Dünya piyasalarındaki gelişmeler, Türkiye’de 2000’li yılların başında “Japon ev kadınları TL’ye yatırım yapıp köşeyi dönüyor” başlıklarıyla hayatımıza giren ancak son yıllarda TL’nin hızlı değer kaybı nedeniyle unutmaya başladığımız “carry trade” için elverişli bir ortam yaratıyor. Küresel faiz oranlarının tepe seviyelerine yaklaştığına dair sinyallerin artmasıyla yatırımcılar düşük faiz getirisi olan ülkelerin para birimleri cinsinden borçlanıp yüksek getirili gelişmekte olan ülke (EM) para birimlerine yatırım yaptıkları “carry trade” işlemlerine yeniden sıcak bakmaya başladılar.
Bloomberg’in dolar cinsinden borçlanarak Türk Lirası’nın da dahil olduğu 8 gelişmekte olan ülke para birime yatırım yapmanın kümülatif getirisini hesaplayan EM-8 Carry Trade Endeksi, yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 5 yükseldi, üç yıllık düşüş trendini kırdı ve 2021’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Endeksin izlediği diğer para birimleri Brezilya Reali, Meksika Pezosu, Hint Rupisi, Endonezya Rupisi, Güney Afrika Randı, Macar Forinti ve Polonya Zlotisi olarak sıralanıyor.
NatWest Markets Plc EM Stratejisti Eimear Daly, “Sanılanın aksine, mart ayındaki finansal piyasa oynaklığı, gelişen piyasalardaki carry işlemlerini yeniden canlandırmak için bir fırsat yaratmış olabilir. ABD’nin carry cazibesi muhtemelen sınırlanacağına göre, yatırımcılar yüksek getirili gelişen ülke para birimlerine dönme eğilimine girecektir” dedi.
Birçok gelişmekte olan ülkenin ABD Merkez Bankası’ndan (Fed) bile önce faiz artırmaya başladığına dikkat çeken GAMA Asset Management Portföy Yöneticisi Rajeev De Mello da Brezilya, Meksika, Hindistan, Çekya ve Polonya’nın cazip olduğunu belirtti.
Japon ev kadınları ne yapmıştı?
Ülkelerinde neredeyse sıfır faizle borçlanabilen Japon ev kadınları, yatırımlarında yeniden yüksek faizli Türk tahvillerini tercih etti. 2000’lerin başlarında ‘Bayan Watanabe’ olarak anılmaya başlanan kimonolu Japon ev kadınları birikimlerini ya da ülkelerinde neredeyse sıfır faizle borçlandıkları parayı yüksek faizli Türk Lirası cinsi bono ve tahvil satın almakta kullanıyorlardı. Vade sonunda da kazancı yeterli görmeleri durumunda bono ve tahvilleri satıp kendi para birimlerine dönüyorlardı. Japon ev kadınlarının tercihi olan Türkiye’nin o zamanki en büyük rakibi Brezilya, Rusya ve Meksika idi.
Sinyal Babacan’dan gelmişti
Kimonolu kadınların Türkiye’ye olan yoğun ilgisinin ilk sinyali, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın 2012 Haziran ayı sonundaki Japonya gezisinde gelmişti. Bakan Babacan, “Benim Tokyo ziyaretimden sonra tahvil ihracı yaptık ve çok yüksek talep geldi. Japon ev hanımları artık Türk kağıdı almak istiyor, Türkiye’nin algısının olumlu olmasının bir sonucu olarak” dedi.
2010’da Japonya’da 136 milyon dolar düzeyinde olan TL cinsinden bono satışı 2012’nin ilk yarısında 2 milyar dolara çıkmıştı. İngiliz bankası ilk 6 ayın ışığında Japon kadınların Türkiye’ye ilgisinin daha da artacağını söylerken analistler bu ülkede TL cinsinden bono satışının yıl sonunda 5-6 milyar dolara yükseleceğini öngörüyorlardı.
Japonya’da bugün de Japon Merkez Bankası’nın politika faizi 0’a yakın. Ancak seçim öncesi belirsizlik ve yatırım bankalarının kim kazanırsa kazansın seçim sonrası Türk Lirası’nın değer kaybedeceğine ilişkin öngörüleri Japon ev kadınlarını bir süre de olsa Türkiye’den uzak tutacağa benziyor.