2014 yılında yapımına başlanan İstanbul Finans Merkezi’nin (İFM) bankalar etabının açılışı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katıldığı törenle dün yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınacak olması ve kamu bankalarının taşınması gibi konular nedeniyle hakkında büyük tartışmalar yaşanan İFM’nin açılışında yaptığı konuşmada “İFM ile Türkiye yıllardır dışlandığı alanda artık ben de varım diyebilme iradesi ve cesareti göstermiştir. Türk ekonomisinin finans sektörünün lokomotifliğinde hızla büyütecek bu merkezin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Konuşmasında muhalefetin IMF ile pazarlık yaptığını ileri süren Erdoğan, ekonomide sorun olmadığını belirterek, şunları söyledi:
‘Biz gayet iyi yolumuza devam ediyoruz’
“Yedili masanın etrafında olanlar var ya onlardan bir tanesiyle Davos’tayız. Davos’ta Kahn IMF’in başında, onla görüşme yapıyoruz. Kendisine dedim ki, ikide bir adamları gönderiyorsunuz ve bunlar Türkiye’yi idare etmek adına konuşuyorlar, taksitlerinizi alıyor musunuz? Türkiye’yi idare etmek bana aittir. 23,5 milyar dolar IMF’ye borcumuz vardı. 2013’e kadar IMF’ye ödemeleri yaptık, bitirdik, daha sonra ne oldu. Şu anda CHP’nin sözcüsü zat ve bir de ortağı olan bir ara Hazinenin başında olan zat kapalı kapıların ardında otellerde oturup IMF adına pazarlık yaptılar. IMF’den destek almadan bu işi yürütemeyeceksiniz diye. Ekonomide sıkıntı varmış, yoo… Biz gayet iyi yolumuza devam ediyoruz. MB’nin de döviz rezervi 22,5 milyar dolardı. Başbakanlık dönemimde 135 milyar dolara çıkardık. 2013’te IMF ile ilişiği kestik, merkezin döviz rezervi arttı, şu anda da ihtiyacımız yok. Ülke hazinesi tam takır olduğu için IMF’den alınan borçlarla memur emekli maaşlarının ödendiğini bu millet unutmaz. SHP, CHP dönemleriydi, millete çok çile çektirdiler çok. Geçmişte SSK’yı nasıl batırdığını, millet bunların ülkeyi nasıl soyup soğana çevirdiğini asla unutmaz. 90’lardaki popülist söylemlerin ülkeyi nasıl çöküşe götürdüğünü bu millet unutmaz.”
Ekonomi, Erdoğan’ın iddia ettiği gibi pek de yolunda değil
Döviz rezervleri: Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında başta döviz rezervleri olmak üzere ekonominin gayet iyi durumda olduğunu savundu ancak veriler aynı şeyi söylemiyor. Örneğin, Erdoğan’ın IMF ile ilişiğin kesilmesinden sonra döviz rezervlerinin arttığı iddiası. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 7 Nisan itibarıyla brüt döviz rezervleri 1 milyar 756 milyon dolar azalışla 68 milyar 491 milyon dolara indi. Brüt döviz rezervleri, 31 Mart’ta 70 milyar 247 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Net rezervler ise üçüncü haftada da gerilemeyi sürdürerek, 4,7 milyar dolarlık düşüşle 13,8 milyar dolara geriledi. Böylece 3 haftada rezervlerdeki düşüş 7 milyar dolara ulaştı. Söz konusu dönemde altın rezervleri ise 436 milyon dolar artarak 52 milyar 176 milyon dolardan 52 milyar 612 milyon dolara çıktı. Böylece Suudi Arabistan’dan gelen 5 milyar dolarlık borçla 17 Mart haftasında 126,9 milyar dolara yükselen TCMB brüt rezervleri, geçen hafta 121,1 milyar dolara geriledi. Yüksek cari açık rezervleri eritirken, swap hariç net rezerv geçen hafta 4,1 milyar dolarlık düşüşle -47,1 milyar dolara indi.
Bütçe açığı: Seçim harcamalarının artmasıyla birlikte bütçede de durumlar pek parlak değil. Hükümetin başta emeklilikte yaşa takılan (EYT) 2 milyon 250 kişiye emeklilik hakkı vermesi, en düşük emekli maaşının 5,500 liradan 7,500 liraya çıkarılması, emekliye bayram ikramiyesinin 1,100 liradan 2 bin liraya yükseltilmesi gibi seçim yatırımlarının bütçeye maliyeti yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, merkezi bütçe mart ayında 47,2 milyar TL açık verdi. 2023’ün ilk üç ayında ise toplam bütçe açığı ise 250 milyar TL’ye ulaştı. Oysa geçen yılın ilk çeyreğinde bütçe 23,76 milyar lira fazla vermişti.
Milli gelir: Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomileri arasındaki sıralamasında da durum fena. Erdoğan’ın 2023 yılında 2 trilyon dolarlık milli gelirle Türkiye’yi ilk 10 ekonomi arasında sokma vaadi gerçekleşmedi. Başkanlık sistemine geçilmeden önceki son yıl olan 2017 yılında 851 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) ile Türkiye dünyada sıralamada 17’nci sırada yer alıyordu. Başkanlık sistemine geçildikten sonra bu ligde hızla gerileyen Türkiye, 817 milyar dolar GSYH ile sıralamada 21’e indi. Tahminler, bu yıl Türkiye’nin 23’üncü sıraya gerileyebileceğini gösteriyor. Başkanlık sistemine geçilmeden önce, 2017 yılında Türkiye’de kişi başına gelir 10 bin 537 dolar ile dünya kişi başına geliriyle (10,724 dolar) aşağı yukarı aynı düzeydeydi. 2013 yılında 12 bin 489 dolarla tarihindeki en yüksek düzeyi gördükten sonra, 2020’de 8 bin 612 dolara kadar indi. Ülkeler arası sıralamada 2013-2020 döneminde 65’incilikten 77’nciliğe gerileyen Türkiye, 2022’de 81’inciliğe indi.
Enflasyon: Ekonominin en önemli göstergelerinden birisi olan enflasyondaki yükseliş de tehlikeli boyutları ulaştı. Başkanlık sistemine geçilmeden önceki son yıl olan 2017 yılında enflasyon yüzde 11,9 idi. 2022 yılı sonunda enflasyon yüzde 64’ü aştı. 2023 Mart ayı enflasyonu yüzde baz etkisiyle yüzde 50,51 çıksa da tüketici fiyat endeksinde 51 aydır aralıksız artıyor. Başkanlık sistemine geçilmeden önce enflasyonu ciddi oranda düşürmeyi başaran AKP iktidarı sistem değişikliği sonrası kontrolü kaybetmiş görünüyor.
Cari açık: Başkanlık sistemi öncesindeki son yıl olan 2017’de cari açığın GSYH’ye oranı yüzde 5,5’e yükselmişti. 2021 sonu itibarıyla bu veri yüzde 1,8’e gerilemiş olsa da cari açığı düşüreceği söylenen yeni ekonomi modeliyle 2022 yılının sonunda bu oran yeniden yüzde 5,4’e yükselmiş bulunuyor.
Ülke risk primi (CDS): Ülkenin risk primini gösteren ve tümüyle piyasada arz ve talep kurallarına göre belirlenen 5 yıllık CDS primi, başkanlık sistemine geçilmeden önceki 2017 yılı sonunda 157 baz puandı, 2022 yılı Temmuz ayı ortasında prim 900 baz puanı aşan CDS priminin 300 puanı aşması durumunda ülke aşırı riskli sayılıyor. Hali hazırda Türkiye’nin CDS primi 541 puan seviyesinde.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de yaptığı konuşmada, “2036 yılı itibarıyla, İFM’nin ülkemizin toplam finansal hizmet ihracatını yaklaşık 3 kat arttıracağını ve 15 yıl içerisinde gayri safi yurtiçi hasılaya yapacağı toplam katkının da yaklaşık 130 milyar dolar olacağını öngörüyoruz” diye konuştu. Nebati ayrıca İFM’yi rekabetçi kılmak için çeşitli indirim, istisna ve vergi avantajlarının sağlanacağını da sözlerine ekledi.
‘İFM Türkiye’yi dünyayla yarışır hale getirecek’
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise İstanbul Finans Merkezi’nin tasarımında mimarlık ve mühendislik tarihi ile Mimar Sinan’ın birçok formundan istifade ettiklerini söyledi. Kurum, 3 milyon 380 bin metrekare inşaat alanına sahip, yatırım değeri 65 milyar lirayı bulan İFM’nin Türkiye’yi ve İstanbul’u dünyayla yarışır hale getireceğine, Londra ve New York gibi finans merkezleriyle rekabet edebilir bir konuma taşıyacağına inandığını kaydetti.
2016’da açılacaktı, sürekli ertelendi; maliyet 1 milyar dolar arttı
Ümraniye’deki 300 bin metrekarelik araziyi adres olarak gösteren hükümet, İFM projesini Ocak 2008’de duyurdu. Strateji ve eylem planı Ekim 2009’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İFM’nin, mimari tasarımı ve proje hazırlama süreci Emlak Konut GYO tarafından yürütüldü. İFM için ilk yapım ihalesi ise aynı yılın kasım ayında düzenlenirken ilk kazma 2014 yılında vurulabildi. Kamu bankaları ile Merkez Bankası, BDDK ve SPK gibi kuruluşların taşınacağı yapıların ihaleleri ve inşaatında yaşanan gecikme nedeniyle 2016 olarak duyurulan projenin açılış tarihi önce 2018’e ardından 2020’ye son olarak da 2023’e ertelendi.
10 yıl önce 2 milyar 580 milyon dolara mal olması beklenen proje bugünkü kurla 3 milyar 350 milyon dolara tamamlanabildi. İnşaatta gecikme ve malzeme fiyatlarındaki yükselişin projenin maliyetini artırdığı belirtiliyor.
İstanbul, Küresel Finans Merkezleri Endeksi’nde 90’ıncı sırada
İFM ile İstanbul’un Küresel Finans Merkezleri Endeksi’ndeki sıralamasını yükseltmesi bekleniyor. Mart 2023’te yayınlanan Küresel Finans Merkezleri Endeksi’nin 33. baskısına (GFCI 33) göre, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD, doların baskın küresel rezerv para birimi olmasının da etkisiyle New York’taki dünyanın önde gelen finans merkezi de dâhil çok sayıda finans şehrine sahip. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumundaki Çin’in de endekste önde gelen finans şehirleri bulunuyor.
120’si ana endekste olmak üzere 130 finans merkezi incelendiği GFCI 33 endeksinde, dünyanın en büyük iki borsasına (New York Menkul Kıymetler Borsası ve NASDAQ) ev sahipliği yapan New York birinci sırada yer alıyor.
New York’u Londra takip ederken, üçüncü sırada Singapur var. Hong Kong dördüncü sırada yer alırken, onu dünyanın inovasyon başkenti Silikon Vadisi’ne oldukça yakın olan San Francisco izliyor.
San Francisco’nun ardından da ilk 10 finans merkezi listesinde sırasıyla Los Angeles, Şanghay, Chicago, Boston ve Seul geliyor. İstanbul ise Küresel Finans Merkezleri Endeksi’nde 90. sırada bulunuyor. Finans projesinin bankalar etabında Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halk Bankası’nın ilgili birimleri faaliyete geçecek. İstanbul Finans merkezi, 1,3 milyon metrekare ofis alanı, 100 bin metrekarelik alışveriş merkezi, 2 bin 100 kişilik kongre merkezi ile yurt içi ve yurt dışından birçok misafiri ağırlayacak.