Merkez Bankası (TCMB) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) yaptıkları yeni düzenlemeyle borcu 25 bin liranın altındaki kredi kartı sahiplerine uyguladığı azami akdi faiz oranını yüzde 4,25’ten yüzde 3,5’e düşürürken, 150 bin liranın üzerinde borcu bulunanların azami faiz oranını ise yüzde 4,25’ten yüzde 4,75’e çıkardı. Borcu 25-150 bin lira arasında olanların faiz oranını ise yüzde 4,25’te sabit bıraktı. Böylece limiti düşük olan kredi kartı sahipleri rahatlatılırken yüksek limitli kredi kartı sahiplerine fren getirilmiş oldu. Ayrıca bireysel kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borcunu ödeyemeyenler için 60 aya kadar yapılandırma imkanı getirildi.
İşte alınan tüm bu kararların nedenleri TCMB’nin son dönemde bilgilendirme ve analiz konusunda aktif kullandığı “Merkezin Güncesi” blogunda yer alan analizde açıklandı. Buna göre kredi kartı borçluluğunda azalma, iç talepteki dengelenme ve bu düzenlemelerin mevcut borçlu bireyleri en az etkilemesi amaçlanıyor. Kübra Bölükbaş, Mehmet Selman Çolak ve Eren Ocakverdi tarafından hazırlanan “Bireysel kredi kartlarında azami akdi faiz oranlarının bakiyeye göre farklılaştırılması” başlıklı analizde TCMB ve BDDK’nın aldığı kararlar incelendi.
Analizde bireysel kredi kartları bakiyeleri bireysel kredi türlerine göre daha hızlı büyürken, yıllık büyüme oranının yüzde 180’e kadar yükseldiği, bu büyümede de talep kaynaklı gelişmelerin yanında kredi kartının ödeme aracı olarak kullanımının da rol oynadığı belirtildi.
Analizde, bireysel kredi kartları bakiyelerine ilişkin çeşitli dağılımlar incelenerek bireysel kredi kartı kullanıcılarının büyük çoğunluğunun düşük borç bakiyesine sahip olduğu ancak toplam bakiyenin az sayıda ve yüksek tutarlarda borç bakiyesine sahip kullanıcılarda yoğunlaştığı görüldü.
28 milyon kullanıcının yarısı 25 bin liranın altında limite sahip
Bireysel kredi kartlarında borç bakiyesi olan 28 milyon aktif kart kullanıcısının yaklaşık yarısının (14 milyon kişinin) 25 bin liranın altında bakiyeye sahip olduğu belirtilirken, tutarlar yükseldikçe kişi sayısının gerilediği ve 150 bin liranın üzerinde borcu bulunan kullanıcı sayısının toplam içerisindeki payının yüzde 9 olduğu görüldü. Bu grubun toplam bireysel kredi kartları tutarı içerisindeki payı ise yüzde 50’yi aştı.
Bireysel kredi kartlarının hane halkı tarafından yaygın kullanımı ve aylık harcamalardaki dalgalanmayı yumuşatan rolü göz önünde bulundurularak, azami akdi faizin diğer bireysel kredi türlerinin altında belirlendiği vurgulanırken, analizde ayrıca şu değerlendirmeler yapıldı: Bu durum, bireysel kredi kartı kanalından borçlanmayı ve tüketimi teşvik ediyor.
Bireysel kredi kartı borç bakiyesini kredilendirme davranışının yüksek bakiye gruplarında daha yaygın olduğu görülüyor. Kart kullanıcılarının büyük bölümünün yer aldığı düşük bakiye gruplarında ise kredilendirme davranışının daha sınırlı olduğu gözleniyor.
Bireysel kredi kartı bakiyesinin sürükleyicisi olan yüksek bakiyeli grubun kredilendirme motivasyonunu azaltacak düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. TCMB’nin yakın zamanda kart bakiyesine göre kredi kartı azami akdi faizlerinde farklılaşmaya gitmesini de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.
Bakiyelerin kart kullanıcıları bazında gösterdiği farklılaşma, aynı zamanda söz konusu bireylerin gelir profilleriyle de büyük ölçüde uyum arz ediyor.
Gelir arttıkça kredi kartı limiti de artıyor
Analizde ücretli çalışanların idari kayıtları baz alınarak yapılan hesaplamaya göre gelir arttıkça bireysel kredi kartı bakiyelerinin arttığı, yüksek bireysel kredi kartı bakiyelerinin aylık brüt gelir dağılımının üst diliminde yoğunlaştığına dikkat çekildi. TCMB’nin atmış olduğu adımla yüksek gelirli bireylerin bireysel kredi kartı bakiyelerinin büyümesine sıkılaştırıcı etki yapmasının beklendiği belirtildi.
Özetle, TCMB kredi kartı azami akdi faizlerinde bakiyeye göre farklılaşmaya giderek kredi kartı borçluluğunu azaltmayı teşvik ederken, iç talepteki dengelenmeye katkı vermeyi amaçlıyor.
BDDK’nın asgari ödemesi geciken kredi kartları için borç yapılandırma programı ile de halihazırda borçları gecikmiş bireylerin bu sıkılaştırıcı politikadan en az ölçüde etkilenmesi sağlanırken, kurumlar arası eş güdümle alınan makroihtiyati tedbirlerin de dezenflasyon sürecini desteklemesi amaçlandı.