Geçen Çarşamba kurlardaki yüzde 7’lik artışın ardından perşembe günü artışın hız kesmesi, piyasalarda kafaları karıştırdı. Kamu bankalarının kura müdahalesinin durdurulması üzerine bu artışın yaşandığı, bu nedenle de bilinçli bir tercih olma ihtimalinin yüksek olduğu belirtiliyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in mesaisine başladığı, tüm kadrosunu henüz oluşturamasa da, önemli hazırlıklar yaptığı belirtiliyor. Merkez Bankası Başkanlığı’na yapılacak atama konusunda yaşanan gecikme piyasaları biraz tedirgin etse de, perşembe günü “atamanın tamam olduğu, bir-iki gün içinde resmi gazetede yayımlanacağı” piyasaya fısıldandı. Atama gerçekten bir sorun değilse, bu kez “bilerek mi atamanın geciktirildiği” sorusu ortaya çıkıyor.
Hafta başında kurlardaki yükseliş biraz hızlansa da, piyasaları tedirgin etmeyecek bir kontrol havası vardı. Çarşamba günkü yüzde 7’lik kur artışı ise piyasalarda tedirginlik yarattı. Şimşek’in gelişini piyasaların olumlu karşılamasına rağmen neden ani bir hareket yaşandığı sorgulanmaya başladı. Piyasa oyuncuları her zaman, kamu bankalarına gece saatlerinde, Asya piyasaları açıkken uluslararası bankalar kanalıyla satış yaptırıldığını hatırlattılar. Salı gecesi kamu bankalarının bu hareketi bıraktığı, bunun da Bakan Mehmet Şimşek tarafından istendiği söylendi.
Bunun üzerine çarşamba günü kurlardaki hareket büyük hız kazandı. Eğer bu hareket devam etseydi, “döviz talebi aşırı arttı, rezervler çok düşük kaldığı için müdahale edilemedi ve kontrolden çıktı” tezi doğrulanacaktı. Ancak perşembe günü piyasadaki kur artışı yüzde 1’le sınırlı kaldı.
İşte bunun üzerine piyasada çeşitli spekülasyonlar yapılmaya başladı. Mehmet Şimşek’in “gün içinde ihracat dövizleri toplanmasına rağmen piyasaya hiç döviz verilmediği takdirde kurların aşırı artacağı” gerçeğini bilmediğine kimse ihtimal vermiyor. Peki, bu hareketi göre göre Şimşek neden kamu bankalarının döviz satışını engelledi sorusu ise çeşitli tartışmalara neden oluyor.
Piyasadaki ve Ankara bürokrasisindeki yaygın düşünce Şimşek’in bilerek döviz satışını durduğu yönünde. Bazı teknisyenler “tabloyu daha net görüp anlamak için” böyle bir karar vermiş olabileceğini söylüyorlar. Bazı teknisyenler ise “tedbir aşamasına gelmeden önce kurda böyle bir hareketin bilinçli yapılmış olacağını, bu hareketle birlikte bir baz oluşturmak istendiği” tezinin daha akla yakın olduğunu söylüyorlar.
Ardından faiz artışı gelecek
Daha açık bir deyişle; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, faiz kararı almadan önce kurların belirli seviyeye çıkmasını istiyor olabilir. Yabancı banka raporlarında dolar kurunun 24-25 TL’lere çıkması gerektiğinin yazıldığını biliyoruz. Son günlerde, beklendiği gibi, yabancı raporlar artmaya başladı ve hemen hepsinde Türkiye’ye sermaye akışının başlaması için dolar kurunun 25 TL’yi bulması gerektiği açıkça yazılıyor.
Dolayısıyla kurlarda bir günde yüzde 7’lik artışın ardından 23 TL’nin üzerine çıkarılan dolar kurunun önümüzdeki günlerde artışını devam ettirip, 24-25 TL arasına çıkarılmasının büyük ihtimal olduğu söylenebilir. Eğer bu görüş doğruysa önümüzdeki günlerde kurdaki artışların oran küçülmekle birlikte devam etmesini beklemek doğru olacaktır.
Peki kurdaki artış nereye kadar gidecek?
Yabancı raporlarda dolar kuru 25 TL civarına çıkıp, faizler de yüzde 25’e çıkarıldığı takdirde yabancı sermayenin gelmeye başlayacağı söyleniyor. Son günlerdeki raporların ise faiz artışının rasyonel noktası için çok daha yüksek, yüzde 40’lara varan oranlar telaffuz edilmeye başlandı.
Merkez Bankası atamalarının ardından faizin artırılması için 22 Haziran’daki olağan Para Politika Kurulu toplantısının bekleneceği tahmini öne çıkmaya başladı. Merkez Bankası atamalarının hemen yapılıp, olağanüstü toplantı yapılması yönündeki tahminlerin azaldığını görüyoruz. Bu arada kademeli bir artış olma ihtimalinin de giderek azaldığı konuşulmaya başladı. 22 Haziran’daki toplantıda büyük ihtimalle hep söylenen yüzde 25’lik politika faizine tek seferde çıkılması yönündeki tahminler daha ağırlık kazanmaya başladı.
Özetle; bu haftaki kur hareketlerinin bilinçli bir plan dahilinde yeni ekonomi yönetiminin aldığı karar olma ihtimali yüksek görünüyor. Bu kur artışları devam ettirilip ardından faizin yüzde 25’e çıkarılması ile yeni dönem politikası da uygulamaya girmiş olacak.
Bu arada Merkez Bankası’nın yeni yönetimi atanana kadar kur hareketlerinin hızlandırılıp belli bir seviyeye getirilmesi, aynı zamanda yeni yönetime baştan güven oluşturmak için atılmış bir adım olma ihtimali de piyasalarda konuşuluyor. Kurlar istenen seviyeye yaklaştırıldıktan sonra gelecek Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararıyla TL’de stabilite sağlanmaya başlarsa, yeni yönetim önemli bir güvenle işe başlamış olacak. Bu prim üzerine istediği adımları da daha rahat atma imkanını kendisinde bulabilecek.
Bence ekonomi yönetiminin kısa dönemdeki asıl sınavı; kurlardaki artış, üzerine keskin faiz artışı sonrasında, piyasaların bu adımlarla istikrar kazanıp kazanmayacağıyla yaşanacak.