Avrupa’nın yüzölçümü en küçük ülkelerinden Lihtenştayn haritada neredeyse görünmüyor ama kişi başına düşen gelirde en zengin ülkeler arasında. 

Başkenti Vaduz olan ve 40 bin nüfusa sahip Lihtenştayn’ın yüzölçümü 160 kilometrekareyi biraz geçiyor; bu da onu Avrupa’nın en küçük devletlerinden biri yapıyor. Batıda ve güneyde İsviçre, doğuda Avusturya ile komşu olan prensliğin denize kıyısı yok.

Adı nereden geliyor?

Ülkenin adı, yaklaşık 900 yıllık geçmişe sahip Lihtenştayn Hanedanı’ndan geliyor. Hanedanın adı ise Avusturya’daki Lihtenştayn Kalesi’nden alınmış; kelime kökeni itibarıyla “parlak taş” anlamına geliyor. Bugünkü ülke toprakları başlangıçta Schellenberg ve Vaduz adlı iki feodal bölgeden oluşuyordu. 1719’da bu bölgelerin birleşmesiyle Lihtenştayn Prensliği kuruldu ve 1866’da tam bağımsız bir devlet hâline geldi.

Lihtenştayn bütünüyle Alp Dağları üzerinde yer alıyor. Dağlık yapı, ülkede yıl boyunca süren temiz hava, spor olanakları ve özel bir iklim yaratıyor. Kış sporları, doğa yürüyüşleri ve bisiklet rotaları ülkeyi hem turistler hem de yerleşik yabancılar için çekici kılıyor.

Ülkede ne havaalanı ne de demiryolu bulunuyor. Lihtenştayn’a ulaşım İsviçre ve Avusturya üzerinden sağlanıyor. Yerel halkın en çok kullandığı ulaşım aracı ise bisiklet. Bu durum, ülkeye özgü sakin ve düzenli yaşam temposunun bir parçası olarak değerlendiriliyor.

Dış borcu da yok işsizi de

Lihtenştayn kişi başına düşen gelirde dünyanın zirvesinde yer alıyor. Bunun en önemli sebepleri arasında düşük vergi politikası, yatırımcılar için elverişli iş ortamı ve son derece gelişmiş bankacılık sistemi bulunuyor. Ülkede nüfus az, ekonomik kapasite ise yüksek. Bu durum kişi başına düşen geliri olağanüstü seviyelere taşıyor. Prensliğin neredeyse hiç dış borcu bulunmuyor ve işsizlik oranı yok denecek kadar düşük.


Suç da işlenmiyor

Lihtenştayn, dünyanın en güvenli ülkelerinden biri. Kapılarını kilitlemeyen insanların sayısı oldukça fazla. Polis teşkilatı yüz kişiden daha az personelden oluşuyor ve ülkedeki tek hapishanede en fazla 10 mahkûm kalıyor. Hatta hapishanenin kendi mutfağı olmadığı için mahkûmlara restoranlardan yemek siparişi veriliyor.

Prenslikte kayıtlı şirketlerin sayısı, ülkede yaşayanlardan bile fazla. Finans sektörü başta olmak üzere farklı iş kollarından binlerce yabancı firma Lihtenştayn’da faaliyet gösteriyor. Bu da ülkenin ekonomik gücünü artıran faktörlerden biri.

Ordusu yok, savunmasını İsviçre üstleniyor

Lihtenştayn tarafsız bir ülke olduğundan ordusu bulunmuyor. Savunma anlaşması gereği güvenliği İsviçre sağlıyor. Ülkenin son kez savaşa katılması ise 1866’daki Avusturya-Prusya Savaşı’ydı. İlginç şekilde, savaşa 80 asker gönderen prenslik, geri dönüşte 81 askerle ülkeye döndü. Bu fazladan kişinin Avusturyalı bir görevli ya da yolda birliğe katılan bir İtalyan firari olduğu düşünülüyor.

Ülkeyi bir günlüğüne kiralayabiliyorsunuz

Lihtenştayn’ın dikkat çeken bir diğer özelliği, tüm ülkenin bir günlük organizasyonlar için kiralanabilmesi. Ücret yaklaşık 70 bin dolar. Bu fiyata Vaduz turu, antik kale ziyareti, şarap tadımı, Alp aktiviteleri ve özel havai fişek gösterisi dâhil.

Ülkede evli çiftler tek kişi gibi vergilendiriliyor. Bu uygulamanın aile yapısını ve demografik istikrarı desteklediği belirtiliyor. Ayrıca çiftçilerin ölen inekleri için yerel gazetelere ölüm ilanı vermesi de Lihtenştayn’ın en ilginç geleneklerinden biri.

Lihtenştayn, tarafsız bir prenslik olmasına rağmen Schengen Anlaşması’na bağlı. Nüfusun üçte biri yabancılardan oluşuyor, çoğunluğu da Avusturya ve İsviçre vatandaşları. Ancak ülke, çok küçük olması nedeniyle yerleşim izinlerini oldukça sınırlı veriyor. Yabancıların Lihtenştayn’a yerleşebilmesi için özel istihdam şartları, yatırım kriterleri veya kontenjana bağlı oturum izinleri bulunuyor.