Bu hafta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplanacak ve faiz kararı verecek. Piyasadaki izlenim Kasım ayında faiz indirimine gidilemeyeceği yününde. Bloomberg anketine katılan 25 piyasa oyuncusundan 9’u Aralık’ta artık indirimin başlamasını öngörürken, 12’si faiz indiriminin Ocak ayına kalacağını tahmin etmiş. Geri kalanlar ise Şubat ve sonrası için indirim tahmini yapmış.
Bu arada yabancı bankaların bir bölümü de Aralık ayında faiz indirimi beklemeye başladı. Deutsche Bank dün yayımladığı notta Ocak ayındaki faiz indirim beklentisini Aralık ayına çekti. Buna karşılık Kasım ayı enflason rakamının önemli olacağı, yüzde 2’nin üzerinde gelmesi halinde indirimin Ocak ayına kalabileceği konusunda tahminine bir şerh koymayı tercih etmiş.
Özetle hem yerli hem yabancı piyasa oyuncularının faizle ilgili beklentisi Aralık ayı ya da Ocak ayında artık indirimlerin başlayacağı yönünde. Kasım enflasyonu elbette gelecek ay verilecek faiz kararında etkili olacak ama Merkez Bankası aylık enflasyonların yanında, Ocak ayındaki asgari ücret ile memur, işçi ve emekli maaşlarını görmek isteyebilir. Gelecek haftaki toplantı sonunda açıklanacak metinde bu konuda bir işaret verilip verilmeyeceğine bakılacak.
Cuma günü rezerv 1.2 milyar arttı
Likidite fazlasının yeniden oluşumunda geçtiğimiz Cuma günü Merkez Bankası’nın 1 milyar 250 milyon dolarlık döviz alımının önemli rol oynadığı gözüküyor. Geçen iki hafta içerisinde Merkez Bankası fazla döviz almamış, o nedenle de likidite fazla bir sorun olmamıştı. Cuma günkü alımlarla birlikte brüt rezervler yeniden 158.8 milyar dolara ulaştı.
Piyasadaki fazla likidite ise toplam 860 milyar TL olarak belirlendi. Bunun 608 milyar TL’si açık piyasası işlemi ile geri çekilirken, Merkez’in bankalara döviz verip TL çektiği swap işlemleri ise 7.4 milyar dolara yükseldi. İkisi toplandığında 860 milyar TL fazla likidite rakamına ulaşılıyor ki; bu rakam yeni bir rekor olarak sayılabilir. Piyasadaki aşırı TL likiditesinin oluşumunda Hazine’nin Merkez Bankası’nda tuttuğu mevduatın diplere inmesinin rolü de büyük oldu. 15 Temmuz’daki maaş ödemelerinin etkisiyle Hazine’nin mevduat hesabı, 165 milyar TL’ye kadar inmiş görünüyor.
Açık piyasa işlemleriyle piyasadan çekilen paranın faiz oranı ise yüzde 49.15 seviyesindeydi. Daha önce Merkez Bankası piyasada fazla likidite olduğunda, piyasadaki faiz oranları çok daha aşağılara iniyordu. Yüzde 47 alt sınırına yaklaşan piyasa faiz oranlarını görmüştük. Bu da piyasada politika faizi yüzde 50 olmasına rağmen, fiili faizi çok daha aşağılara indiriyor, bu görüntü sıkı para politikasına fren gibi gözüküyordu.
Zarar 1.3 trilyonu geçti
Merkez Bankası’nın son dönem swaplara başvurup, likiditeyi tümüyle çekerek, biraz daha işini kolaylaştırdığı görülüyor. Rezerv miktarı yeterince arttığı için, Merkez rezervindeki dövizin bir bölümünü bankalara verip TL fazlasının bir bölümünü buradan çekiyor. Aslında 158.8 milyar dolara çıkan döviz rezervleri, Merkez Bankası’nın 7.4 milyar dolarlık swapı eklendiğinde, 166.2 milyar dolara çıkmış olacaktı.
Fazla likidite ve bunun strelizasyonu için Merkez Bankası’nın ödediği faizler Banka’nın geçen yıldan beri devam eden, zarar rakamını büyütmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta sonu itibariyle Merkez Bankası’nın zararı 1 trilyon 302 milyar TL’ye ulaştı. Bunun yaklaşık 900 milyar TL’si geçen yıldan devir olan zarardı. Bu yıl sonunda zarar rakamının 1.4 trilyon TL’yi aşması, artık kesinleşti denebilir.
Merkez Bankası KKM nedeniyle uğradığı zararı bu yıl azaltmış olsa da bankaların mevduat karşılığı kendisinde tuttuğu zorunlu karşılıklara artık faiz ödüyor. Üzerine fazla likidite nedeniyle çektiği paraya ayrıca faiz ödediği için, Merkez’in zararı katlanarak büyümeye devam ediyor.
Merkez Bankası’nın zarar rakamının açıktan para basma anlamına geldiğini daha önce hep söyledik. Hazine’nin nasıl kar edince Merkez Bankası’ndan temettü alıyorsa, zarar ettiğinde de en azından zararın bir bölümünü karşılaması gerektiğini de epeyce yazdık. Ancak sanırım verilecek tahvil nedeniyle Hazine’nin borç rakamı büyüyeceği için buna bir türlü yanaşmıyorlar. Kısacası Merkez sıkı para uyguluyor ama tercihleri nedeniyle uyguladığı politikayı kendi eliyle gevşetmiş oluyor.