Lüks marka sektörünün en tanınmış yöneticileri arasında sayılan Marco Bizzarri’nin ayrılığı, Kering grubunun en büyük markası olan Gucci’de bir süredir görülen sarsıntıların son halkası oldu.
Ayrılığın arkasında Bizzarri’nin Kering yönetimi tarafından yeterli bulunmayan performansı var. Marka pandemiden sonra satışlarını artırmayı başardı ancak grubun diğer markalarıyla karşılaştırıldığında bu artış düşük kaldı.
2015’ten beri CEO koltuğunda oturan Bizzarri, markayla ilgili kritik kararlara imza attı. En önemlisi de İtalyan tasarımcı Alessandro Michele’yi baş tasarımcı yaparak Gucci’nin devrimci bir estetik anlayışıyla yeniden yaratılmasına ön ayak oldu.
Tasarımcı Alessandro Michele, Gucci’de hazırladığı ilk koleksiyondan itibaren cinsiyetten bağımsız modaya vurgu yapmış, feminen ve maskülen moda arasındaki dinamik değişimi renklerden ödün vermeden sağlamış, vintage’a hayat öpücüğü vermiş, hip hop’çıların en sevdiği marka haline gelmişti.
Gucci’yi dönüştüren ikiliden, önce Alessandro Michele geçen kasım ayında markadan ayrıldı. Yönetim Michele’den tarzını değiştirmesini istemiş, tasarımcı kabul etmemişti. Marco Bizzarri’nin de ayrılmasıyla Gucci’de bir dönem tamamen kapandı.
Şimdi Alessandro Michele’nin yerinde Sabato de Sarno var; 23 Eylül’de Milano Moda Haftası’nda göstereceği ilk koleksiyonunu hazırlıyor. Bizzarri’nin yerini ise Kering yöneticilerinden Jean-François Palus geçici olarak dolduruyor.
Kering başkanı ve CEO’su François-Henri Pinault, Marco Bizzarri’nin ayrılığını, Kering’de devam geniş çaplı bir yeniden yapılanmanın parçası olarak niteledi: “Küresel lüks pazarındaki büyümeyi tam olarak yakalamak için daha sağlam bir organizasyon inşa ediyoruz” dedi. “Bugün duyurduğumuz değişikliklerin, Kering’i uzun vadede başarıya ve karlı büyümeye giden yola sokacağına eminim.”