Bankaların yaygın ürünlerinden birisi kredi kartı. Kredi kartı, “bireylerin bankalar veya diğer finans kurumları tarafından belirlenen bir kredi limiti dahilinde, nakit kullanımına gerek kalmadan mal ve hizmet satın alabilmesine olanak tanıyan bir ödeme aracı” olarak tanımlanıyor.
Son günlerde özellikle enflasyonla mücadele kapsamında mercek altına alınan konulardan birisi de kredi kartlarındaki giderek büyüyen hacim.
Kredi kartındaki temel çerçeveye baktığımızda öncelikli noktalar şunlar:
– Yasal olarak kredi kartı ilk defa verilecek kişiler için net gelirin 2 katı, sonraki yenilemelerde 4 katı. Net gelirde müşterinin beyanı dikkate alınıyor.
– Kredi kartlarına uygulanacak faizleri belirleme yetkisi Merkez Bankası’nda (TCMB).
– Kredi kartı kullanımında mal ve hizmet türüne göre vade kısıtlamaları konusunda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) yetkili olup son karardaki önemli noktalar ise şöyle:
* Genel olarak alışverişlerde ve nakit çekimlerinde en fazla 12 aya kadar taksitlendirme mümkün ancak spesifik mal ve hizmet alımlarında taksit sayısı 3 aya kadar inebiliyor. Örnek: Kuyumcu harcamaları (basılı ve külçe altın hariç). Bazı alışverişlerde ise hiç taksit yok. Örnek: Yemek, gıda, alkollü içecek, akaryakıt vb.
* Kurumsal kredi kartlarında ise mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde en fazla 18 aya kadar taksitlendirme yapılabiliyor.
Toplam krediler içindeki hacmi yüzde 13’ü geçti
Rakamsal gelişmelere bakıldığında toplam krediler içinde kredi kartı bakiyesi yüzde 13’ü geçti. Neredeyse küçük ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ) kredilerinin yarısı kadar. Her geçen gün de kredi kartı kullanımı artıyor.
Bireyleri ve kurumları kredi kartı harcamasına yönelten başlıca etkenler şöyle özetlenebilir:
1- Finansman sıkıntı nedeniyle kart kullananlar ve bunu sürekli hale getirenler
2- Nakit taşımanın riskleri ve zorluklarından kurtulmak isteyenler
3- Enflasyonu dikkate alarak kredi kartı maliyetinin düşük olduğu durumlarda nakit ve/veya peşin almak yerine kartı tercih edenler
4- Kurumsal kredi kartı özelinde vadeli alımlarda çeke göre avantajlı olanaklardan ve kullanım kolaylığından yararlanmak isteyenler.
Kredi kartına ilişkin bu gelişmeler dikkate alınarak önümüzde süreçte kart kullanımını caydırıcı önlemlerle enflasyonu düşürme politikalarının desteklenmesi hedefleniyor ve bu konu sıklıkla gündeme getiriliyor. “Bu durumda önümüzdeki dönemde kredi kartlarına ilişkin ne tür adımlar atılabilir?” sorusunun yanıtı olarak öncelikle aşağıdaki adımlardan bahsedilebilir:
– Kredi kartına uygulanan ve son dönemde sabit tutulan faiz oranlarının caydırıcı seviyelerde yükseltilmesi. Çünkü TCMB son 3 aydır TCMB referans faiz oranını dolayısıyla kredi kartlarına uygulanan faizi sabit tuttu. Halen uygulanan aylık faiz oranı yüzde 3,66.
– Limiti 20 milyon üzerinde olan kredi kartları için yüzde 40, altında olan için yüzde 20 olan asgari ödeme sınırının harcamaları caydırıcı/kısıtlayıcı seviyede yükseltilmesi.
– Alışverişlerde ürün ve hizmet türüne göre farklılaşan vadelerin çok kısaltılması, bazılarında ise özellikle ithal yoğun ürünlerde vadelerin tamamen kaldırılması (örneğin, elektronik eşya vb.).
– Nakit çekime tekrar üst limit getirilmesi ve belki de hiç taksit olanağı sağlanmaması.
– Bankalarca kredi kartına uygulanan kart ücretlerini artırmaya zorlayıcı düzenlemeler yapılması.
– Kredi kartı limit tahsisi, kullanımı vb. konularla ilişkilendirilerek bankalara menkul kıymet yükümlülüğü getirilerek bankaların, kart müşterilerinin limitlerinin düşürülmesine ve hareket alanlarını kısıtlamaya yöneltilmesi.
– Kredi kartı riski için ayrılacak beklenen kredi zararı hesaplamasında daha fazla sermaye bulundurmaya yöneltici ilave düzenleme getirilmesi.
– Her banka için kredi kartı limit toplamı ve/veya bakiyesinin bilanço kalemlerinden birisi ile ilişkilendirilerek ayrıca sınır getirilmesi.
Başlıkta kullandığım “örtülü sermaye” kavramı ile konuya farklı perspektiften bakarsak durum şu:
İşletmeler açısından örtülü sermaye, bir şirketin veya işletmenin resmi kayıtlarda gözükmeyen, genellikle sahipleri, ortakları veya ilgili taraflar tarafından sağlanan gizli veya kayıt dışı sermayedir.
Kredi kartını sürekli kullanan, hep asgari tutarı ödeyen, toplam borcu uzun süre sıfırlamayan kesim için bu bakış açısı ile şöyle bir açıklama yapabiliriz. Kredi kartını bireyler açısından örtülü sermaye gibi “sürekli olarak taşıdıkları ve tamamen ödemek yerine minimum ödemeler yaparak yönettikleri borç bakiyesi, bu sayede kendilerine sürekli bir harcama gücü sağlayan gizli bir finansal kaynak” şeklinde tanımlayabiliriz.
Bu bakış açısı ile bireysel tarafta kredi kartı üzerine kurulu bir nakit akış zincirini kısıtlayıcı önlemlerin ilk etkisinin yasal takibe düşen kredi kartı bakiyelerinde görülmesi olası. Kurumsal tarafta ise mal alımlarında kredi kartına dayalı sistemin kısıtlanması iş dünyasını sıkıntıya sokar.
Bu çerçevede atılacak adımların çok hassas bir dengede belirlenmesi önem taşıyor.