel seçimler sonrasında ekonomi politikalarında hiçbir değişiklik yapılmayacağını, enflasyonla mücadeleden taviz verilmeyeceğini anlatıp duruyor.
Bir tuhaflık olduğu ortada, çünkü dendiği kadar sıkı para politikası uygulanıyorsa yurtiçi talebin çoktan azalmış olması gerekirdi. Tamam, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Osman Cevdet Akçay’ın enflasyon raporunun sunumunda dediği gibi para politikasıyla ekonomi arasında “linkler” geçen dönemde kopmuş olabilir ama faiz artırımlarının, miktarsal sıkılaşmanın başlamasından bu yana sekiz ay geçti, hiç mi etkisi olmadı? Otomobil satışlarında rekor üzerine rekor kırılmasının anlamı nedir?
Bunu dün otomobil piyasasına dair verileri derleyen Cardata’nın kurusu Hüsamettin Yalçın’a sordum. En önemli sebebin vatandaşın seçim sonrasında önce dövizde sonra oto fiyatlarında büyük artış beklemesi olduğunu söyledi. Yani döviz büfelerinin önündeki kuyrukların nedeni neyse otomobil satışlarındaki rekorun sebebi de o.
Tablo açık: Vatandaş ne ekonomi yönetiminin sözlerine inanıyor, ne enflasyonun düşeceğine. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek önceki gün TV’ye çıkıp seçimden sonra TL’de büyük değer kaybı olmayacağını, doların bu yıl artsa artsa enflasyon kadar artacağını söyledi ama vatandaşı yine inandıramadı. Dün Türkiye’nin dört bir yanında döviz büfelerinin önünde yine kuyruklar vardı. Acaba neden?
Bence bu sorunun yanıtı da açık: Türkiye’de iktidar mı değişti ki vatandaş ekonomi politikasının 180 derece zıt bir yöne girdiğine, olayların geçmiş yıllardan farklı cereyan edeceğine inansın. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati döneminde dolar seçimlere kadar 20 TL’nin altında tutuldu mu tutuldu. Ondan önceki Bakan Berat Albayrak döneminde dolar yine uzun süre tutulmuş muydu tutulmuştu. İki bakanın döneminde de bir noktada dolar patladı mı patladı. Tamam şimdi yeni bir bakan var ama aynı iktidarın bakanı değil mi? Rasyonel olan bir iktidarın farklı bakanlarının birbirlerine taban tabana zıt değil üç aşağı beş yukarı birbirine benzeyen politikalar uygulaması değil mi? Üstelik başkanlık sisteminde değil miyiz, son sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan söylemiyor mu? Cumhurbaşkanı’nın büyüme yanlısı politikalardan yana olduğu, faizden hoşlanmadığı bilinmiyor mu?
Hal böyleyken seçim sonrasında döviz ve otomobil fiyatlarında sert yükseliş yaşanacağını düşünmek hiç de öyle irrasyonel filan değil, basbayağı rasyonel bir davranış. Yanlış bir davranış olabilir ama irrasyonel bir davranış olduğu söylenemez.
Halkı bu sefer enflasyonla mücadelenin sahiden, gerçekten, “valla billa” başladığına inandırması gereken başta Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek olmak üzere ekonomi yönetimiydi. Onlar da iktidara yakın medyaya röportaj, iktidara yakın yazarlara telefonla “kulis” bilgisi vermekten başka hiçbir şey yapmadı. Korkusundan en ufak muhalefet potansiyeline sahip kimseyi ekrana çıkarmayan Bloomberg HT’ye bile (herhalde iktidara çok fazla yakın olmadığı için) sekiz ay sonra çıktılar. Kendi seçmenlerine ulaşabildiler, onları ikna edebildiler mi bilmiyorum ama görülüyor ki halkı ikna edemediler.
Şimdi de seçimden sonra dövizde, otomobil fiyatlarında büyük artış yaşanmayacağına inanmıyorlar diye halka kızıyorlar. Ne güzel dünya.
Döviz büfelerinin önündeki kuyruklar ve oto satışlarındaki rekor
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek seçimden sonra TL’de büyük bir değer kaybı olmayacağını, doların bu yıl artsa artsa enflasyon kadar artacağını söyledi ama vatandaşı yine inandıramadı. Dün döviz büfelerinin önünde yine kuyruk vardı. Acaba neden?